Bölüm 24: Kaybedilen Aşk
Bölüm şarkısı:
—Hasretinle Yandı Gönlüm- Burak Özçivit ft. Fahriye Evcen
—Sema-Hasret
—Şevval Sam: Bir Fırtına Tuttu Bizi (bu şarkıda çok duygulanıyorum ya.)
—Vatanım Sensin Jenerik Müzikleri (medyaya koydum belki bulamayanınız olur diye fln.)Not: bildiğim ve bu hikayeye uyan tüm hüzünlü şarkıları yazdım. Varsa sizin bildiğiniz onunla da dinleyebilirsiniz.
Sondaki notu mutlaka okuyun.
✳✳✳
"Bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı...)
Hilal eve geldiğinde her zamanki gibi annesi uyumamış ve kızını beklemişti. Ana yüreğiydi sonuçta, evlatları için her daim endişeleniyordu.
"Kızım, neredesin sen bu vakte kadar?"
Genç kız yakalanmanın verdiği hisle dudağını ısırdı. Ardından paltosunu ve eşarbını asıp annesine döndü.
"Hastanede kaldım biraz anne." Dedi.
Gerçekten de sevda insanı bambaşka bir şey yapıyordu. Bundan birkaç ay önce ona annene yalan söyleyeceksin, hem de yunan teğmen yüzünden deseler buna çok kızar veya gülüp geçerdi. Büyük lokma ye büyük laf etme diye boşuna dememişler diye düşündü.
"Tamam kızım, ama bir dahakine bunun tekrarlanmasını istemiyorum. Hadi şimdi var git yatağına, uyu."
Hilal başını sallayarak annesine iyi geceler diledi ve merdivenleri ses çıkarmadan çıkmaya başladı. Odasından içeri girdiğinde Allah duasını kabul etmiş, ablası Yıldız mışıl mışıl yatağında uyuyordu.
Ses etmeden üzerini değiştirdi ve yatağa uzandı. Gözleri uyumak için kapatmasına rağmen uyku bir türlü ona uğramıyordu.
Deniz mavisi gözlerini pencereye çevirerek yıldızları ve hilali izlemeye başladı, bugünü düşünüyordu. Birdenbire zihnine bir saat öncesinden görüntüler gelince sanki biri onu izliyormuşçasına yorganını utançla üstüne çekti. Normalin aksine kan yanaklarına hücum ederken kalbi çoktan hızlı hızlı atmaya başlamıştı bile.
Vatandan başka sevda tanımayan bir kızdı Hilal. Yaşamı Halit ikbal ve Hemşire Hilal olarak iki kişi olmakla geçerdi. Halit İkbal iken kılıçtan keskin sözleriyle müdaafa ederken vatanı; Hemşire Hilal iken yalnızca birkaç küçük isyan ile gerçekleştirebiliyordu. Gündüz Hilal, gece Halit oluyordu.
Ablasıyla her daim kavga ederdi, çünkü ablası her vakit küçük kız kardeşi ile Ali Kemal'in kendisinden daha yakın olmasına dayanamaz ve kıskançlık yapardı.
Babaannesinin böbreklerinden yer ve yine onun deyimi ile tombul yanaklı bir kızan oluverirdi.
Annesinin asi kızıydı, babasının vatansever kızı...
Ağabeyi Ali Kemal'in biricik kızkardeşi.
Şimdiyse yeni Hilal gerçek Hilal değilmiş gibi hissediyordu. Uzun zamandır Halit İkbal yazılarını yazmıyor, vatanı müdaafa edemiyordu her türlü. Annesine ve babasına ne çok yalan söyler olmuştu hele! Babaannesi ile ise hiç karşılaşamıyor, ablası ile o eski tatlı atışmaları özlüyordu. Ağabeyi ile dahi vakit geçiremez olmuştu.
Bunların hepsi bir olmuş, yine de Leon'a karşı duramamışlardı. Her şey Leon da başlıyor Leon da bitiyordu. Vakit Leon'du, ekmek Leon'du, su Leon'du. Neredeyse vatanı Leon olacakken kendine engel olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun |Ateşten Gömlek| Hileon
Ficción históricaDilhun: İçi kan ağlayan. Büyük bir üzüntü içinde olan. Çanakkale Savaşı'na babasının zoru ile katılan Leon ve oradaki gönüllü hemşire Hilal'in 1919 senesinde tekrar karşılaşması. Bir ihanet, bir aşk ve bir hasret. Birçok ölüm ve vahşet. Araların...