21.Bölüm: Kusursuz

11.9K 776 197
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️

Arabanın camını açmamla rüzgâr içeri firar ederek saçlarımı uçuşturdu. Kolumu camdan çıkarıp avuç içimi akıma teslim ettim. İyi hissettiriyordu. Savaş kafasına çevirerek baktığında gülümseyerek arkamı döndüm ve birbirinden olabileceğine uzağa oturan ikiliye baktım.

Döner dönmez ikisi de sinirli bakışlarını üzerime sabitlediklerinde kahkaha atmamak için zor durdum. Yolda yanıma oturma kavgası yaptıklarında ikisini de arkaya postalayarak ön koltuğu kapmıştım. Güneş'ten ödünç aldığım siyah mini elbiseyi aşağı çekiştirdim ve kalın topuklu ayakkabımın birini dikkatlice, aşağı indirdim. Savaş'ın arabasını çizmek isteyebileceğiniz son intihar çeşidiydi.

Elbiseye kötü kötü bakarak, ağzının içinde geveledi Savaş "Seni adamlardan mı koruyayım yoksa yamyam erkeklerden mi?" Daha hızlanarak, ağaçlık alana girdik. Arabayı görünmeyecek bir yere park etti.

"Geldik mi?" Başını salladı. 

"Herkes ne yapacağını biliyor değil mi?" Barlas'ın gözleri üzerimizde gezdi. Sesi otoriter çıkıyordu. Bu sefer en küçük hatayı dahi kabul etmiyordu. Planın üzerinden bir kez daha geçmesi için Savaş'a işaret verdi.

"Ben Giray'ın yolladığı resimlerden adamları bulacağım. Bulduğum adamların plaka numarasını Ayaz'a yollayacağım, oda Giray'la birlikte kaldıkları yerleri bulacak. Sonrasını Batu halledecek." sırtını direksiyona dönerek, bakışlarını ikilinin üzerinde gezdirdi Savaş. "Bu saate kadar neden düşman olduğunuzu sorgulamadım. Ki bu saatten sonra da sorgulamam ama bu işte ya birbirinize güveneceksiniz yada direk arabayı uçurumdan aşağı yuvarlayacağım. Bu daha kolay bir ölüm olur." ikide birbirine güvenme konusunda endişeydi. Ben de bu konuda endişeliydim. En küçük kıvılcımda tutuşmaya hazırlardı.

"Deneyecek misiniz?"

Barlas başıyla Ares'i gösterdi. Önce cevabı ondan bekliyordu. Ares gözlerini bana çevirdi. Cevabı benden istiyordu.

Bu işe karışmamalıydı. Neden ölüme benimle sürükleniyordu? Ölmek için elimi tutan bir partnere ihtiyacım yoktu. Başımı yana yatırdım. Gözlerimi kapatıp açtım ve isteksiz kımıldanışıyla Barlas'a döndü. Bedeni kasılı halde güveni tarttı "Bu iş bitene kadar."

Savaş çenesiyle Barlas'ı gösterdi. "Ya sen?"

Dudaklarımı kemirerek cevabı bekledim. Barlas göstermeyi beceremese de daha duygusal, hırçın ve savaşçı olandı. Vücuduna örttüğü zırh onu acımasız gösterse de öyle değildi. İçinde koruduğu adam şefkat doluydu. Bunu gözlerinde görüyordum. Her baktığımda kaybolduğum o iki derin kuyu, içindeki çocuğu dışarı yansıtmaya çalışıyordu. İçinde bulunduğu rezil durumdan sıkılmıştı. Nefes almaya ihtiyacı vardı. İçimi titreten duyguları bir kenara itekleyerek Barlas'a döndüm. Bakışlarını göstermeden başıyla onayladı. Ellerimi uzatıp çenesine koymak istedim. Kucağına kurulup gözlerinin derinliklerine işlemek istedim. Kendimi zorla durdurdum. Hava kararmış, vaktin geldiğini belli ediyordu.

"Devam edelim." cümlelerim suya sokulmaya zorlanan kedi gibiydi. Temizlenmeye ihtiyacı olduğu gibi korkusunu da dile getiriyordu. "Tek başıma aramakta zorlanacağımdan birinin benimle gelmesi gerekiyor. Kalan kişide Alvina'yla ortalığa bakmalı," ikisinin cevap vermesini beklemeden yerimden fırladım. Benimle o gelmeliydi. Gözlerini görmeye ihtiyacım vardı. Duygularını anlamalıydım.

"Barlas benimle gelecek." Ares inanmayan bakışlarla dondu. Ne dediğimi anlamaya çalışıyordu. Yanlış duyduğunu düşünüyor olabilirdi ama doğruydu. Suratıma bakıp, kararımı değiştirmem için yalvarmaya hazır dibiydi. Boğazıma yerleşen merhamete lanet ettim. Evet onu seviyordum ama hangi duyguyla? Savaş gibi mi yoksa kalbimin tam ortasına oturan kişi gibi mi? Bakışlarımı Barlas'a çevirdim. Yüzünde bir gülümseme vardı.

Parçalanmış Ruhlar (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin