❖
Geçen gecenin ardından, dük erkenden ayaklanarak yıkanıp; şekil verilmemiş hafif uzun, ıslak saçlarını açık bırakarak odasındaki minik koltuğa oturmuş; roman okuyordu.
Uyku kesinlikle ona göre değildi. Gününü adeta yarı bir ölü gibi geçirmek yerine birçok işini tamamlayabiliyor; ve kendini kültürel anlamda geliştirme fırsatı yaratabiliyordu.
Sonuçta o bir düktü. Eskisine kıyasla sorumlulukları gün geçtikçe artıyordu. Bazen belgelerin başında sabahladığı dahi oluyordu...
Babasının emaneti olan bu ünvana yaraşır biri olabilmek için çabalıyordu sadece. Tek emeli buydu... Şikayet etmemişti hiç.
Sahiplenmesi gereken bir ailesi vardı.
Annesi, kız kardeşi,Karısı...
Bu sıfat kendisine hâlâ çok yabancıydı... Genç adam gözlerini yatağındaki kadına iliştirdi.
Genç kadın şifon ve dekoltesiz çocuksu geceliğiyle yatağa yayılmış homurdana homurdana uyukluyor; hatta bazı sıralarda öyle sesli bir şekilde horluyordu ki; dük kalkıp onu dürtmek zorunda kalıyordu.
Aslında William onu izlerken keyif aldığını inkar edemezdi.
Ruhu 9 yaşında olan bir kadınla evliyim, Tebessüm etti.
Nasıl böyle saf ve çocuksu biriyle birlikte olabilirim ki? Hem... Sadece kurtarmak için evlendim onunla. Sonuçta onu bırakıp da gidemezdim o gece...
Lakin her şeye rağmen onu kabul etmemin mümkünatı yok. Ona karım diyemem.
Diğer soylu piçlerin başka kadınlara yaptığı gibi fırsattan istifade ederek... Onu yatak maceralarıma alet edip kullanmam.
Kullanamam.
Birden düşüncelerinden sıyrıldı. Doğru ya, en son kitap okuyordu...
Düşüncelerini dağıtabilmek umuduyla kitap sayfalarını karıştırırken, gözüne olay örgüsünden uzak minik bir metin çarptı.
"...Her gece karanlığa hoşça parıldayan ve yıldızların uyuması için onlara ninniler okuyan minik ay; kendisi ve diğerlerinin ona muhtaç olduğunu söyleyip böbürlenen ukala güneşe gün be gün daha fazla aşık oluyordu.
Güneş, Ay ile içten içe dalga geçerken, inu her gördüğünde daha çok kendine aşık etmekten başka bir şey yaptığı olmuyordu her zaman olduğu gibi...
Günler geçtikçe ay aşkından bitap düşüyor, ve artık eski neşesiyle etrafta parıldayamıyordu.
Ancak Güneş bilmiyordu, ayın ona hiç göstermediği karanlık yüzünü..."
Kitabı sertçe kapattı.
Şu saçmalıklar beni delirtiyor.
William, her sabah farklı aşk romanlarını okumaya çalışıyor, ancak eskiden yaşadıkları aklına geldiğinde tiksinip bırakıyordu.
Artık kesinlikle eskileri atlatması; ve kendini tamamen işine adapte edebilmesi gerekiyordu. Öteki kadınlar onun için şeytanın uşaklarıydı sadece. Her birinin ayrı bir yüzü, ayrı kıyafetleri vardı ancak, hepsinin gayesi aynıydı. SOYLU BİRİYLE EVLENMEK.
Aslında onlar da kendilerince haksız sayılmazdı. Hayat her birine sınıfsal ayrımı çok iyi öğretmişti. Kadın ve erkek, hür ve köle, soylu ve soysuz... Hepsi buna mecburdu işte.
Peki neden? Kim bilir... Belki ileriki zamanlarda kadınlar da fahişelik dışında meslekler edinebilirdi.
Ticaretle uğraşıp tezgahtarlık yapabilir; öğretmenlik yapıp geleceğe bilinçli vatanperverler yetiştirebilir, askerlik yapıp vatanını koruyabilir diye geçirdi içinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimde Aşk Saklı (TAMAMLANDI)
Fiksi Sejarah#Wattys2018 Son Listesi'nde! Herkes tarafından saygı gören bir asilzadenin kimsenin var olduğundan haberi olmadığı kızı... İlk deneyiminden sonra aşka inancı kalmamış bir dük... Farklı dünyalara ait olan bu ikiliye kader bir aşk oyunu mu oynayacak...