Evde kalmak, gecenin bitmesini izlemek, uyumaya çalışmak, olanları tekrar tekrar gözden geçirmek çok yorucu olmuştu. Saat 8'e gelirken yataktan sıyrılıp karşımdaki kare aynaya doğru yürüdüm. İçimdeki yangın yüzüme sıçramıştı sanki. Gözlerim kırmızı ve şiş, saçlarım dağınık, hayatım boyunca her yüzleşmeden sonra yüzüme kamp kuran o ifade de oradaydı.
Odamdan çıkıp banyoya girdim. Uzun bir duştan sonra havlum göğsümde, banyoda öylece oturdum. Kalkıp hayata devam etmek ne kadar da zor geliyordu. İrem'in odasından gelen seslerle irkildim ve neredeyse kurumuş olan saçlarımı bir tokayla yukarıdan toplayıp odama yöneldim. Üzerime bir kazak geçirip uzun çoraplarımı aramaya başladım . İrem birden ortamızdaki kapıyı açıp kafasını uzattı.
"İyi misin?"
En neşeli halimi takınarak;
"Evet, evet iyiyim." dedim.
"Ali'yle olanları konuşmak ister misin?"
"Konuşacak bir şey yok, halledeceğiz."
"Evet, tabi, tabi ki halledeceksiniz. Kahvaltı?"
"Birazdan geliyorum"
Halledebileceğimize inanıyorum. Tam olarak neyi halledeceğimiz hakkında bir fikrim olunca. Bana söyledikleri doğru olabilir miydi? Ali'nin bakirliği ve onu boğduğum?
Çoraplarımı giydikten sonra geceden beri belki bin kere kontrol ettiğim telefonumu almak için yatağıma gittim. Yastığın altındaki telefonumu alıp bir kez daha kontrol ettikten sonra yatağa geri fırlatarak odadan çıktım. Rol yapmak kolay olmuyordu. İçime güneşi atıp kaçmışlar gibiydi ve ben bununla başa çıkamıyordum. Bulduğum her köşeye koşup dizlerime kapanarak, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Mutfak bile huzur vermiyor, manzara bile sakinleştiremiyordu beni. Derin bir nefes alarak sandalyeme oturdum. Bu sabahki kahvaltıyı İrem hazırlamıştı. Belli ki ben duştayken Ceren uyandırılmış, kahvaltı hazırlanmış, çay bile demini almıştı. Bana incelik yapmak istemiş olacaklar ki, yumurta bile rafadandı. Kahvaltıdan sonra ortalığı toplamama bile müsade etmeyen dostlarıma teşekkür ettim ve hazırlanmak için odama geçtim. Ali'yle konuşmalıydım. Öyle ya da böyle. Burda bitemezdi, buna katlanamazdım. Makyajımı özenle yaptım, kıvırcık olan saçlarımı düzleştirdim, belki yüzüncü kez denediğim kıyafetlerimden bir kombin seçtim ve bütün umutlarımı da yanıma alarak okula doğru yürümeye başladım. Ali bugün basketbol takımı seçmeleri için okulda olacaktı. Okula girer girmez danışmaya seçmelerin başlayıp başlamadığını sordum, başladığı yanıtını alır almaz salonun karşısındaki bir banka oturarak beklemeye başladım. Her şey harika olacaktı. Her şey düzelecekti. O benim Ali'mdi, asla beni yarı yolda bırakmazdı. O bana her gün bir buçuk saat beni ne kadar çok sevdiğini anlatan adamdı. Biz birbirimizin önceliğiydik. Her şey birbirimiz içindi. Bu kadar kolay bitemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bigane / "Yabancı"
ChickLit"O gece gün doğana kadar aynı bankta oturup bekledim. Gece boyunca hiç telefonum çalmadı, hiç mesaj gelmedi, hiç kendime rastlamadım. Bir gece de kendi hayatıma bigâne oldum. Bir gece de içimde umut adına ne kaldıysa kurudu, içimdeki dikenler büyüdü...