10.Bölüm: Kasırga

17.4K 1K 209
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️

Çardağa iyice yayılarak güneş ışığının vücudumu sarmasına izin verdim. Bugün dersimin olmadığı boş günlerden biriydi ve dün ki kokteyl tantanasından sonra rahatlamak, biraz nefes almak için dışarı çıkmak en iyi fikirdi. Karşı çaprazımda ki Ares'in de aynı fikirde olduğunu düşünüyordum zira geceki tatsız karşılaşmadan sonra eve gideceğini, daha fazla sese gürültüye katlanmayacağını söyleyip sinirle yanımızdan ayrılmıştı. Haklıydı da üvey annem beni sürekli insan topluluklarının yanına çekiştirip, tanışmam gerektiğini söylediği ve benim daha sonra asla kim olduğunu hatırlamayacağım insanlarla tanıştırmıştı. Keşke bende Ares gibi kaçabilseydim.

Pofurdayarak yerimde dikleştim. Hatıraları bile diken üstünde olmama yetiyordu. Egemen yanıma oturarak gülümsedi ve "Meliha nerede?" diye sordu.

"Hala projesini bitirememiş."

"Sen bitirdin o zaman?" Sorusuna dudaklarımı birleştirerek başımı salladım. "Vay be! Bayağı çalışkansın o zaman."

Çalışkan falan değildim. Sadece uyumam gereken zamanlarda gördüğüm kabuslar sayesinde tonla vaktim vardı. "Gururumu okşadım," kahkaha atarak devam ettim. "Vaktim boldu diyelim."

"Tabi tabi," diyerek dalga geçti. "Meliha'nın neden işletme seçtiğini biliyor musun?" şimdi sesi daha kısık, diğerlerinin kulak misafiri olmasını istemediği belliydi.

"Hayır," dedim.

"Batu. Her zaman Batu'ydu. Hatırlıyorum da on yaşındaydık galiba. O zaman sevdim onu. Kış ayıydı. Üzerinde pembe kışlık elbisesi ve beyaz çorapları vardı. Şapkasının altından omuzlarına inen sarı bukleleri ve soğuktan kızaran kırmızı yanakları,'' Gözlerini parmaklarına çevirerek devam etti. ''Çok güzeldi. O gün çabuk dışarı çıkmak için montunu giymemişti. Onun yanına giderek montumu vermeyi teklif edecektim fakat biri benden önce teklif edip gözde çocuk rolünü üstelenmişti!'' bir anda anlatmaya başlayınca ne yapacağımı bilemeyerek sessizce dinledim. Kuruyan dudaklarını yalayarak konuştu. ''Davrananı anlamışsındır!''

"Üzgünüm bilmiyordum." Öyle kördük ki gözümüzün önündekini göremiyorduk. İlla birinin gözümüzün içerisine acısını sokması gerekiyordu yanı başımızdakini anlayabilmek için.

Gözlerini gözlerime kenetleyerek konuştu. ''Ben dokunmadan, aynı duyguyu paylaşmadan sevdim. Sevdiğim bir kalp, başka bir kalp için atarken sevdim. Kısaca göğsümü sıkıştıran, nefes almamı engelleyen bu acıya alışkınım.'' Gözünden düşen damlayı aceleyle silerek burukça gülümsedi. "Ayrıca bunları sana anlatmak isteyen bendim."

"Ne diyebilirim ki insanların beni görünce dertlerini göresi geliyor." İçimiz kan ağlarken dışarıya gülmek ne kadar kolaydı değil mi? Sanki az önce olanlar hiç olmamış gibi. Boğazımı temizleyerek bu buruk havadan kurtulmak için gülümsedim Egemen'de omuzunu silkerek kıvırcık saçlarının yer yana dağıttın. Kahverengi gözleri kocaman ve çok şirindi.

''Gülümse..''

Devamını ben getirme kararına alarak konuştum. ''Yarın her şey daha kötü olacak.'' ne kadar doğru bir sözdü. Her günüm bir öncekinden daha kötü, her kurtuluşum batmaya daha da yakındı. Gelen mesaj sesiyle telefonumu elime aldım ve ekranına baktım.

Mesaj Barlas'tan geliyordu ve verdiği adrese acil gelmemi söylüyordu. Adamları bulduklarını düşünerek ayağa kalkıp diğerlerine döndüm. " Benim işim çıktı gitmem lazım daha sonra görüşürüz."

.......

Barlas'ın verdiği adrese gelerek, uzun zaman önce sarı ama artık dumandan ve kirden dolayı griye dönüşmüş binaya bakıyordum. Üzerinde sprey boylarla siyaset amblemleri ve el hareketleri çizilmişti. Kendimi içeride fazla durmayacağıma ikna ederek taksiden indim. Terleyen avuç içlerimi pantolonuma sürdüm. Geçmişim boğazıma dolanarak gözler önüne gelmeye çalışıyordu. Dahası bu lanet yerlerin hepsi birbirinin aynısıydı.

Parçalanmış Ruhlar (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin