BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️
Bu bölüm düzenlenmiştir.
Karşı karşıya oturmuş, birbirimize boş boş bakıyorduk. Ne konuşacak yüzüm, ne de derdimi anlatacak dermanım kalmıştı. Aklımda tonlarca sözler, çıkış yolları geçiyordu ama hiçbiri kendini nasıl kurtarır yada ifade eder derdinde değildi.
Biliyordu.
Suçluydu. Suçluydu ama nasıl anlatırdı?
Ellerimi iyice suratıma yapıştırdım. Ne anlatabilirdim ki? Onları kaç aydır saf ayağına yatırdığımı mı yoksa yalanlar söylediğimi mi? Boğazıma oturan yalanlar vardı. Suratıma sıcaklığını bastıran utanma duyguları.
"Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum." diye itiraf ettim. Güneş omuz silkti. Kendimi daha fazla kötü hissedemezdim. "Bu yaz başı evlatlık edildim. Ailem kim bilmiyorum. Kendimi bildim bileli yetimhanede yaşıyorum." dudaklarımı kemirdim. Duygu patlaması yaşamak istemiyordum.
"Evlatlık edinmek için büyük değil misin?"
"Olaylar anlatabileceğimden daha da karmaşık." Asla gün yüzü görmemesi gereken, mezarında yatmaya devam gereken sırlardı.
Güneş başını anlayışla sallayara devam etti. "Neden anlatmadın? Neden yardım etmemizi istemedin? Biz senin arkadaşın değil miyiz?" Göz yaşlarımı kendime sakladım. Bunun başıma geleceğini tahmin etmeliydim.
"Acırdınız bana."
"Acımazdık!"
"Aynen öyle olurdu. Bu her şeyden beter canımı yakardı." bakışlarında acıma görseydim ölmeyi daha çok isterdim. Kollarını göğsünde topladı.
"Destek olurdum. Olurduk."
"Desteğe ihtiyacım var gibi mi duruyorum. Yalnız başıma gayet iyiyim."
"Gözlerin aksini bağırırken, gayet iyi misin? Karşımda ölüden farksızsın!" ayakta dolanmaya başladı. "Hadi bizi, çocukları geçtik. Barlas'a ne diyeceksin. Böyle bir tehlikeye girmişken hele!" ona ne diyeceğim bilmiyordum. Beni anlar mıydı yoksa kurduğumuz çemberden dışarı mı iterdi.
"Aranıza giren her sır işi daha kötüye götürecek," yere baktı. Ayağıyla halıyı kazdı. "Ya Ares. O çocuk seni bu kadar önemsemeye başlamışken."
"Ben istiyor muyum sanıyorsun. Ben çok mu mutluyum her gün ayrı bir yalan söylemeye! Benim kalbim acımıyor mu sanıyorsun? Ben ölmüyor muyum sanki? Ama söyleyemem. Beni anlamalısın." gözlerinin içine baktım. Kollarını iki yana düşürüp gardını indirdi. "Şimdi yapamam. Buna dayanamam. Saklayalım bu sırrı."
"Onlara yalan mı söyleyeceğiz?" yüzü darbe almış gibiydi. Kimse benim kadar sevdiklerine karşı acımasız olamazdı. Benim hiçbir dünyada yatacak yerim yoktu.
"Sen, sadece bilmiyormuş gibi yapmaya devam et." gördüğüm kırmızı noktaya odaklanmamaya çalıştım.
"Biliyorum ama! Bu herkese yalan söylemek."
Ayağa atlayarak hırçınlıkla karşına geçtim. "Söyleyeyim o zaman. Herkes karşıma geçsin, yalnız kalayım. Bunu mu istiyorsun?" nefes alışlarımı kontrol almaya çalıştım. Gözlerimi derine gömüp, vicdanına yılan gibi çöreklendim. Tam da istediğim gibi yüzüne acı çöktü fakat düşünmeden, sinirle söylediğim her kelimeye pişman oldum.
"Bunu istemediğimi biliyorsun."
Başımı yere eğdim. "Biliyorum." yerdeki desenleri aklıma kazdım. Giydiğim bluzun kolunu parmak uçlarıma kadar çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalanmış Ruhlar (+18)
Fiksi RemajaKurtarmaması gereken kişiyi kurtaran, karışmaması gereken bir olaya karışan geçmişi kötü bir kız... Düşmanları, peşinde katili olan tehlikeli bir oğlan... Kader onları bağladı, birleştirdi, hayatlarını düğümledi. Şimdiyse kurtulmak, hayatta kalmak i...