BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️ Küçükte olsa yorum yapar mısınız :) Beğenip beğenmediğinizi anlayayım en azından ❤️
Bu bölüm düzenlenmiştir.
Gözüme batan güneşi elimle def etmeye çalıştım. Burnumda enfes bir koku vardı. Adeta bağımlılık yaratan, derimin altından alevlenen, tenimde izini bırakan. Başımı kokunun kaynağına doğru uzattım ve daha fazlasını içime çektim ama yetmiyordu. Hissetmek için burnumu derinin üzerinden gezdirdim. Dudaklarımdan beğeniyi gizlemeyen mırıltılar döküldü.
Belimdeki eller sıkılaşınca kaşlarımı çatarak, birbirine yapışan kirpiklerimi ayırmaya çalıştım. Etraf bulanıktı. Tekrar şansımı deneyerek kirpiklerimi kırpıştırdım ve bu sefer görüşüm daha iyiydi. Kafamı kaldırarak etrafıma baktım. Bana tanıdık gelen bahçedeydim ve esen rüzgar kokuyu daha da arttırdı. Kaynağına baktım. Benim ölüme meftun, toprak kokulu Barlas'ım.
Ellerimi saçlarında gezdirdiğimde çıkardığı mırıldanma sesine gülümsedim. Onun yanında gülmek çok rahattı. İçilen bir su, alınan bir oksijen gibiydi adeta. Cehennem panayırı gibiydi. Dehşetimin ortasındaki eğlenceydi. Son gülümsemedeki huzurdu.
Geri çekilerek durumumuza baktım. Barlas sırtını aracın tekerleğine dayanmış, iki bacağı açık uyuyordu. Bende onlarının arasında kendime yer edinmiştim. Parmağımı kaldırarak omzunu dürttüm. Elimi tutarak, kucağına bıraktı. Başını boyun girintime bıraktı. Nefesini saçlarıma vererek, kendine yer açtı. Oranın sahibiymiş gibi asi saçlarım efendisine yol açtı. Gözüme ilişen siyahlığa baktım. Savaş çimlerin üzerine yüzü koyun uzanmış, horultusu çevreye dağılır vaziyetteydi. Yanında davul çalsa uyanmazdı.
"Tüm gece burada uyuduğunuzu söylemeyin." Başımı Batu'ya çevirdim. Sesi bulunduğu ortama hakim olmayı biliyordu. Ciddi bir tonda dağılarak, usulca bilinç altına yerleşip, beni dinle diye çığırıyordu. Arkadan evin kapısını kapatarak merdivenlere oturdu.
"Öyle gözüküyor," dudak seğirttim. Akşama kalça kemiklerim sesini duyurmaya başlayacaktı. Önüme düşen saçları itekledim. Bakışlarını ikimizin üzerinde gezdirdi ve ciddi bir ifadeyle yüzüme döndü. "Bunu Barlas'la konuşmadım ama iş göründüğünden daha zor. Kaf dağının görünen kısmındayız."
Karanlık ruhum geri döndü. Felaket tellalı gibi karşıma oturmuş gülerek bakıyordu. Sonunu bildiği bir oyunu izlediğinin farkındaydı.
"Dün ki adamlar?" sırtımı Barlas'ın göğsüne iyice yasladım. Desteğine ihtiyacım vardı.
"Boşa kürek sallıyoruz. Peşimizde olan adam her kimse bir adım atmadan yakalamamız imkansız," Dizlerimin kendime çektim. Belliydi. Kayıp vermeden başarmamızın imkanı yoktu. Yine de kayıp ben olmak istiyordum. Yıllardır boşa yaşayan bir bedenden fazlası değildim. Ruhum başımın üstünde dönüp durmaktan başka bir işe yaramıyordu. Sahibini terk etmek için boşluk arıyordu. Ölüm tehlikesi onu cezp ediyordu ve başına gelecekleri kabul etmekte razıydı.
Ellerimi yerdeki çimlerde gezdirdim. Umuda inanmak, kendimi kaptırmak istemiyordum. Düşünmeye çalıştım. Bir yolu olmalıydı. Benim için değil ama Savaş için olmalıydı. Diğerleri için. Girdikleri bataklık çoktan boylarını aşmıştı. Biri onlar için batmayı göze almadığı sürece dibe batmaktan başka çareleri yoktu ama yine de son bir nefes için şans istiyordum.
Savaşmadan bırakmayacaktım. Bu hayat benden fazlasını almıştı. Savaş'ı almasına izin vermeyecektim. Barlas olmazdı.
"Pes etmeyeceğiz!" kelimeler kınından çıkmış kılıç gibiydi. Sert ve keskin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parçalanmış Ruhlar (+18)
Novela JuvenilKurtarmaması gereken kişiyi kurtaran, karışmaması gereken bir olaya karışan geçmişi kötü bir kız... Düşmanları, peşinde katili olan tehlikeli bir oğlan... Kader onları bağladı, birleştirdi, hayatlarını düğümledi. Şimdiyse kurtulmak, hayatta kalmak i...