23. Bölüm "Rüzgar Misali"

97 14 9
                                    

Güne gözlerimi sıcak ve konforlu yatağımda araladım. Dışarıda esen rüzgârın sesi kulağımda yankılanırken, dikkatlice dinlemeye koyuldum. Bir müziğin ritmi gibiydi... Bir süre gözlerimi kapatıp, dinlemeye devam ettim. Sebepsizce huzur veriyordu bana.

Hastaneden çıkalı 2 hafta olmuş ve biz de bu süre zarfında kış ayına girmiştik. Dışarısı oldukça soğuk, ama evimiz de bir o kadar sıcaktı. Yatağımdan yavaşça doğrulup, ayaklarımı yataktan aşağı doğru sarkıttım. En son ne zaman temizlik yapmıştım, hiç bir fikrim yoktu doğrusu. Fakat buna rağmen odamda en ufak bir dağınıklık bile yoktu. Neyse diyerek bu sefer yataktan tamamen doğrulup, odamın içinde bulunan banyoya doğru ilerlemeye başladım. Önce sıcak suyu açtım ve daha sonra da soğuk suyu biraz açarak ılık bir hâle getirdim. Ellerimin yardımıyla suyu yüzüme doğru çarpıp, yüzümü yıkamaya koyuldum. Sonrada ellerimi yıkayarak suyu geri kapattım.

Banyodan çıkıp odama geçince tekrar, 

Bu defa boy aynasından kendimi süzmeye başladım. Tenim oldukça solgun, gözaltlarım ise şişmişti. Bütün gece çocuklar ile açtığımız WhatsApp grubundan yaşadığımız olay hakkında konuşup durmuş, fakat en ufak bir sonuç dahi alamamıştık.

"Kim yapmış olabilirdi?" bütün gece bu soruyu düşünüp durmuştuk işte.

Saçlarımı yatağımın yanında bulunan komodinin çekmecesinde duran tarak yardımıyla düzeltmeye başladım. Önce tepeden başlayıp yavaşça uçlarına doğru taradım. Daha sonrada düzgün olduğundan emin olunca, bileğimde duran tokayı çıkarıp, saçlarımı atkuyruğu biçimde toplayarak ev ayakkabılarımı giyip alt kata doğru ilerlemeye başladım.

Mutfaktan gelen enfes kokular sayesinde annemin evde olduğunu doğrularken, sevinçle aşağı doğru ilerledim.

"Günaydın anne. "

"Günaydın Derin."

"Bugün neden evdesin?"

Annem yavaşça bana doğru dönüp, elinde tuttuğu reçel tabağını masaya bırakarak "Olmamam mı gerekiyordu?" diye sordu.

"Hayır, o anlamda sormadım. Sadece bugün işte olursun diye düşünmüştüm." dedim muzipçe.

"Şaka yapıyorum." diye gülümseyince biraz olsun rahatladım.

"Bugün seninle kız kıza kahvaltı yaparız diye düşündüm. Bu yüzden işe biraz geç gideceğim."

"Pekâlâ." diyerek annemin hazırlamış olduğu masaya oturup, onun da oturmasını bekledim. Böylece hazırlamış olduğu kahvaltıya onunla beraber başlayabilirdik.

"Bugün nasılsın bakalım?"

"Biraz yorgun," dedim esneyerek.

"Ağrıların mı var yoksa?" dedi telaşla

"Hayır, hayır. Sadece bütün gece bizim çocuklar ile konuştuk."

"Ne hakkında?" diye sordu bu seferde, elinde ki ekmeğe reçeli sürerken.

"Biliyorsun. O mağazada kapalı kaldığımızın üstünden hemen hemen 1 ay geçecek, fakat polisler en ufak bir şey dahi bulamadı. Sence de bu biraz şüpheli değil mi?"

"Evet, öyle tatlım. Fakat yapacağımız bir şey yok. Polislerin bir şeyler bulmasını beklemeliyiz."

"Elimiz kolumuz bağlı diyorsun yani?"

"Evet."

"Pekâlâ," deyip önümde duran çayı yudumlarken "Bugün kliniğe gideceğim" dedim.

"Neden? Henüz tam olarak iyileşmedin ama."

"Biliyorum ama evde otura otura sıkıldım. Dışarı çıkarsam eğer, hem terapilerim aksamaz, hem de biraz hava almış olurum. Aksi halde yatağımda kök salacağım." diyerek esnemeye devam ettim.

DIŞLANMIŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin