♕
Genç kadın acıyla inlerken üstüne düştüğü yabancı adamın simâsına bakmaya çekiniyor, adeta soğuk terler akıtıyordu.
Dük, yavaşça doğruldu ve kadını da üzerinden kibarca tutarak doğrulttu. Kadının yüzüne bakılacak olursa büyük bir şok yaşıyor olmalıydı.
Dük ile göz göze gelmemek için çabalıyor gibiydi.
Genç adam, bu garip kadına açıklama veya herhangi bir şey... bir konuşma yapma gereksinimi duydu ve boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
"Leydim, sanıyorum ki yanlışlıkla sizin odanıza gelmiş olmalıyım. Özür dilerim. Lakin..."
Dük, sağ elini göğsünün sol kısmına götürdü ve başını hafifçe eğdi.
Bunları yapmasının geçerli bir sebebi vardı pek tabii, dük; yaşlı moruk Brown'ın yediği haltlardan haberdar olmuştu. Ve kralın da izniyle hali hazırda başkente gelmişken asilzadeyi kontrol etmek için malikaneyi ziyaret adı altında gelmişti buraya.
Şimdi de kim olduğu belirsiz bir genç kadını tesadüfî bir şekilde buluvermişti!
Bu kadına karşı kibar olmalı ve bu malikanede neler olup bittiğini öğrenmeliydi. Karşısındaki kadın saf birine benziyordu gerçi...
Hem, duyduğuna göre asilzadenin üç oğlu vardı ve oğulları Britanya'nın çok uzak bölgelerinde yaşamaktalardı. Kendileri dahi bu davete katılmazken karılarını neden yollasınlardı ki? Yok hayır, kesinlikle ve kesinlikle bu işte bir iş vardı.
"B-ben... çok özür... dilerim... k-k-kapıyı dinlemeye çalışırken...birden üzerinize düştüm... ahlâksızlığımı görmezden gelin."
Genç kadın ilk defa bir yabancıyla konuşuyordu. Yabancı bir 'adam'la... Sesinin yüksekliğini dizginleyemeyecek kadar heyecanlıydı da aynı zamanda.
Dağınık saçlarının arasından karşısındaki adama göz ucuyla ürkek bir bakış attı.
Aman Tanrım... Bu adam...
Odasındaki pencereden baktığı kadarıyla; asilzadenin düzenlediği eğlencelere katılan adamlardan kat be kat daha yakışıklıydı! Hatta, hayatında gördüğü en çekici erkek diyebilirdi!
Attığı o birkaç saniyelik kaçamak bakışta, genç adamın yapısını, yakışıklılığını, ona düşünceli ve keskin gözlerle bakışını...
Zihnine kazımak ve hiç bir detayını unutmamak istiyordu.
Asla unutmayacaktı.
Derken düşüncelerinden sıyrıldı. Tüm bunları asilzade duyarsa ne yapardı? Onu ancak tanrı billirdi... Korkudan yutkundu.
Dük, kadının gelgitlerini ve bu kadar telaş yapmasını tuhaf bulmuştu ve kapıyı dinlediğini itiraf etmesi, kadının oldukça saf ve açıksözlü olduğunu gösteriyordu.
Dük bu düşünceleriyle farkında olmadan gülümsedi.
"Size kendimi tanıtma şerefini bahşeder misiniz?"
Genç kadın birinin ona karşı bu kadar nazik davranmasına ve konuşmasına şaşırmıştı. Karşısındaki beye başını olumlu bir şekilde salladı.
"Ben Yeni York Dükü William Anderson."
Genç kadın 'William Anderson' ismini duyduğunda gözleri fal taşı gibi açıldı.
"N-ne..? Benim sizinle hiç konuşmamam gerekirdi!"
Harika. Diline hakim olamamıştı. Bu huyundan nefret ediyordu işte!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimde Aşk Saklı (TAMAMLANDI)
Ficción histórica#Wattys2018 Son Listesi'nde! Herkes tarafından saygı gören bir asilzadenin kimsenin var olduğundan haberi olmadığı kızı... İlk deneyiminden sonra aşka inancı kalmamış bir dük... Farklı dünyalara ait olan bu ikiliye kader bir aşk oyunu mu oynayacak...