"Her hikaye bir gün biter ama iyi ama kötü"
Kalbimde mekan sahibi olan kişinin yanımda olmayışını fark ettiğimde mesafeleri hayatımdan çıkardım.
Ne kadar kararsız kalmış olsam bile annem için bunu yapmak zorunda kalıyorum.
Anne sevgisi,iş sevgisinden kata kata daha ağır basıyordu bende.
Bu yüzden sabahın erken saatlerinde kalktım ve annemi uyandırdım.
Daha güneş bile doğmamıştı,İstanbul karanlıklar altındaydı.O kadının evine gitmek zorundaydık,üç kuruş paramız bile kalmamıştı cebimizde.Her ne kadar anneme bundan sonra benim çalışacağımı kendisinin çalışmasının gereğinin kalmadığını söylesem de her zaman ki gibi kendi bildiğini okumaya devam ediyordu.
Annemi tek göndermeye gönlüm el vermedi yanında gitmeye karar verdim.Hem bu sayede temizlik erken biter erken giderdik evimize.Temizlik yapacağımız evin kapısına geldiğimizde ağzım açık manzarayı izliyordum.Ev,ev demek az kalır sanki bir saray yavrusu olan bu villa yeşillikler arasındaydı ve üç katlıydı.
İçeri girmeden saate bakmıştım,saat tam altı buçuğu gösteriyordu.
Zile basmıştık,şu narin ve şatafatlı sesi yok mu,insanın içini sevimleştiriyordu.O 'sevimleştiriyor' kısmını tümüyle 'ferahlatıyor'kelimesiyle değiştirsem daha iyi olur herhalde.
"Din dan donn..."
Milletin yağmur sesi falan hoşuna gider benim hoşuma giden şeye bak,zil sesi.
Zile bastıktan sonra her an içeri adım atacak gibi bir duruşumuz vardı, ancak kapının açılması o kadarda erken olmamıştı.
Zile kaçıncı basışımızdı bilmiyorum,annem yüzündeki şaşkınlıkla birlikte
"Allah Allah,Sezen Hanım dünde söylemişti, hizmetçi kadın erken uyanır,sizi kapıda karşılar diye"Annem konuşup duruyordu, yanıldığı yetmiyor birde söylenip duruyordu kapının açılmayışına.
Son kez zile basacakken kapı, üzerinde beyaz hizmetçi önlüğü olan orta yaşlı bir kadın tarafından açılıverdi.Sanırım bu kadın Sezen Hanımın bize 'hizmetçi'olarak bağsettigi kadın olmalıydı.
Biraz sonra Sezen Hanımı göreceğim için ofluyordum, aslında en çokta ona kızdığım ve kırıcı sözlerde bulunduğum için utanıyordum.
Keşke söylemeseydim,keşke kalbini kırmasaydım.
Ama her şeyi o başlattı,öff Asena dönme yine o 5 yaşındaki klasik çocuk sözlerine.
Ne olduysa oldu işte,senin şimdi tek yapacağın o eve girip,ne evi kızım buraya ev demek haksızlık olur, burası saray be saray.Her neyse işte git en iyi şekilde işini yap bitir.Kadın bizi içeri aldı,tam ayakkabılarımı çıkartacağım sıra kadın
-"ayakkabılarınızı çıkartmanıza gerek yok"
Diyerek uyardı.
Kadına baktıktan sonra ayakkabılarımı çıkartmakan vazgeçtim.Annemin buraya ilk gelişi değildi zaten,bu sebepten annem kadını tanıyordu.Kadın villanın sadece mutfak bölümüyle ilgileniyormuş,evin temizliğiyle ilgilenen bir hizmetçileri yokmuş.Bu sebepten ötürüde bir aracı sayesinde annemle tanışmışlar,annemde bu zamana kadar bu ailenin evinin temizliğiyle ilgilenmeye başlamış.
Olayları 3.tekil şahıs tarafından anlatmamın nedeni benim bunları şimdi daha net bir şekilde öğrenmiş olmamdan kaynaklanıyordu.Ev sadece dış görünüşüyle değil iç görünüşüyle de fazlasıyla güzeldi.
Kim bu evi dizayn ettiyse gerçekten hakkını vererek yapmıştı.
İç mimar fazlasıyla çalışmış olmalı burayı dizayn ederken.Ben böyle derin derin evin dekorasyonuna dalmışken öte yandan
kadın yapmamız gereken şeyleri madde madde söylercesine eliylede gösterip tarif ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞI DENİZİ( SESSİZLİK YEMİNİ)
Chick-Lit~Felaketlerin kraliçesiyim' •Meğersem bir yalana avutulmuşum bilseydim o yokuşu nefes nefese koşmazdım. #gençkalem -1 (17.08.2020) ~|Bu isim ile yayımlanan ilk hikayedir|