10. Bölüm "Kayra'nın Planı."

1K 163 104
                                    


HATIRLATMA...

Şaşkın bir şekilde Kıvancı izlerken onu uyandırmak için omzuna dokunup "Kıvanç." dedim. Fakat o refleks ile kendini geriye doğru atınca yere düşmesi ile ben de kendimi tutamayıp kahkahalara boğuldum.

Kıvanç yere düşünce ben de istemsizce kahkahalara boğulmuştum. Gülmekten gözlerimden yaş gelecekti neredeyse derken birden durdum. Sahi Kıvanç neden buradaydı?

Bu düşünce ile beraber yüzümdeki gülümseme de solup gitmişti beraberinde. Yerine daha donuk bir ifade gelmişti. Yattığım yerden biraz daha doğrulup gözlerine içine doğru bakmaya başladım.

"Burada ne işin var?"

Bu soru ile beraber o da kitlenmişti gözlerimin içine. Ben ona bakıyordum o ise bana. Derin bir sessizlik oluşmuştu odada. Sadece yutkunuşlarımızın sesi çıkıyordu.

Cevap gelmeyince ikinci soruyu sormaya karar verdim bende.

"Beni sen mi kurtardın düşmekten?"

"Hatırlamıyor musun?" dedi sol kaşını havaya kaldırıp ciddi bir ses tonu ile.

"Hayır, hatırlamıyorum. Beni sen mi kurtardın?"

Özellikle gözlerime bakmadan "Evet." diye cevapladı. Benimle konuşmak istemiyor muydu?

Beni o kurtarmış meğer, ama her şey silikti hafızamda. En ufak bir iğne deliği dahi yoktu. Bu yüzden asıl sormak istediğim soruya geçtim büyük bir düşünce ile. O istemese de benim öğrenmem gerekenler vardı.

"Peki tüm gece başımda mı bekledin?"

Bu soruyla beraber karşımda duran Kıvanç'ın başı önce yere doğru eğildi. Sonra ise derin bir nefes aldı. Gözlerim hâlâ onun üzerindeydi. Ondan bir cevap bekliyordum. Sahi bütün gece başımda mı beklemişti? Bu soruyu merakla beklerken küçük bir çocuk gibi yüzünün kızardığını fark ettim. Bu onu daha sevimli yapıyordu gözümde.

Kıvanç tekrar başını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Gözleri parıldıyordu ve yüzünde belli belirsiz bir yorgunluk vardı. Ama neden?

Ben bunu düşünürken Kıvanç düştüğü yerden doğrulup sağ elinden destek alarak ayağa kalktı. Gözleri hâlâ gözlerimdeydi. Bu beni ne kadar ürkütse de bir o kadar da içimi gıdıklıyordu. Bana doğru yaklaşmaya başlayıp yüzüme doğru eğildi. Artık nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı artık. Biraz daha yaklaşsaydı eğer dudaklarımız bir bütün olacaktı. Fakat Kıvanç sadece durdu ve gözlerimin içine baktı. Kalbim artık Ramazan davulcusuna dönerken, ne olacaksa olsun artık dedim içimden ve alnımda hissettiğim bir sıcaklık ile kendime geldim.

"Sanırım biraz daha iyisin." dedi gülümseyerek.

"Az önce ne yaptın sen?"

"Ateşine baktım. Neden?"

"Hiç öylesine sordum." diyerek omuz silktim. Başka ne yapabilirdi ki? Sonuçta çocuk sapık değildi.

"Nereden belli garantisi var mı?" diyerek söze dalan Max da konuşmaya teşvik edince artık gerçekten iyi olduğuma kanaat getirdim.

"Sana da selam Max."

"Evet, biraz daha iyiyim" diyerek gülümsedim Kıvanç'a.

Tekrar derin bir sessizlik oluşmuştu odada ve bu sefer uzun sürmeye devam etmişti. Ben Kıvanç'a, Kıvanç ise bana bakıyordu. Keşke biri girse bu durumdan bizi kurtarsa dediğim an içeriye yaşlı bir kadın girdi.

DIŞLANMIŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin