"Kanka konuşmayalım bunları artık, daralıyorum ben."
"Bir şey demiyorum ben oğlum biz bize konuşuyoruz. Ya birlikte olun ya da kıza ümit verme daha fazla."
"Benim kimseye ümit verdiğim yok. Ayas'la benim aramda bir mesele bu. Bozuşmadan kapatalım konuyu Sido baba."
"Eyi gardaş nası deyirsen ."
Ayas beni yakın arkadaşlarıma şikayet mi etmeye başlamıştı? Ne ara arkadaş oldular, ne ara Sidar onu böyle savunur oldu? Herkes onu haklı görüyor. Bedenini kullandırdı Ayas, hiç bir şey hissetmediği bir adamla birlikte oldu. Hemde ne için! Bu kadar ayakta duramayan bir kadınla nasıl yaparım. Yok abi yapamam. Peki niye yuva kokuyor Ayas, sanki hasretini çektiğim her şey onda. Bunu nasıl açıklayabilirim ki? Bu düpedüz bencillik.
Kafamın içinden çıkamaz hale geldiğim sırada beklediğimiz zil sesi duyuldu. Sidar gidip kapıya baktı, Veysel içeri girdi ve cebinden 3 sömek ot çıkardı. Selamlaşmalar, espriler havada uçuşuyordu. Benimse tek istediğim birazcık olsun kafamı rahatlatmaktı. Su şişesi ve permatikten hazırladığımız bongu alıp önüme çektiğim masaya koydum. Sömeklerin durduğu şeffaf poşeti alıp içinden bir tane çıkardım ve tohumlarını ayıklamaya başladım.
"Ali, seninkini gördüm o turuncu kafalı çocukla. Sana sormadan bir şey yapmayayım dedim. Yazılıyor mu kıza? İstersen uğraşırım, zaten tipini de beğenmiyorum yavşağın."
İşimi hiç bölmedim. Kerem'in, Ayas'dan hoşlandığına dair bir şeyler duymuştum ama Ayas'ın şu anda herhangi biriyle bir ilişki yaşayacağına inanmıyordum. Hem Kerem'i erkek yerine bile koyuyor muydu ki?
"Ayas benimki değil. Yakın arkadaş onlar. Hem olmasa da bana ne. Bitti o iş."
"Bitti diyorsun? E görüyorum ben sizi bazı geceler birlikte. Soma küçük yer kardeşim."
Sidar gözlerini devirip mutfağa gitti. Hiç kimseye bir açıklama borçlu değildim. Özellikle de Veysel'e.
"Veysel şu kağıdı uzatır mısın?"
Kağıdı uzattı, tohumlarından ayırdığım otu inceltmek için poşetin arasına koyduğum sırada Veysel'in bir cevap beklediğini farkettim ve hiç oralı olmadım. Bir süre sonra Veyselin telefonunu çıkartıp mesaj yazdığını gördüm. Konu kapandığı için memnundum.
Bir saat sonra tamamen kafamı kurtarmıştım ve her şeyi daha net hissediyor daha çok seviyordum. Bun hisleri kendime saklamak için odama çekildim. Işıklar kapalıydı ve bir dolu sigaram daha vardı. Yatağıma uzanıp sigaramı yaktım, ciğerlerimi otun keskin dumanıyla doldurduktan sonra gelen gevşemeyle kafam geriye düştü. Bu seferki gerçekten iyiydi. İkinci nefesi çekmeden önce laptopu açtım. Ekranda hala Ayas'ın fotoğrafı vardı. Bu en sevdiğimdi. Bir fotoğrafa ne kadar uzun bakılabilirse o kadar uzun baktım. Bir nefes daha aldım tekrar yakmak zorunda kaldığım sigaramdan. İçimi az evvel orada olmayan bir huzursuzluk kapladı. Evimi çok özlemiştim, annemi, odamı, mahallemi, teyzemi.. En çok teyzemi.. Ölümüne böyle üzüldüğüm hiç kimse yoktu. Benim neşemdi, her şeyimdi teyzem. Teyzem bu halimi görse ne derdi? Annemle babamın beni okutmak için gönderdiği okulda sırf ot içmek için, uyuşturucu kullanmak için devamsızlık yaptığımı aslında buradan nefret ettiğimi, hala bir kızı kuklam gibi kullandığımı görse teyzem bana ne söylerdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bigane / "Yabancı"
ChickLit"O gece gün doğana kadar aynı bankta oturup bekledim. Gece boyunca hiç telefonum çalmadı, hiç mesaj gelmedi, hiç kendime rastlamadım. Bir gece de kendi hayatıma bigâne oldum. Bir gece de içimde umut adına ne kaldıysa kurudu, içimdeki dikenler büyüdü...