Bu düşüncelerimden sıyrılarak göz ucuyla koltuğun üzerinde oturan Gürkaya baktım.
Gürkayın bana baktığı gözleri,sanki
-" ne zaman gideceğiz mezarlığa"der gibiydi.Onu daha fazla bekletmek istemedim fakat daha kahvaltı bile yapmamıştık.Gürkay'ın yanına yaklaşarak
-" sen aşağıya in ben geliyorum" dedim.
Gürkay başını öne sallayarak "tamam"anlamına getirdi.Gürkay odadan çıktıktan sonra üzerimi değiştirdim.Beyaz bir ti-shirt,siyah yırtık pantolon beni bugün için şık gösterebilirdi.
Kıyafetlerimi giydikten sonra aynaya bakıp saçlarımı taradım ve açık bıraktım zaten saçlarım düz olduğu için fazla birşey yapmıyordum.İşte şimdi hazırım, kendimi hazır hissettikten sonra odadan çıktım. Odanın kapısını kilitledikten sonra anahtarı arka cebime sıkıştırdım ve aşağıya indim.Gürkay'ın nerede olduğunu öğrenmek için gözlerimle etrafı süzdüm.Daha sonra Gürkay'ın bana el salladığını fark ettim yanında da Bartu vardı.
Bartu beni görmemişti, yanlarına yaklaştım Bartu benim geldiğimi fark edince
-"Asena'da geldiyse kahvaltımıza başlayalım ozaman "dedi ve kahvaltı yapacağımız yere yöneldi.Bizde Gürka'yla onu takip etmeye koyulduk.Bartu odunundan zaten sandalyemi çekmesini beklemezdim, zaten çekmemişti bile her zamanki gibi o aç karnını doyurmak için hızla sandalyesine geçip servisi bekledi.Ben ise hiç konuşmuyor sanki Bartu yokmuş gibi hareket ediyordum.Bartuya aklım sıra trip atıyordum bakalım bu konuşmama olayını kim sonlandıracaktı kesin Bartu dayanamayacak konuşacaktır diye düşündüm hep.
Garson servis tabaklarını önümüze koyduğunda gözüm ilk önce tabağın üzerinde duran zeytine ve salama kaydı.Acıkmıştım,çatalı elime alıp herzaman ki gibi pis boğazlığımdan ödün vermeyerek kahvaltıma başlamış oldum.
Gürkay ise çatalla oynayıp duruyordu "yesene Gürkay,niye yemiyosun?"diye sorduğumda.
Gürkay kafasını kaldırdı bana baktı ve elindeki çatalı bırakıp"yemek istemiyorum"dedi.Bartu "Gürkay yemen lazım yersen güçlü olursun,hadi al şu çatalı eline, yemeye başla"dedi.
Gürkay dikkatlice Bartuyu dinledikten sonra çatalını eline aldı ve kahvaltısını yapmaya başladı.Kahvaltıda Bartuyla hiç konuşmadık.Yemeğimizi bitirdikten sonra tabaklarımızın yan tarafında duran peçetelerle ağzımızın kenarlarını sildik.Gürkay'ı koltuğumun altına almış,Bartu'yu takmazca ilerlemeye başlamıştım bile.
Bartu ise bizim arkamızdan ağır adımlarla ilerliyordu.
Ara sıra göz ucuylada olsa Bartu'yu gözetliyordum.Bartu'ya bak sen benimle hâla konuşmuyordu.
Gürkayla arabanın yanına geldiğimizde bir kaç dakika adeta kaplumbağa hızıyla yürüyen Bartu'yu bekledik.Sonunda gelmişti,o arabayı açtığında nihayet bizde arabaya binebilmiştik.
Yolculuk yarım saat sürmüştü,zor olmamıştı mezarlığı bulmak ancak yolda karşılaştığımız insanlara sora sora gelebilmiştik,zaten Gürkay'da yolun yarısını biliyordu.
İşte her şey bu kadardı,kabir ziyareti yapmaya hazırdık.Kabir ziyaretini yapmadan önce yapmamız gereken hususları yerine getirdikten sonra Gürkay'ın anne ve babasının kabirlerine doğru ilerlemeye başladık. Gürkay'ın peşinden ağır adımlarla ilerliyorduk,o an da Bartunun telefonu çaldı.Bartu numarayı tanımıyordu uzun uzun numaraya baktıktan sonra telefona cevap verdi.
"Efendim""Merhaba,Bartu Sakman değil mi ?"
"Evet buyrun benim"
"Bartu Bey ben Aynur Funda, Gürkayın kaldığı yetimhanenin müdürüyüm,tanıdınız mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞI DENİZİ( SESSİZLİK YEMİNİ)
Chick-Lit~Felaketlerin kraliçesiyim' •Meğersem bir yalana avutulmuşum bilseydim o yokuşu nefes nefese koşmazdım. #gençkalem -1 (17.08.2020) ~|Bu isim ile yayımlanan ilk hikayedir|