17. Bölüm "İç Sesim"

149 38 6
                                    

Bazen gökyüzüne bakar ve önce bulutları görürsün, sonrasında ise yıldızları. Kimileri daha parlaktır, Kimileri ise sönmek üzere... Hayranlıkla bakarken bir yıldız kayıp gider ve gözlerin şaşkınlıktan büyür. Sonrasında ise pür dikkat izlemeye başlarsın. Şimdi ne olacak diye. Ya da o yıldız nereye gitti...

Hayat bazen kayıp giden yıldızlara benzer. Önce parlak birer yıldız olarak dünyaya geliriz, sonrasında ise yavaş yavaş söneriz. Yanılıyor muyum? Hayır, sanmıyorum... Bazen kendi hayatıma bakıyorum. Hayallerim, umutlarım ve yarınlarım vardı. Sonrasında ise karşımdaki kişilere bakıyorum. Kıvanç'a, Kayra'ya, Barış'a ve Giray'a... Hepsinin birer umutları ve de yarınları vardı. Ama, ne yazık ki hepimiz hayatın sillesini çoktan yemiştik. Dünya'ya en başta bir-sıfır yenik olarak gelmiştik bir kere. Kaderimiz alnımıza çoktan yazılmış, yüzümüze ise bizim bile  göremediğimiz koskoca bir leke miras kalmıştı.

"Topraktan geldin, toprağa gideceksin be kızım. Kasma kendini bu kadar relax" diyen Max'a onaylarcasına kafa sallarken, Kayra'nın "Derin iyi misin?" demesi ile onunla göz göze geldim.

"Evet, neden?'

"Çünkü şişenin soru sorma kısmı sana geldi." deyince donuk bir ifade ile tamam dedim. Soru sorma sırası bendeydi, peki ya soru soracağım kişi kimdi? Kayra'dan gözlerimi ayırıp şişenin diğer ucuna doğru baktım. Bu kişi Giray'dı. Giray oldukça sessiz ve  sakin birisiydi. Ya da sadece bize karşı öyle gösteriyordu kendisini.

Giraya doğru bakıp "Doğruluk mu? Cesaret mi?" diye sordum. Önce yutkundu ve sonrasında ise gözlerini biraz kısıp düşünmeye başladı. "Sanırım, doğruluk."

Peki ya şimdi ne soracaktım? Diye düşünürken, aslında hep merak ettiğim soruyu sordum. "Ne zamandan beri bir erkekten

hoşlanıyorsun?"

Giray'ın Ağzından

Derin'in sorduğu bu soruyla beraber herkes meraklı gözlerle bana doğru bakınca, bir kez daha yutkundum.

Hayatım boyunca bu soruyu duymuştum. Ne zamandır erkeklerden hoşlanıyorsun? Kimine göre bu bir hastalık, kimine göre ise yaratılış biçimiydi. Peki ya bana göre neydi? Hiç bir fikrim yoktu... Doğduğum andan itibaren farklı olduğumu biliyor, ya da hissediyordum. Peki ya erkeklerden ne zamandan beri hoşlanıyordum? İşte bu soru tam bir muammaydı.

Kendimi bildim bileli hep erkeklere ilgi duymuşumdur. Onları gizlice izler ve de dinlerdim. Daha beş yaşındayken bile sokağa çıkar, kendimden yaşta büyük erkekleri izlerdim. Belki hayranlıktır, belki de histir... Bunu asla bilemeyecektim.

Aslında hayatım boyunca kızlarla çıkmıştım. Erkekler bana sadece çekici geliyordu. Gerisi de tamamen boştu. Peki ne oldu da, bir erkeğe aşık oldum? Bu soru ise tam olarak bilinmeyendi. Kafamdaki düşünceleri bir kenara toplayıp tekrar Derin'in gözlerini baktım.

"Aslında bu biraz karışık."

"Nasıl yani?"

"Şöyle ki, hayatım boyunca hep kızlardan hoşlandım ve onlar ile çıktım. Ama erkeklere sadece ilgim vardı. Seks veya farklı bir düşüncem hiç olmamıştı. Ya da bir erkeğe asla aşık olamamıştım."

"Peki ya o okuldaki çocuk? " diyen Kayra'ya afallamış bir şekilde bakarken, Gözlerimi yavaşça yere doğru çevirdim. "O tam bir muammaydı."

"Nasıl yani?" Sorunu bir kez daha soran derine istemsizce tebessüm ederken, "Tarık" dedim. "O çok farklıydı. Hem de her anlamda. Biliyorsunuz aslında hemen hemen her şeyi. Okulda alay edilen ve dışlanan bir öğrenciydim. Hatta okulun ilk günü hoş geldin hediyesi olarak, kafamdan aşağı koca bir kova dolusu su dökmüşlerdi."

"Eminim kötü hissetmişsindir. "diyen Barış'a olumlu anlamda kafa sallarken, "Aslında alıştım" deyiverdim.

"Hayatım boyunca bu tarz şeylere maruz kaldım. Kafamdan aşağı yemek ve su dökenler, okul bahçesinde sıkıştırıp dövmeye kalkanlar ve birde taciz etmeye çalışanlar..." Son söylediğim sözle beraber Kayra "Yok artık" diye tepkini gösterirken, bir kez daha gülümsedim. "Sizlere garip gelebilir aslında ama ben alışmıştım bu duruma. Çünkü yalnızca gülünce unutuyordum olayın acısını. Kimi zaman eve gidip sıcak bir duş alıyordum. Kimi zamanlarda ise derimi delecekmişçesine ovalıyordum. Çünkü artık kaldıracak noktayı çoktan geçmiştim. Artık biri bana dokunduğu zaman, nefes alamıyordum. Ama yine de güçlü bir şekilde ayakta durmaya çalışıyordum. Aslında durmayı da başarmıştım. Annem bile beni terk ettiğinde ben her şeye rağmen ayakta durmuş ve yakılmamıştım.'

Gözlerimden belli belirsiz gelen yaşlarla beraber, Derin "İyi misin?" diye sorunca Evet iyiyim dedim. Peki ya gerçekten iyi miydim, yoksa sadece rol mü yapıyordum?

"Birden susunca merak ettim. Sonra da gözlerine yaş gelince, istersen devam etme" derken iyiyim dedim tekrardan. Haklıydı... En son Kayra'nın yok artık demesiyle sensizliğe gömülmüş, iç sesim ile konuşmaya başlamıştım. Bazı şeyleri açık açık anlatmak zordu. Bu yüzden kimi zaman dile getirmek istediğim şeyleri önce içimden söylerdim. Sonrasında ise tartıp karar verirdim.

"Tarık" dedim bir kez daha... "Bana hayatımın en güzel bir ayını yaşatan insan. Okula onun sayesinde katlanmıştım. Bunu biliyorsunuz zaten. Çünkü o olduğu sürece kimse bana karışmaya cesaret edemiyordu.

Aslında okula yeni nakil olmuştu. Fakat yine de herkesin korkulu rüyası haline gelmişti. Yada ben öyle sanıyordum dedim gülümseyerek...

Onunla tanışma anımı anlamıştım zaten size. Fakat işin garip olan yanı, ne zaman biriyle kavga edecek olsam o ve arkadaşları hep zamanında geliyordu. Hatta en sonunda peşime iki arkadaşını takmıştıda, zavallılar ben tuvalete giderken bile onlarda geliyordu."

Grup son sözümle beraber kahkaha atarken, bende bir kez daha tebessüm ettim. Olay biraz saçmaydı. Yani her an yanımda olmaları... Bu yüzden Tarık ile konuşup, onları peşimden uzaklaştırmıştım. Böylece okul çıkışları Tarık beni eve bırakmaya başlamıştı. Bu bir yandan içimi kıpır kıpır ederken, diğer yandan da oldukça dehşete düşürüyordu. Çünkü ben çoktan kendimi Tarık'a kaptırmayı başarmıştım.

Derin bir şekilde iç çekerken, göz ucu ile çocuklara baktım. Bu rüyanın en güzel yanıda benim için kullandığı sesleniş şekliydi. Gülüm deyişi...

DIŞLANMIŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin