BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️
Karanlık ve gri.
Koşuyordum. Nereye gittiğimi bilmeden karanlığın içinde bir aydınlık bir çıkış noktası bulabilmek için koşuyordum. Fakat ne kadar ilerlersem ilerleyeyim bir çıkış yolu, tünelin ucundaki ışık yoktu. Her yer karanlık, zifiri karanlıktı. Ciğerlerimdeki havayı sonuna kadar kullanarak koştum. Burada kapana kısılmış, kapalı kutunun içine atılmıştım.
Etrafımda döndüm. Bir an önce kurtulmalıydım.
Dizlerim artık tutma noktasını geçmiş, adeta gücünü yitirmişlerdi. Duvarlarsa üstüme üstüme geliyor, nefesimi kesiyorlardı. Sonunda bacaklarım daha fazla dayanamayıp ,dizlerimin üzerine düşmüştüm. Ellerimi gözlerime kapatarak bu kabusun bitmesini dinledim.
Bir
İki
Üç
Göz kapaklarımı yavaşça açtım. Etrafıma baktım ama ansızın yanımda beliren iki siluetle geriye doğru kaçıştım.
Şimdi ki kabuslarımdan daha kötüydü.
Yüzleri yoktu ve bu daha fazla korkmama sebep oluyordu. Kalp atışlarım, korkumu sezmekten fazlasını yapmış gibi göğüs kafesimi zorluyordu ve bayılacak gibiydim. Kabuslarım anılarımdan oluşuyordu ama şimdi ki gördüklerim haberim dahi olmayan iki siluetti. Biri resmen siyahtan daha koyuydu diğeriyse griydi.
Ellerimden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Artık bacaklarımı hissetmiyordum. Hissiz gibiydiler. Zorlukla üstlerinde durarak yanımdaki siluetlere baktım. Hareket ederek karşıma geçtiler ve yan yana durduklarında kafa karıştıracak kadar güzellerdi. Ellerimi iki yana açarak tedirgince dokunmak istedim ama bir türlü dokunamıyordum. Sanki önümde görülmez bir duvar vardı ve onlara dokunmama izin vermiyordu. Tekrar şansımı denemek istedim fakat bir türlü olmuyordu. Dokunamıyordum. Siluetler sanki burada olduğumu fark etmiş gibi bana doğru döndüler. Beni baştan aşağı süzdükten sonra ileri doğru ellerini uzattılar. Onlara dokunmamı mı istiyorlardı? Kollarımı iki yana açarak ellerini tutmak istedim ama hızlıca geri çekildiler. Sanki birini seçmemi istiyorlardı. Aralarında tercih yapmamı.
İkisi birbirlerine düşmanca döndükten sonra birden kayboldular.
Rüyamsa yavaş yavaş son buldu.
Nerede olduğumu hatırlamamamın telaşıyla yattığım yerden fırlayarak yüzüme yapışmış saçlarımı çektim. Vücudum ter içinde kalmıştı ve dudaklarımın ucuna kadar yükselmiş safra, boğazımı yakıyordu. Zorlukla yutkunarak üzerimdeki yorganı kenara fırlattım ve bacaklarımı yatağın kenarından sarkıttım. Dün gecenin hatıraları yavaş yavaş bünyeme giriyordu.
Kapıya doğru ilerleyerek kilidi açtım fakat karşımda gördüğüm kişiyle birkaç adım geriye gittim. Barlas sırtını karşı duvara vermiş, başı arkaya yaslı bacakları dizden bükülü oturuyordu. "Uyanmışsın."
"Evet," gözlerinin altında oluşmaya başlamış ufak morluklara baktım. Ellerini yere vurarak ayağa kalktı ve başıyla merdivenleri gösterdi.
"Kahve yapacağım." Haber mi veriyor, teklif mi ediyor bilemeyerek kendi onayımı verdim.
"Olur."
Başını sallayarak aşağıya doğru indi. Banyoya girerek dolaptan işime yarayacak eşyaları çıkararak temizlendim.
Merdivenlerden aşağıya inerek sese doğru ilerledim. Barlas sırtı bana dönük halde tezgahta kahveyle uğraşıyordu. Üstünde belinden neredeyse düşmek üzere olan eşofman altından başka hiçbir kıyafet yoktu. Sırt kasları her hareketinde kendini belli ediyor, görsel bir şölen yaratıyordu. Bakışlarımı üzerinden çekerek çıplak ayaklarımla mutfağa ilerleyip tezgaha yaslandım ve saçlarımı omzumun arkasına attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalanmış Ruhlar (+18)
Dla nastolatkówKurtarmaması gereken kişiyi kurtaran, karışmaması gereken bir olaya karışan geçmişi kötü bir kız... Düşmanları, peşinde katili olan tehlikeli bir oğlan... Kader onları bağladı, birleştirdi, hayatlarını düğümledi. Şimdiyse kurtulmak, hayatta kalmak i...