Özel Bölüm ~ Altın Prens'in Ruhu

9K 556 44
                                    

Merhaba. 30 bin olmuşuz! :) 

Bundan dolayı, özel bölüm yazayım dedim... Olay örgüsünden bağımsız bir bölüm, belirtmeden geçmeyeyim dedim; aynı zamanda adından da anlaşılacağı üzere bu bölüm altın prensimizin, yani William'ın kalbini yansıtmaya çalıştığım bir bölüm oldu.

İyi okumalar  ;)


William güneşin kavurucu sıcaklığında balkona çıkmış serinlemeye çalışırken, yapmış olduğu garip evliliğin üzerinden neredeyse bir ay kadar zaman geçmişti.

Evliliğin kendi başına yeteri kadar aptalca olması yetmezmiş gibi, kurtarmak için evlendiği kadının da aklı beş karış havada olunca; bu işten nasibini fazlasıyla almıştı (!)

Sahi, evlendiği kadın son derece saf olduğundan, kendisine karşı hiçbir zaman bir yakınlaşma isteğinde bulunmamıştı. Gerek duygusal, gerek de cinsel.

Hoş, şimdiye annesinin kendisine yamamaya çalıştığı aklıselim kadınlardan biriyle evlenmiş olsaydı, zoraki çocuk yapma maceralarına atılmıştı bile. Pek tabii, şimdi baba olmak için bekliyor da olabilirdi.

İyiden iyiye Belinda adındaki kadınla evlendiğine şükrederken, istemsizce dudakları genişledi. Özünde çok iyi kalpli, hatta melek gibi bir kadınla evlenmişti...

Hatta tüm yaşananları unutmuş olsaydı, ona aşık olmuş olurdu kesinlikle.

Küçük kızlara anlatılan masallardaki gibi, narin ve masumdu; o kadar güzel bir çehresi vardı ki, onu ne zaman görse Charles'ın kızı olduğuna hayret ederdi.

Hatta Aşk ve Gurur'daki Jane gibi de alçakgönüllüydü, ancak kendisi onun günün birinde Elizabeth'e dönüşeceğinden endişeleniyordu. Elizabeth'e dönüşüp Darcy'i bulmasından...

Sahi, bu kendisini tüm cemiyete 'karısını elinde tutamayan dük' olarak tanıtmış olurdu sadece -ki cemiyet zerre kadar umurunda değildi-

Ama bu, kendisini üzerdi. Belinda'nın yanından gitmesini asla istemiyordu.

Irene, kendisinin bu endişelerini görse ne yapardı acaba diye geçirdi içinden... Muhtemelen kıkırdayıp, "Benim sevgili Will'im tekrar aşık olmuş, ha?" Diyerek kendisine çocuk muamelesi yapardı.

Ona karşı beslediği tüm duygular, ömrünü tüketmesine yetmişti. Artık geleceğinin olmayacağından adı gibi emindi; hatta asla evlenmeyeceğinden de.

Ancak hayatın tesadüfleri planların dışına çıkılmasını gerektirmişti.

Her ne kadar evlendiği kadının onun ellerinden uçup gitmesini istemese bile, kendisiyle solup gideceği gerçeğini de göz ardı etmek istemiyordu aslında.

Çünkü biliyordu ki, onu pek de mutlu edemeyecekti.

Ama yine de, bir gün yarası kabuk bağlar ise eğer,

Ona aşık olmayı deneyecekti. Belki daha sonra...

"William... Şey, annen beni buraya yolladı da." Kapının önünden gelen kısık sesle düşüncelerinden sıyrıldı.

Gözlerini ona yönelttiğinde kendisini elinde iki bardak buzlu limonatayı zorlukla tutan karısıyla göz göze geldi.

Karısı. Bu tabir hâlâ kendisine yabancı geliyordu. Bir gün bu tabire gerçekten alışabilir miyim diye merak ederken, dışarıdan fazla garip davranmış olacak ki genç kadın çekingenlikle sordu.

"Yanına gelmem sorun olur mu?"

"Ah, elbette olmaz... Bağışla beni, bugün fazla dalgınım." Derken buldu kendisini, saçlarını karıştırarak. Irene olsa... Hayır, artık yaptığı her hareketi Irene'in gözünden değerlendirmeyi bırakması gerekiyordu.

Yüreğimde Aşk Saklı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin