Merhaba, okuyan arkadaşlar fikirlerini belirtirlerse çok sevinirim! Sevgiyle kalın.
Günümüz
🍁
Çalışma odamda oturmuş, önümde duran kağıtlardaki çizimlere bakıyor ve şuana kadar çizdiğim en vasat tasarımlar olduğunu düşünüyordum. Bu koleksiyonla 'yaza merhaba!' dersek muhtemelen hayatımın geri kalam kısmını kış mevsimini yaşayarak geçirmek isterdim. Çünkü gerçekten kelimenin tam anlamıyla; iğrençti.
Sinirle bir kağıt parçasını daha buruşturup artık çöp kovası yerine basketbol potası olarak kullandığım diğer başarısız çizimlerin yanına fırlattım. Masanın üzerinde duran ince kalemlerden birini alıp saçımı topuz yaparken odamın kapısı çaldı ve ardından minyon (ama kesinlikle adını bilmediğim) sekreterim odaya girdi.
"Bayan Belarus, Bay Belarus geldi efendim. Sizi görmek istiyor."
Kafamla içeri gönderebileceğine dair işaret verdikten sonra, takım elbisesiyle odamın içine süzüldü ve neredeyse ağlayacak benimle karşılaştı.
"Hey," hızla yanıma yaklaştı ve bana huzur veren kollarını etrafıma doladı. "Neyin var bebeğim?"
"Olmuyor," dedim ağlamaklı bir sesle. "Çizemiyorum, hiç biri diğerleri gibi güzel olmuyor."
Beni oturduğum büyük bordo deri sandalyeden kaldırdı ve siyah deri L koltuğa doğru yürüdü. Kendisi oturduktan sonra elleri ince bileğimi bulup kendine çekti. Kayıp bana yer açtığında, başımı göğsüne yaslayıp dizlerimi karnıma çektim. Saçımla oynuyor ve sakinleşmem için bir şeyler söylüyordu.
"Ne zaman sana bir mücevher almak için dolaşsam, bana 'en iyisi bu' diye önerdikleri senin tasarımın oluyor Dorothy, sen en iyisisin."
Sıkıntıyla iç çektim.
"Bu sefer değil, bu sefer vasatım."
Elleri çenemi kavradı ve ona bakmamı sağladı. Gözleri dudaklarımla gözlerim arasında giderken , dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Minik öpüşüme karşılık verirken bir yandan saçlarımla oynamaya devam etti. Dudaklarımızı ayırıp burnuma, alnıma, yanaklarıma küçük öpücükler bırakmaya başladı.
"En iyisini yapabileceğini biliyorum, her zaman yaptın."
Onu seviyordum. Bana koşulsuz şartsız güvenmesini, destek olmasını, benim için çabalamasını. Yaptıkları o kadar iyi hissettiriyordu ki, yaşadığım acıları unutuyordum.
"Tıkandım Thomas," yattığı yerden doğruldu ve çalışma masama doğru yürüdü.
Buruşmuş kolye ve yüzük çizimlerine bakarken, kaşlarını çatıyordu. Çizimlerden bir tanesini havaya kaldırdı ve inceledi. Adımlarını bir sürü kağıttan oluşan devasa çöp kutusuna çevirdiğinde ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Doğruldum ve onu izlemeye devam ettim. Buruşturup bir kenara attığım çizimlerden birkaçını yırtmamaya özen göstererek açtı ve diğer çizimlerin yanına koydu. Eliyle beni çağırdığında, az önce yattığım için yukarı çıkmış eteğimi düzeltip yanına gittim.
Önünde duran kırlangıç, kelebek ve martı çizimlerine baktım Bu muydu?
"Çok sıradan bunlar, herkes çizer." Ofladım. "Bu herkesin aklına gelir."
"Hayır, bunları özelleştirecek olan sensin. Bu kreasyon, konseptler üzerine olacak."
Kaşlarımı kaldırıp, söylediği şeyi anlatmasını bekedim. Zaten hep bir konsept vardı? Yaz, kış, ilkbahar gibi. Bu sıradandı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrome | h.s
Fanfiction"Hem eğer istersen biz, ileride seninle çocuğumuza böyle bir ad verebiliriz. Tersten ve düzden okunuşu aynı olur." palindrom: tersten okunuşu da aynı olan cümle, sözcük ve sayılara denilmektedir.