♥20

330 46 46
                                    


Merhaba değerli okuyucularım. Okumanın azalması üzerine hikayeyi bitirip bitirmeme konusunda kararsız kaldığım bir dönemdeyim. 

Eğer bana destek olursanız bu konuda ki görüşümü netliğe kavuşturmuş olacaksınız.

Hepinize şimdiden iyi okumalar diliyorum. Öpüldünüz (: 

+15 Oy



''Hoşgeldiniz, siparişinizi alabilir miyim?'' Kafedeki ilk iş günüm oldukça eğlenceli geçiyordu. Voleybol yüzünden vücudumda oluşan yorgunluk ve bacak ağrısını saymazsak. Victoria'yı alt etme mücadelesi yüzünden işe gideceğimi unutmuş, tüm gücümle maçı devam ettirmiştim.

Karşımda oturan küçük çekirdek ailenin tatlı görüntüsü karşında yumuşadım. Hayat bazılarına iyi davranıyordu. Davranmalıydı da.

Küçük sarışın çocuk menüye odaklanmışken annesi onun yerine konuştu. ''Biz puding alalım lütfen.''

Gülümserken küçük deftere masa numarasını ve siparişi not düştüm. ''Neyli olmasını istersiniz?''

Adam eşinin yerine cevap verdi. ''Benimki çikolatalı, eşiminki karamelli olsun lütfen.''

Düzgünce not düşüp yanlış sipariş getirmemek adına işimi garantiledim. Üzerimde kafenin adı yazan siyah tişört oldukça uzundu. Beni rahatsız etmeye başladığından siparişleri vermeye gittiğimde tişörtün ucunu kıvırmayı da aklıma not düştüm.

''Peki sen ne istersin yakışıklı?'' Eğilip tatlı sarışın çocuğun saçlarını düzelttim.

''Ben dondurma istiyorum.'' Annesine döndü. ''Dondurma yiyebilir miyim anne?''

Annesi kaşlarını hafifçe çattı. ''Bu havada dondurma yiyip hasta olmanı istemiyorum Jason.''

Jason'un yüzü düştüğünde ona yaklaşıp güzel kokusunun burnuma gelmesiyle gülümsedim. ''Senin için çok özel bir waffle getirebilirim.''

Morali düzelmese de gözlerindeki merak ve heyecan hissedilir türdendi. ''Ne kadar özel?'' Göz ucuyla beni keserken bu tatlı haline ailesi de benimle birlikte gülüyordu.

''Üzerinde çeşitli jelibon ve fıstık ezmesine ne dersin?'' Dedim. Aslında böyle bir waffle menüde yoktu ama yeni tanıştığım mutfaktaki Mary'nin bunun üstesinden gelebileceğini biliyordum.

Kafasını hızla sallayıp beni onayladığında , not defterime yazdığım waffle'ın kenarına bir yıldız koydum. Onu kendim hazırlayacaktım.

''Siparişlerinizi hemen hazırlıyorum.'' Masada oturan anne ve baba bana minnet dolu bakışlar atarken içtenlikle gülümsedim.

Eğer bu tarz müşteriler sürekli buraya geliyorsa işimden zevk alacaktım.

Mutfağa girdiğimde not defterimi tezgaha bırakıp tişörtü kıvırdım. ''Tanrım bu kadar uzun olmak zorunda mı?''

Ben söylenirken Mary elindeki hamburgeri tabağa düzgünce koydu. Orta yaşlı bir bayan olduğunu tahmin ediyordum. İçeriye girdiğim andan beri bana yardım eden, her şeyi öğreten o olmuştu. Sıcakkanlı yapısı beni evimdeymiş gibi hissettiriyordu.

''Bunun çaresine uzun zaman önce baktım.'' Tişörtünü kaldırıp gösterdiğinde güldüm. Tişörtün ucunda dikiş izleri vardı. Büyük ihtimalle kestirmişti.

''Sen hem zeki hem de çok yetenekli bir bayansın Mary.'' Ona övgü dolu cümlelerimden yollarken bana gülümsedi.

''Ama senin kadar güzel değilim.'' Bana göz kırptığında mahcup bir şekilde gülümsedim. İltifat edilmesine alışık bir insan değildim.

Back to Life / Justin Bieber & Barbara PalvinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin