7-Bir Yunan teğmenin odasında kalman ne kadar doğru?"?🌙

1.7K 92 8
                                    

Bölüm 7: Bir Yunan teğmenine bakmak için onun konağında, onun odasında kalman ne kadar doğru?!"

Bölüm şarkısı: Fikrimin İnce Gülü-Sema

✳✳✳

Mehmet...

Leon'a o kadar çok şey çağrıştırıyordu ki bu isim, saymakla bitmezdi lâkin onun aklına gelen bir kaçı şunlardı, kaçık, isyancı, rakip, kızgınlık, acı, öfke, sevda...

Aslında Mehmet'e kızmak da ne kadar haklıydı orasını bilemiyordu. Sonuçta, Hilal ile sözlü olan Mehmet idi lâkin Leon yine de sevdasını belli edemese de Hilal'e çok aşıktı.

Ama, diye düşündü Leon, ben Hilal'i daha uzundur tanıyorum. Yoksa öyle değil miydi? Emindi ki öyleydi. Birkaç dedikodu sayesinde öğrenmişti bunları. Smyrna küçük yerdi ona göre, her şey çok çabuk yayılırdı ve kumandan Vasili'nin oğlu olmak, istediğin zaman çoğu bilgiye ulaşmak demekti.

Mehmet ve Hilal hakkında çoğu malumata de buradan ulaşmıştı. Öğrendiği birkaç malumat şunlardı:

-Yaklaşık altı aydır sözlülerdi. Bir yıldır tanışıyorlardı.

-Mehmet'in anacığından başka ailesinden kimsesi kalmamıştı. Babasını ve abisini şehit vermişti.

-Hilal, vatanperver bir aileden geliyordu. Ablası hariç. Aslında ablası da vatanperverdi lâkin bazen patavatsızlık edebiliyordu.

-Hilal ile Mehmet matbaa dışında başka pek beraber görünmezmiş.

-Matbaa da baskı yapar ve bunları dağıtırlarmış. Zaten matbaada tanışmışlar.

Bu karardı. İstese daha da malumata ulaşabilirdi elbet, lâkin okudukça sinirleri bozuluyor ve Mehmet'i kurşuna dizmemek için kendini zor tutuyordu. Sinirlenmesi için o kadar çok sebep vardı ki,...

Mehmet, Hilal ile arasındaki bir bariyer gibiydi.

Ne zaman Hilal ile başbaşa olsa Mehmet hortlayıp çıkıyordu.

Ayrıca ikisi de vatanperverdi.

Leon şanssız hissediyordu, bu savaşın olmamasını ve birbirlerini başka bir olay ile tanımalarını isterdi. Belki o zaman bir umut, Hilal ona bakardı.

Çaresizdi...

---------------------------------------~~~

Hilal, Mehmet'in hızına ayak uydurmaya çalışırken, onun söylenmelerine katlanmaya çalışıyordu. Gerçekten de çok kızgın görünüyordu lâkin bu o kadar saçmaydı ki ona göre. O bir hemşireydi, yani hastaların evine gitmesi oldukça normaldi.

"Bir yavaşla Mehmet! Ne diye bu kadar hızlı yürürsün? "

"Sinirli olduğum için olması mümkün mü acaba?"

"Neye sinirlendin bu derece? Ne yaptım ben?"

Mehmet sinirle Hilal'e döndü ve ona doğru bağırdı, insanların onlara bakacak olması umrunda dahi değildi. Sinirleri tepesindeydi.

"Bir Yunan teğmenine bakmak için onun konağında, onun odasında kalman ne kadar doğru?!"

Herkes onlara dönüp bakmıştı, meraklı gözler her yerdeydi. Bunu Hilal ve Mehmet de farketmişti. Mehmet onlara sinirle bakınca herkes bir kulakları onlarda işine döndü .

Hilal iki adım geriledi. Söylediklerini idrak etmeye uğraştı lâkin sanki zaman donmuştu. Hazırcevap olmasına rağmen bu soruya ne cevap vermesi gerektiği hakkında bir fikri yoktu. Sesi ise kayıplara karışmıştı. Sanki arafta bir yerlerde salınıyordu.

Geç de olsa, sesini o Araftan çıkarıp cevap verdi.

"Ben bir hemşireyim, bu sıkça olacaktır. Abartıyorsun."

"Ben mi?!"

"Bu kadarı kâfi!"

Hilal sinirle arkasını döndü, yürümek için harekete geçti çünkü o kadar kızgın ve öfkeliydi ki, haddi hesabı yoktu.

Mehmet ne yapacağını bilemedi, Hilal haklı olabilir miydi? Sanmıyordu lakin onun huyuna gitmeliydi.

"Tamam, Hilal'im...Sen haklısın ."

Hilal onu duymadı, yürüdü gitti, Mehmet ise söylene söylene arkasından yürüyordu. Tabii Leon'un onları izlediğini bilmeyerek...

Leon, kollarını göğsünde kavuşturmuş ve camda onları seyrediyordu. Sevinse mi yoksa üzülse mi bilemiyordu.

Mehmet ile Hilal'in kavga etmesine sevinirken, Hilal'in üzülmesi ihtimaline karşı o da üzülüyordu.

Lâkin, dedi kendi kendine, eğer bu Mehmet onu üzerse ben de Mehmet'ı üzerim.

✳✳✳

Dilhun |Ateşten Gömlek| HileonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin