*13*

69 3 5
                                    

Bu sefer Tessa ile aynı otobüsteydik.Ancak bu sefer Kai ve Sehun bize önderlik ediyordu. Sehun'un yüzünü görmek dahi istemiyordum. Umarım benim yüzümden mahvolan her ne ise ona dair bir çözüm bulamamış ve kötü hissetmiştir.

"Bu da ne?" Tessa'ya döndüğümde çantamdan çıkardığı kolyeye baktığını gördüm. Hızla çantamı ve kolyeyi elinden alırken:" Birisi düşürdü. Ona vermek istedim ama bulamadım." dedim.

"Ve...?" Devamını duymak istercesine bana baktı. Gözlerimi devirerek :" Ve onu bırakamadım. Şuna baksana çok güzel değil mi?" dedim. Elması gözüne sokarcasına gösterdim. Memnuniyetle gülümsedi. "Balo da ben takabilir miyim? Kai benden daha fazla etkilenir ve Chorong kıskançlıktan bir yerlerini yırtar." diyerek diğer tarafta ki Chorong'u gösterdi.

Gülerek :" Olmaz." dedim. Suratı anında şekil değiştirirken :"Zaten üzülme diye demiştim. Bu kadar gösterişli ve banel bir şeyi kim takmak ister." dedi. Öncelikle kesinlikle banelin anlamını bilmiyordu. Hem gösterişli kelimesini kullanıp sıradan anlamına gelen bir sözcüğü de kullanıyordu.

Bir şey demeden önüme dönecekken tekrar konuştu. "O değil de bu kolyeyi sanki bir yerde görmüştüm. Yanlış hatırlamıyorsam bir kitaptaydı."

"Benzetmiş olabilirsin. Ya da orijinal bir mücevherin taklididir. "

"Olabilir." dedikten sonra önüne döndü. Çantamın fermuarını kapattıktan sonra yastık niyetine cam ile kendi arama koydum. Öndeki otobüs hareket ettiğinde biz de yavaştan harekete geçtik.

~~~~~~~~~~~~~~~°°•°°~~~~~~~~~~~~~~ 

Otobüsün aniden sarsılmasıyla sıçrayarak yerimden kalktım. Tessa'nın da benden çok farklı bir durumda olmadığını gördüğümde etrafıma baktım. Hava çoktan kararmıştı ve ormanın içindeydik. Kampa yaklaşmış olmalıydık. Önümüzdeki otobüsün de durmuş olduğunu fark ettiğimde içimdeki merak endişeye dönmeye başlamıştı.

Diğerleri de Tessa ve ben gibi ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Şimdi herkes sessiz olsun." Kai konuştuğunda hepimizin bakışları ayakta duran Sehun ve Kai'yi buldu. Ne olduğunu biliyorlardı. Sessizce onları dinlerken bu sefer Sehun konuşmaya başladı. "Bildiğiniz gibi içimizde bir hain var."  Herkes birbirine bakmaya başlarken tekrar konuşmaya başladı.

"Hainin kim olduğunu bulduk ve şu an da diğer otobüste her şeyden habersiz. Chanyeol ve Kris onu uyuturken bize bir sinyal gönderecek ve herkes yavaşça dışarı çıkacak. Hiçbir ses çıkarmadan yakında bulunan kampa yürüyerek gideceksiniz." Herkes sertçe yutkunduğunda benim aklım tamamen başka yerdeydi.

Dün bana bağırmasının sebebi belki de bununla ilgiliydi. Belki de dün bu olay çoktan hallolmuş olacaktı. Ama hayır. Böyle olsa bile bana öyle şeyler demeye hakkı yoktu.

"Acaba kim?" Tessa fısıldayarak sorduğunda bilmiyorum anlamında dudaklarımı büzdüm. Otobüsün içi sadece ay ışığıyla aydınlandığından içeri giren yeşil ışığı herkes rahatça görmüştü.

Kapı açıldığında başta Kai ve Sehun olmak üzere yavaş ve temkinli adımlarla inmeye başladık. Diğer otobüsteki kişilerde inerken en son Kris ve Jessica çıktı. Herkes son kez konuşmak için halka oluşturmuş ve söylenecekleri bekliyordu. "Biz burada durumla ilgilenirken Jessica'nın önderliğinde sessizce kampa gideceksiniz." Chanyeol fısıldayarak konuştuğunda herkes başıyla onaylamıştı.

"Ona ne yapacaksınız?" Tessa sorduğunda hala içeride kimin kaldığını merak ediyordum. Karanlık olduğundan kimsenin yüzünü net olarak seçemiyordum.

"Kendi yöntemlerimizle arkasında kimin olduğunu ve amacının ne olduğunu öğreneceğiz."  Sehun cevapladığında aramızdan biri :"Ya yöntemleriniz işe yaramazsa ?" diye sordu. Meraklı bakışlar tekrar Sehun'u bulduğunda acımasızca :" Öldüreceğiz." dedi.

Olimpos Melezleri  [EXO Fanfic]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin