5.Bölüm: Kaderin Çarkları

22.3K 1.3K 284
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️

İkimizde yerde öylece uzanırken birbirimize bakıyor, olanlara anlam vermeye çalışıyorduk. Tanıştığımızdan beri kader ne çeşit oyun oynuyorsa, bizi tehlikeyle bir araya getiriyor, yaşamı kovalarken bırakıyordu.

Başımı arkadan gelen seslere çevirmek için kaldırdığımda Barlas parmaklarını enseme koyarak üzerine doğru eğdi ve çömelerek kalkıp kolumdan tuttuğu gibi Range Roverın arkasına doğru çekti. Suratındaki ifade şaşırmayı bırakmış yerine sinir dalgaları gelmişti.

''Burada ne arıyorsun, ne işler çeviriyorsunuz bilmiyorum ama sakın ayrılma!'' dedi sertçe bırakıp ilerlemeye başladı.

"Yardım edebilirim."

Bana kaşlarını kaldırarak baktı, gözlerimin içinde ruhumu görebilirmiş gibi daldı. Arabanın kapısını açarak sürücü koltuğunun altından silahını çıkararak başını iki yana salladı, "Olduğun yerden ayrılma!" diyerek cevap vermeme fırsat vermeden diğerlerinin yanına döndü.

Elimle yüzümü sıvazlayarak, saçlarımı tuttum. Bana neler oluyordu da karışıyordum! Neden yoluma devam etmeyi seçmek yerine buraya kadar gelmiştim ki. Başkaları için endişelenemez, hayatlarına dahil olamazdım. Kafamın içinde ne sorun vardı da yeniden başladığımı unutmuştum!

Derin bir nefes alarak saçlarımı bıraktım ve hala yerde çökük vaziyette olduğumu fark ettim. Şu an tehlikeye açık bir vaziyette, saldırmak isteyenler için bayrak sallıyordum. Kendime küfrederek kafamı uzatıp etrafı kolaçan ettim. Sokak lambasının vurduğu kadarıyla arabanın önünde bana doğru yaklaşan gölgeler vardı. Koruma iç güdüsüyle, kendimi savunacak en küçük bir şey aramaya çalıştım fakat yerde küçük taşlar dışında bir şey yoktu. Arabanın arka kapısını açarak içeriye doğru elimi uzattım. Koltukların arkasına doğru uzandığımda elime çarpan metalle rahatladım. Hızla dışarı çıkararak gördüğüm levyeye zafer edasıyla gülümsedim. Bu işime yarardı. Zaman kaybetmeden kenara çekildim ve saatler süren saniyenin sonunda gölgenin bana yaklaşmasıyla levyeyi kaldırdım. Tam indireceğim sırada tanıdık bir yüzünde dehşete düşmüş bir ifadeyle baktı.

"Benim Giray!" diye bağırmasıyla elimdeki levyeyi bırakıp, mahcup bir ifadeyle, ''Pardon, seni diğerlerinden sandım.'' Dedim.

O ise benim aksime ellerini sorun yok derecesine sallayarak konuştu. ''Kafama levye geçirmediğin sürece sorun yok.'' dedi.

'' Eh son anda gördüğüme göre şanslısın.''

Gülümseyerek kahverengi saçlarını gözlerinin önünden çekti, "Evet, hadi gidelim. Barlas, seni bize götürmem gerektiğini söyledi.'' dedi.

''Hayır,'' Ne kadar olayları öğrenmek istesem de sorumluluğu üvey aileme vermekle kalmamış, daha bu sabah belaya bulaşmayacağımı söyleyerek güvence vermiştim. Hayatımda bana ilk defa arka çıkmış üvey annemi hayal kırıklığına uğratmayacaktım. Onlarında hayal kırıklığı olmayacaktım.

Giray ellerini cebine sokarak omuz silkti. ''Aslına bakarsan gelmelisin.''

Önerisini dikkate almayarak, '' Diğerleri nerede?''  dedim. Etrafta baştaki atıştan sonra sessiziliğe bürünmüş, adamlar geldiği gibi kaybolmuşlardı. Kahverengi büyük gözleriyle etrafa bakıp, tekrar bana döndü. '' Etrafı kolaçan ediyorlar. Geliyor musun?'' dedi.

Kararsızlık içinde kalarak dudağımı ısırdım. Olanları birine anlatamazdım. İşaret parmağımı havaya kaldırarak arka cebimden telefonumu çıkardım ve biri üvey anneme partinin geç biteceğini, arkadaşımda kalacağımı yazarken, Güneş'e de başımın ağrıdığını eve gidip dinleneceğimi yazdım.

Parçalanmış Ruhlar (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin