♥1

1K 94 14
                                    


''Gitmek istediğine emin misin?'' diye sayamadığım kez sordu babam. Endişesini anlıyordum fakat artık burada tıkılı kalamazdım.

''Söz veriyorum kötü hissettiğimde derhal döneceğim.'' Diyerek yanağına öpücük kondurup bahçede yürümeye başladım. Okuduğu kitaba geri dönerek peki gibisinden bir şey mırıldandı. Havanın bu denli sıcak olmasının bitecek olmasına üzülüyordum. Kış gelmek üzereydi.

Yüzümü gökyüzüne kaldırıp güneşin sıcaklığının tenime değmesine ve beni yumuşatmasına izin verdim.

Tam düşüncelerime dalıp kendimden geçmişken annemin seslenmesiyle irkildim.

''Evelyn?'' mutfaktan bağırıyordu. Akşam için yemek hazırlamakla meşguldü. Burda olan son günümdü sabah kendi evime dönecektim. Babamın şirketinin taşınması sonucu ailem başka şehire gitmek zorunda kalmıştı fakat ben eski evimizde tek yaşamak istediğimi söylemiştim. Son yılımı yeni bir okula alışmaya çalışarak geçiremezdim. Üstelik en yakın arkadaşlarımla aynı sokakta oturuyorduk. Onları ardımda bırakamazdım.

''Tatlım baban birçok kez sormakta haklı. Kendini gerçekten hazır hissediyor musun? Biliyorsun zor şeyler yaşadın ve-''

Derine girmeye devam edicekken kestim.

''Anne gerçekten artık bir yerden başlamam gerekiyor. Biliyorsun burda olsaydı o da böyle isterdi.'' Dedim ve dolan gözlerle anneme baktım.

Bana buruk bir gülümseme yolladı. ''Biliyorum bitanem. Sadece iyi olmanı istiyorum.''

Yanına gidip ona sıkıca sarıldım onun o tanıdık ve çocukluğumdan itibaren değişmeyen vanilya kokusunu içime çektim. Her zaman güzel kokan bir kadındı. Kokusu beni her zaman güvende hissettirirdi.

''Hem yakında gitmezsem sanırım Mia beni öldürecek.'' Dedim ve annemle gülüştük. Mia benim çocukluğumdan beri en yakın arkadaşımdı. Birlikte büyümüştük. Eminim aramayı unuttuğum için bana trip atacaktı.

Trip atarken hep yaptığı göz devirmesi aklıma gelince gülümsedim.

Onu her daim sinir eden abisi Matthew, bizden bir yaş büyüktü ama her zaman arkamızı kollardı. Onları gerçekten özlediğimi hissetmiştim.

Facetime yapmamız gerektiği kararına varmıştım ki , yemek odasındaki aynada mor göz altlarımı görünce bundan vazgeçtim. Suratımın bu çirkin hali sinirimi bozup beni daha da hüzünlendirmişti.

Suratımı buruşturup kafamı salladım ve mutfaktan tabakları alıp yemek odasına geri döndüm.

Masaya tabakları dizerken odaya söylene söylene giren babama bir şey çaktırmamak adına gülümsemeye çalıştım.

''Kim benim babamı böyle delirtiyor?''

''Lanet olası Carl benden imkasız bir dosya bulmamı istiyor. Geçen hafta dosyayı yok etmem için bana para vermeye bile razıydı oysaki. Tanrım bu moruk yaşlandıkça daha da huysuzlaşıyor.'' Diye söylenerek merdivenlerden çıktı.

''Ah tanrım bizim evde de bir huysuz dolaşıyor.'' Diyerek göz devirdi annem. Bu hallerine kıkırdamıştım.

Şu an geleceğim konusunda emin olduğum tek şey onları özleyecek olmamdı.

Yemekten sonra tabakları üst üste dizip bardakları içine koyup mutfağa götürdüm. Annem ilk önce suya tutup sonrasında makineye dizdi.

''Sanırım Mia'yı arasam iyi olacak.'' Dedim. Midemdeki acı dolu kasılmayı düşünmemeye çalıştım.

Back to Life / Justin Bieber & Barbara PalvinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin