"Hayır aslında üslubu ağır değil, metaforları ağır. Öyle bir kitap ki, herkes kendi bakış açısına göre bir ders çıkarıyor."
"Kitap okumayı hiç sevmem. Ama öyle bir anlatıyorsun ki, okumazsam ayıp olur gibi Ayas Çeviker."
"Bana neden sürekli soyadımla hitap ediyorsun?"
"Çünkü öyle."
"Ne demek öyle? Bilmek istiyorum."
"Ya mesela benim soyadım ne?"
"Ben .. Bilmiyorum."
"İşte tam da bu yüzden."
"İlgin, hiç bir şey anlamadım."
"Sen çoğumuzdan farklısın. Çevrendeki hiç kimseyle muhatap olmasan bile herkesin aklında bir şekilde yer ediyorsun. Beni yanlış anlama lütfen, sadece güzel olduğun için değil. Senin insanlar üzerinde merak uyandıran bir auran var."
"Bu iyi bir özellik değil. Bahsettiğin "aura" sürekli başıma bela açıyor."
"Vay be, Ayas Çeviker'in de başı belaya girebiliyor demek?"
Güldüm. Hiçbir fikri yok.
"Saçmalama İlgin, ben sizden farklıyım. Sadece kendini kötü hissetme diye öyle dedim."
Kahkaha attı.
"Beni her defasında güldürmeyi başarıyorsun."
"Ayrıca arada ki komplimanı duymadım sanma. Demek beni güzel buluyorsun?"
"Saçmalık. Çoğunluğun görüşünü söyledim ben. Bakıyorum da hoşuna gitti. Boşuna heveslenme, hiç tipim değilsin."
Gülümsedim ve konuyu kapattım.
İlgin, sürekli olarak ilgilendiği bir şey olsa da olmasa da onunla ilgilenmiyormuş gibi davranıyordu.Bir insan hakkında ilk 5 saniyedeki tutumumuzun genelde doğru olduğuyla ilgili bir makale okumuştum. Benim İlgin ile ilgili düşüncem buydu. Herkesin farklı bir savunma mekanizması olduğunu var sayarsak; İlgin'inki de bu olmalıydı.
Yaklaşık iki haftadır her günümü bu insanlarla geçiriyordum. Gözde, İlgin, Kaan, Burak ve arada gelen bir iki kız daha. Okulda onlarla birlikte oturuyor, akşam okul çıkışı birlikte İlgin'in evine gidiyor ve sürekli içiyorduk. Günlerimiz böyle mutlu mesut geçiyordu. Gözde'ye de ısınmıştım ama daha çok diğerleriyle zaman geçirip sohbet ediyordum. Ta ki o geceye kadar. Burak'ın evinde kurduğumuz bir rakı masasından daha hepimiz sarhoş kalkmıştık ve İlgin iyi hissetmediğini, onu evine bırakıp bırakamayacağımı sormuştu. "Tabi ki bırakırım" diyerek İlgin'le evine kadar yürümüştüm. Ve ne olduğunu anlayamadan alkolün de etkisiyle sevişmeye başlamıştık. Sabahında öyle büyük bir pişmanlıkla uyanmıştım ki, sessiz sedasız eve gidip kendimi arındırmak adına derim kırışana kadar duş alıp kendimi keselemiştim. O günden sonra İlgin'le bu konu hakkında hiç konuşmadık ve hiç de tekrarlamadık. İçimdeki "ne yaptım ben" hissi bir türlü geçmediği gibi, Ali'nin de son bir haftadır Soma'da olmayışı içime dert oluyordu. Sessiz sedasız Kuşadası'na dans etmeye gitmiş, Uçay dışında kimseyle vedalaşmamış, ne zaman döneceği de belli değilmiş. Yani Uçay'ın bana söyledikleri bu kadardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bigane / "Yabancı"
ChickLit"O gece gün doğana kadar aynı bankta oturup bekledim. Gece boyunca hiç telefonum çalmadı, hiç mesaj gelmedi, hiç kendime rastlamadım. Bir gece de kendi hayatıma bigâne oldum. Bir gece de içimde umut adına ne kaldıysa kurudu, içimdeki dikenler büyüdü...