19. Bölüm "Tadımlık."

106 28 20
                                    

Zaman geçmek bilmiyor, Akrep ile yelkovan ise yerinden bir tık bile oynamıyordu. Sıcak fazla mı artmıştı, yoksa bana mı öyle geliyordu? Oflayarak yattığım yerden sağ tarafa döndüm. Kıvaç a doğru...

Gözlerini kapatmış, derin uykulara dalmıştı. Bu hali tıpkı bir meleği andırıyordu. Bir meleğin saf ve temiz güzelliğini... Kıvaç ın yüzüne baktıkça olanları hatırladım.

Ona "Seni seviyorum." demiştim.

O ise, başta sadece "bende." demek ile yetişmişti.

Bende ne diye sorunca da, seni seviyorum deyip, dudaklarını dudaklarıma mühürlemişti... Aldığım ilk öpücüğün karşısında başta donup kalırken, bir süre sonra bende ona ayak uydurup, karşılık vermiştim.

Düşündükçe dahada ateş basıyordu sanki... Yattığım yerde bir kez daha doğrulup, kalkarak lavaboya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkasam iyi olacaktı sanırım.

Attığım her bir adımda tekrar o anı hatırladım. Herşey gözlerimin önünden bir film misali geçip gidiyordu. Bardağı almam, Kıvanç ın beni korkutması vede kayıp düşerken kendimi onun kollarında bulmam. Herşey sanki bir rüya misaliydi... Yada belki benim kafamda oluşturduğum birer hayal ürünüydü? Düşündüklerim karşısında dehşete kapılırken, kendimi lavaboya atmam ile elimi yüzümü yıkamaya başladım.

Soğuk suyun verdiği rahatlama ile yavaştan kendimi gelirken saate baktım. "05:30" Neredeyse sabah olmak üzereydi. Bu yüzden adımlarımı tekrar yatağın olduğu tarafa doğru çevirip, kendimi uykuya teslim bıraktım.

****

"Baba... Vurma lütfen. Hayır, dur gitme baba."

Yattığım yerden çığlık atıp kalkarken, birden ellerim ile ağzımı kapattım. Herkes sorgu dolu gözlerle bana  bakıyordu. Bir açıklamam yoktu doğrusu. "Şey" diyebildim sadece... Gözlerimi ellerime kenetleyip, "Ben, ben özür dilerim."

Sorun yok deyip bana sarılan Kayra ya bakıp, hayır var diyebildim. Artık bu kabusların bitmesini istiyordum.

Kayra derin gözlerle bana bakıp, tekrar konuşacakken, Kıvanç ın susun demesi ile ona doğru baktık.

"Sesi duyuyor musunuz?"

Barışın evet demesi ile, Kayra ve bende sesin geldiği yere doğru kulak kabartınca

"Bu, bu yoksa binadan mı geliyor?  Diye sordum.

" Evet diyen Kıvaç, sanırım binada tadilat yapılıyor." dedi

" O halde buradan kurtula biliriz. diyerek, kapıya doğru koşarken, sesimi duyan varmı?" deyip bağırmaya başladım.

Kayra eline aldığı sandalye ile,kapıya kıracakmıç gibi vururken, hep beraber bağırmaya başladık.

"Bizi duyan bir var mı?"

****
Ne kadar bağırsakta, ne kadar kapıya vursakta bir sonuç anlamamıştık. Kaçınılmaz son gibiydi herşey. Kaç gün olmuştu? Belkide 3 veya 4... Fakat sanki aldığım her nefes, bana yıllarca buradaymışım gibi geliyordu. Gözlerimi usulca etrafta gezdirdim. Her birinin yüzüne baktım. Hepsi umutsuzluğa kapılmıştı. Hepsinin gözlerinde korku ve tedirginlik vardı. Sahi, yoksa onlar da mı pes etmişti?buradan hiç çıkamayacakmışız gibi hissederken, Kayranın usulca yere doğru oturuşunu izledim. Yavaş adımlar ile önce eğildi, sonrada sırtını soğuk zemine vererek yere oturdu. Hepsinin yüzünden düşen bin bir parçaydı. Bu beni dahada kötü hissettirirken, bir kez daha bağırdım.

"Beni duyan biri var mı?"

Gözlerimden akan yaşlar soluğumu keserken,  "Nefes alamıyorum." diye bildim.

Telaş dolu gözler bana doğru çevrilirken, kendimi bırakmam ile yere doğru yalpalandım. Artık ne bir gücüm, nede mecalim kalmıştı. Pes etmiştim... Buradan çıkışımız yoktu.

Gözlerimi yavaşça kapatırken, adımın seslendiğini duydum.

"Derin..."

"Baba?"

Kıvaç ın Gözünden

Baba demesiyle bir an donup kalırken, içimden olabildiğince en ağır küfürleri savunmaya başladım.

O kadar şey yaşadıktan sonra, cidden hâla onu mu sayıklıyordu?  "Lanet olsun." diyerek kapıya doğru giderken, bağırmaya başladım.

"Açın lan şu siktiğimin kapısını.!"

Kenarda duran sandalyeyi elime alıp şiddetlice bağırmaya devam ederken, var gücümle kapıya vurmaya başladım. "Açın şu kapıyı..."

Öfke ile kapıya savurduğum sandalye, parçalara ayrılırken, sırtımda hissettiğim el ile dönüp arkama baktım.

"Sakin olmalısın."

"Sakin, sakin falan olamam, anlamıyorsun Kayra? Kız burada kaldıkça, dahada kötü oluyor."

" Bilmediğimi mi sanıyorsun?"

Alaycı bir şekilde gülümseyip, kollarımı iki yana açtım."Biliyorsunda ne oluyor, sonuç sıfır." Diyerek bir kez daha kapıya vurup, bağırdım. "Açın lan kapıyı..."

Kapıya savurduğum, bin bir tekmeden sonra, gücüm tükenirken Derine bakıp "lütfen." diyebildim.

Gözlerimi kapatıp dolan yaşlarımı serbest bırakırken, gelen kilit sesi ile arkamı döndüm.

"Çocuklar ne yapıyorsunuz burada? "

Bölüm sonu...

Herkese merhaba! Sizinde fark ettiğiniz gibi bölüm oldukça kısaydı...
Bunun aslında iki nedeni var.

1.) Fazla geçiş sahneleri vardı.

2.) Tadımlık bir bölüm olmasını istiyordum.

Yani yukarı da belirttiğim gibi, iki neden ötürü kısa bir bölüm hazırladım...

Her neyse, umarım beğenmişsinizdir.

DIŞLANMIŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin