24. Bölüm "Ne Hissetmem Gerekiyor?"

68 6 3
                                    

Başımı önce yere doğru eğdim ve sonra da Kıvanç'ın yüzüne tekrar bakmak için yavaşça kaldırdım. Ama bu defa dudaklarımız mühürlenmişti.

Yağmur yavaşça hızlanırken, ona karşılık vermeye başladım. "Sanırım bunun adı aşk." dedim fısıldayarak.

Ardından bir kez daha gözlerinin içine baktım. Huzur ve mutluluk doluydu. Sanki gözlerinin içi parlıyordu.

Yağmurla beraber gökyüzünde çakan şimşekler ile az ileride olan taksiye binip kliniğin yolunu tuttuk. İkimizde ıslanmış, ama bir o kadar da mutluyduk. Fakat aramızda henüz ne olduğunu kestiremiyordum. Az önce öpüşmüştük değil mi? Evet... Ama sevgili değildik.

Asılan yüzümle beraber, yağan yağmuru izlerken, camdaki yansımaya takıldı gözlerim. Kıvanç'ın bana olan bakışlarına. Bu durum karşısında istemsizce tebessüm ederken, ona doğru dönüp başımı omuzuna yasladım. Daha sonra ise gözlerimi kapatıp bir süre sessizliğin ve onun kokusunun tadını çıkardım.

*****

Taksiden inmiş, klinik kapısından içeriye girmiştik. Koridorda yankılanan ayak seslerimiz kulaklarıma dolarken, tanıdık bir ses doğrultusunda yavaşça arkamı döndüm.

"Derin?"

"Kayra" dedim gülümseyerek. Sadece birkaç gündür görüşemiyorduk, fakat onun verdiği dostluk sayesinde bu günler aylar gibi gelmişti doğrusu.

"Özledim" dedi gülümseyerek sarılırken.

"Ben de özledim güzelim" deyip sıkıca sarıldım.

Kıvanç garip bir şekilde öksürmeye başlayınca, bu kez yavaşça kafamı ona doğru çevirip "Ne?" bakışı attım. Ardından Kayra'ya olan sarılı kollarımı serbest bırakıp hadi içeriye geçelim, belli ki "Kıvanç'ı gıcık tutmuş." dedim.

Kayra sorgulayan gözlerle ikimize birden bakarken, yavaşça omuz silktim. 

Önden Kayra, ardından ben ve benim arkamdan ise Kıvanç girmişti içeriye. Murat Bey gözlüklerini takmış, elindeki kitabı dalgın bir şekilde incelerken, biz de her zaman ki yerlerimize doğru oturduk.

Oturduğumuz anda içeriye giren Barış ve Giray ile Murat Bey sonunda bize doğru dönmüş ve "Hoş geldiniz çocuklar." demişti.

Hep beraber koro edasıyla "Hoş bulduk." derken, kahkahalara boğulmuştuk. Sanırım hepsi, benim düşündüğümü düşünmüştü. Murat Bey Ayağa kalkıp Barış'ın tekerlekli sandalyesine yardım ederken, bir yandan da bugün hakkında konuşmaya başlamıştı.

"Evet, arkadaşlar, uzun bir zaman oldu ve biz bu süre zarfında grup terapisi yapamadık. Bu yüzden, herkes son bir ayının nasıl geçtiğini anlatacak." dedi.

Göz ucuyla hepimiz birbirimize bakarken, ilk olarak Giray konuştu. "Her zamanki gibi... Sıradan ve sıkıcı o olay dışında."

Murat Bey "Elbette öyledir." diyerek kendisine ayırmış olduğu koltuğa doğru oturup, eline küçük bir havuç parçası aldı. "Fakat ben daha çok bu süre zarfında neler yaptığınızı merak ediyorum." dedi.

Giray biraz düşündü ve sonrasında "Hiçbir şey. Uyudum, uyandım. Yemek yedim ve  sonra tekrar uyudum. Arada markete gitmek dışında evden dışarıya çıktığımı düşünmüyorum." dedi. Murat Bey bu cümleler doğrultusunda "Pekâlâ." diyerek, Kayra'ya doğru yöneldi. Kayra önce ağzını araladı, sonrasında ise yavaşça geri kapattı. "Nereden başlasam bilmiyorum." dedi ardından. "Biliyorsunuz, bir süre önce bir mağazada kapalı kaldık. Açıkçası bu durum fazlası ile garipti. Konserve yiyecekler ve hazır sular vardı. Üstelik sanki birkaç gün yetecek kadar ayarlanmıştı. Bu da bizi şu soruya yöneltiyor. Ya bu olanlar, planlanmış bir şeyse?"

DIŞLANMIŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin