3.Bölüm Odadaki kim?

1.7K 302 102
                                    

Dönüp duran düşüncelerim ve yalnızlığım. Hiçbir şey olmamış gibi, sadece uyuyordum. Ne kadar olmuştu, ne kadar zaman geçmişti? Hiç bilmiyordum... İki gündür odamdan bile çıkmıyor, sadece düşünüp duruyordum. Annemle bu süre zarfında pek konuşmamış tek yaptığım Murat Bey'in söylediklerini düşünmek olmuştu.

Selim'i, çocukluğunu ve olayların üstesinden gelmesini... Dönüp dolaşan düşüncelerimin ardından Krem tonlarındaki komidinin üzerinden telefonumu alarak saate baktım. Henüz 12 olmuştu. Bugün bir kez daha Murat Bey ile görüşecek, söylediği grup terapisine katılacaktım. Nasıl bir şey olduğunu bile bilmeden, heyecanla yatağımdan kalkarak yüzümü yıkayıp dolabımı açtım.

Hava her zaman olduğu gibi güneşliydi. Bugün geçen gün giydiğim koyu tonların yerine beyaz bir elbise giymeye karar vermiştim. Saçlarımı düz bir şekilde doğal bırakıp, dudağıma sürdüğüm parlatıcı ile beraber sadece koluma bir tane saat takıp aşağı doğru indim.

Annem her zaman olduğu gibi mutfakta köşesini almış, elindeki kahveyi yudumluyordu. Üzerine giydiği yeşil salaş tişörtü ve altındaki siyah dar pantolonu ile gerçekten şık duruyordu. İki günün ardından pek samimi olmayan bir şekilde gülümseyerek günaydın deyip, masadaki yerimi alarak önümde duran tostan küçük bir parça ısırık aldım. Aslında kızgın değildim, beni önemsediğini veyahut sevdiğini bilsem de istemsiz bir şekilde zorladığı için henüz kırgındım. Bunun böyle bir süre gideceğini bildiğim için, tostumu yemeye devam ederken, ağzımdan çıkan iki kelime ile anneme doğru baktım.

"Yorgun gözüküyorsun? "

Biraz şaşkın biraz gülümseyen gözlere bana bakarak "Birazcık." dedi.

Yine bütün gece çalışmış belliydi. Her zaman olduğu gibi yorgunluğunu benden saklamaya çalışıyordu.

İnanmış gibi yaparak gülümsedim. Ayağa kalkarak doyduğumu ve geç olmadan çıkmamız gerektiğini söyledim.

Önce kolundaki saate baktı ardından buruk bir tebessümle hadi diyerek elindeki kahveyi tezgaha bırakarak kapıya doğru yöneldi.

Hızlı hareketlerle babetlerimi giyip, çantamı ve telefonumu alarak asansöre doğru ilerleyip bekledim. Annem de gelince asansöre girip sıfırınca kata bastım. Yüzü gülüyordu, sanırım terapiye gitmem gerçekten mutlu ediyordu onu. Sessiz bir şekilde zemin kata gelince asansörden inip binanın dışına çıkarak arabaya doğru yöneldim. Annemin kilitleri açması ile arabada kendi yerime geçip, hızlı bir şekilde çantamdaki kulaklığımı çıkararak ilk karşıma çıkan müziği dinlemeye başladım.

" ArianaGrande - 7 Rings"

Ariana'nın son zamanlarında dinlediğim en güzel olan şarkısını bir yandan da mırıldanırken, annemle beraber çoktan yola koyulmuştuk bile.

Sessiz bir şekilde dinleyip, gözlerimi kapattım. Yolculuk sırasından en çok sevdiğim şeydi bu. Sessizlik, müzik ve düşünceler...

Çok geçmeden kliniğe gelince, Annemle vedalaşarak arabadan indim. Şimdi geriye sadece boş koridorlarda ilerlemek kalmıştı.

Olabildiğince yavaş bir şekilde ilerleyip, derin bir nefes aldım. Saatin dolması ile tam Murat Bey'in kapısını çalıp içeriye girecektim. Arkamdan seslenen kişi ile durup bir anda Murat Bey'i gördüm.

"Bizde sizi bekliyorduk, Derin"

"Siz?"

"Gel ve kendin gör." diyerek beni koridorun karşısında olan kapıya doğru sürüklemeye başladı. Heyecanım gitgide artarken, kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Murat Bey büyük kapıyı açıp içeriye girmem için çekilince, karşımda gördüğüm kişiyle gözlerimi kocaman açtım.

DIŞLANMIŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin