15.Bölüm: Geçmişin Sarsıcı Yüzü (Part 2)

15K 939 159
                                    

BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ❤️❤️

Ayakta durmakta zorlanıyordum. Sanki yer sallanıyor ve bende onla birlikte hareket ediyordum. Karşımdaki bu beden yıllar önce koruduğum, sevgiyle baktığım küçüğümdü ve gözlerindeki bakış bitiriyordu beni. Onu hatırlamadığım için nefretle karışık hüzünlü bakışları, aradan geçen zamanın hesabını sormak istiyordu

GEÇMİŞ

Nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum. Sanki biri kalbimi eline almış var gücüyle sıkıyordu. Göz yaşlarım yıllarca durduğu yerden kurtularak dökülmek istiyordu. "Saçmalıyorsun!" sesim kısıktı. Duyup duymadığını anlamak için gözlerine baktım.

Kötü biri olmaya çalışsa da Ecem'in masum yanını gözlerinde görebiliyordum. " Yalnızım ve güçsüzüm ama sen bana katılırsan, ne yalnızlığım kalırım nede güçsüzlüğüm. " fakat hastalıklı psikolojisi gün yüzüne çıkıyordu. Korkum boğazımı tıkadı. Kendini kaybetmeden önce duruma el atmalıydım yoksa Savaş'a zarar verebilirdi. Kendimden nefret ederek, kendinden geçmesi için elimden geleni yapmaya başladım. "Bunların olduğu günü hatırlıyor musun? "

Sinirle gözlerime bakıp kafasını salladı. "Hiçbir zaman unutmadım!" elindeki bıçağa bakarak kafasını kaldırdı." Ya sen unuttun mu?"

Karanlık ruhum sırtımı sararak beynime yol almaya başladı. "Hayır!" sesim sertti. Öfkeyle dolmaya başlıyordum fakat dikkatimin dağılmasına izin vermeden taktiğime döndüm. "O adam nasıldı?" dudakları aniden dehşetle gerildi. İçim ağlıyordu. Ona bunları hatırlatmak istemiyordum ama mecburdum. " Gülüşünü hatırlıyor musun? Bize nasıl baktığını!" Boğazımdaki iğne daha da güçlenerek nefes borumu deliyordu.

"Sus artık!" elindeki bıçak sert tutuşunu kaybediyordu. Tek elini saçına getirerek sertçe seçti. Bu onun bilincini yerine getirme tekniğiydi. Acıyla yaşama tutunduruyordu.

"Ya kokusu? " elleri titremeye başladı. Derin bir nefes çektim içime. Ne kadar anlatsam daha fazlasını çekiyordum.

"İğrenç bir kokusu vardı değil mi? Alkolle karışık ter kokusu." geri adımlayarak dolaptan destek aldım. Gözümün önüne anılar geliyordu. Tırnaklarımı avucuma bastırdım. Ayakta kalmalıydım. Başımı iki yana sallayarak konuşmaya devam ettim. "Dokunuşu peki! En iğrenci oydu galiba. Ben hissediyorum ya sen?" elindeki bıçak yere düşerek yatağın altına kaydı. Saçını son bir güçle çekerek çığlık attı. Savaş elinden kaçarak arkama geçti. Ayakta duracak gücü ne kendimde nede onda görebiliyordum. Sonunda ayakta duramayarak yere düştü. Birkaç titreme sonrasında gözlerime baktı.

"Vücudunda hissediyor musun?" Sesim artık duyulmayarak odada kayboldu. Gözümün önünden gitmeyen görüntüler bir perde misali benliğime takıldı. Adamın elleri sanki bana dokunacaktı. Çığlık atarak dizlerimin üstüne düştüm. Saçıma gelen elleri hatıramdan çıkmıyordu. Saçıma asılarak hızla çekmeye başladım. Bir yandan ağlıyor diğer yandan bu kabustan çıkmak için kollarıma tırnaklarımla çizik atıyordum. Kulaklarımı kapatarak gülüşünü engellemeye çalıştım.

Kendi tuzağıma kendim düşerek bağırdım. "Çık kafamdan! Lanet olsun git artık istemiyorum!" kulaklarımı kapatarak yerimde sallanmaya başladım. Göz yaşlarım yerinde durmuyor su gibi akıyordu. Kafamı duvara vurarak bilincimi kapamaya çalıştım ama nafileydi. Şimdi acı çekme sırası bendeydi. Nefesini ensemde hissetmemle tırnaklarımı oraya geçirdim. "Yeter git dayanamıyorum!" çığlığımı atarak son güçle kafamı duvara vurdum. Bilincim yerinde sallanarak yavaşça kaybolmaya başladı. Bedenim yere serilirken Savaş'ın ağlayan gözleri ve odaya dolaşan meraklı bedenler son gördüğüm oldu.

Parçalanmış Ruhlar (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin