Bölüm 26: Çığlık ve Fısıltı
Bölüm şarkısı: Seni Alırsa Fırtına (Sto pa kai sto ksanaleo)
✳✳✳
Alınan her nefesin, her attığı kahkahanın haram olduğu o karanlık konakta idi. Yan odada bedbaht annesi yas içinde piyano çalarken, baba demeye utandığı adam muhtemelen karargahta idi.
Dört duvar içinde bir deli misali acısını haykırmak istemesine rağmen sanki ses tellerini koparıp almışlar gibi sessizce gözyaşı akıtıyordu.
Fısıltı ile çığlık arasındaki o ince hatta gidip geliyor, göğüs kafesini parçalamak istercesine atan kalbine söz geçiremiyordu.
Gözlerinin önüne gelen o çaresiz çehre ile gözlerini o görüntüyü kovalamak istercesine yumuyordu lâkin hiçbir yararını göremiyordu.
"Sevmiyorum sizi." Sadece iki kelime en büyük yalandı. Yemin ediyordu ki, en büyük yalan...iki gün önce söylediği en büyük yalandı.
Hemen ardından ikinci facia yankılandı kulaklarında, "İki gün sonra büyük bir resepsiyon ile şimdiye dek görülmüş en gösterişli izdivacı gerçekleştireceğiz. Nişana lüzum yok."
Yarına tekabül ediyordu kıyamet günü...
Birkaç yıl sonra Hilal ile gerçekleştirmek istediği tüm bir rüya yarın kabusa dönüşecekti.
Derin bir nefes aldı ve sonra tekrar ve tekrar...
Ama biliyordu ki bu derin nefesler almakla geçecek bir şey değildi.
~
Üzerindeki acımasız ağırlığı yok saymaya çalışarak son kez çevirdi sargı bezini. Ne çok sıkı ne de çok gevşek sardığından emin olduktan sonra geçmiş olsun diye mırıldanarak çıktı pansuman odasından ve kendini koridora attı.
İki gün öncesini beyninden silmeye çalışmak tam bir aptallıktı. Her şey ters tepki etmiş, daha çok kendini harap etmiş ve biçare olmuştu. Her geçen gün kendindeki yaşama sevincini kaybediyordu.
Başını iki yana sallayarak diğer hemşirelerin toplandığı yere gitti lâkin daha hala Helen'in aralarında olmasına alışamamıştı. Helen çok güzel bir kızdı; sarı, dalgalı saçları, mavi gözleri ve o hoş aksanı ile gerçekten de birçok kişinin dikkatini çekmişti.
"Hilal, duydun mu bombayı?" Dedi heyecanla Gülsüm hemşire.
Hilal şaşkınlıkla başını kaldırıp dahil olmadığı sohbete zerre ilgi duymazken, gözleri Helen'in gözleri ile kesişti.
"Ne olmuş?" Derken dahi sesindeki ilgisizlik anlaşılıyordu.
"Helen'in izdivacı gerçekleşecekmiş."
Gözlerini kocaman açarken ve sesi titrerken korktuğu şeyin olmaması için Allah'a dualar etmeye başlamıştı bile lâkin duaları daha ulaşamadan Helen kibirle ve üstüne basa basa,
"Teğmen Leonidas ile evleniyorum."
~
"Sevda..." Tek bir sözcük yankılandı tek başına olduğu ilaç odasında... "Keşke beni kurşunun yaralasaydı Teğmen! Lâkin sen kurşunu bir yerime saplamak yerine, kemiklerimi kırmak yerine gittin kalbimi kırdın, beni sevdanla yaraladın..."
Her geçen gün ayrı bir ıstırap kasırgasında dönüşürken son darbesini de vurmuştu şimdi sevda. Güvendiği her şey bir bir yıkılmıştı üzerine, özenle diktiği gökdelenin tuğlaları gökten yağmıştı üzerine. Başta zinhar gerçekleşmeyeceğini bile bile kendini kaptırdığı rüya sona ermişti işte.
O bir Türk kızıydı. O sadece bir Türk kızı değil, bir isyancıydı da aynı vakitte. Peki o? Yunan bir Teğmendi. Hem de işgale gelen bir Yunan Teğmen. Sadece birkaç kelimeden ibaretti aslında hakikati anlamak. Sadece birkaç kelime dahi bir araya gelemeyecek kadar imkansızdı. Tüm sayhaları haksız ve boşunaydı şimdi çünkü, kendi özünde muhayyel ettiği bir sevdadan başka bir şey değildi, olmamıştı bu his. Şimdi payansız bir acıya mahkum olmuştu...
Bir heyuladan* farkı neydi şimdi bu Mülazım'ın?**
İtimat etmemeliydi baştan onun yalan sevdasına çünkü o, o kadar adi bir herifti ki bir kıza evlenme ümitleri verip diğeri ile evlenen, sağ gösterip ters vuran...
Fırtınaya kapılmış, sürükleniyordu bir yerlere şimdi Hilal. Bir zamanlar limanı belli olup, şimdi fırtınada kaybolmuş bir gemiydi o. O denli çaresiz, kimsesiz...
O artık sevdanın pençesine düşen bir muazzep*** kimseydi...
~
"Bir kere sevdaya tutulmaya gör,
Ateşlere yandığının resmidir.
Âşık dediğin Mecnun misali kör,
Ne bilsin alemde ne mevsimdir?"~
*Heyula:Zihinde tasarlanan korkunç hayal.
**Mülazım: Teğmen
***Muazzep: Acı, ıstırap, azap çeken kimse.✴✴✴
Merhabalar efenim, hepinize selam olsun! Oy ve yorumların biraz eksilmiş gibi olması beni oldukça üzüyor doğrusu...Lütfen şöyle o eski ateşinize geri dönseniz ♡
Bölümümüzü nasıl buldunuz?
Diğer bölüm biraz daha şey olacak. Ney olacak söylemem 😹
The SPS hikayeme bakmayı unutmayın, beğenmezseniz okumazsınız tabi ki!
Küçük bir spoi: Diğer bölüm muhtemelen ağlayacaksınız Hilal için.
Öpüldünüz ♡♡♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun |Ateşten Gömlek| Hileon
Ficção HistóricaDilhun: İçi kan ağlayan. Büyük bir üzüntü içinde olan. Çanakkale Savaşı'na babasının zoru ile katılan Leon ve oradaki gönüllü hemşire Hilal'in 1919 senesinde tekrar karşılaşması. Bir ihanet, bir aşk ve bir hasret. Birçok ölüm ve vahşet. Araların...