Serenden:
Sahile gelmiştik. Onun masama oturmasıyla gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Artık nefes alamıyodum. Onun dediklerinden sonra. O -o benim kardeşimin canını yakıcaktı. Ve ben bunları izleyemezdim. Aldığım her nefes içimi acıtıyo. Her an ya ona bişey yaparsa ya onu o zamanki gibi üzerse diye geçiyo. Napıcam ben şimdi. Söylemek. En iyisi söylemek. Ama nasıl bi tepki vericek. Bunu söyleyince nası içi acıycak. En iyi ben bilirim onu. Belki dışarıya yansıtmaz ama içine atar. Off nerden çıktın şimdi sen. Bunları düşünürken denizin o güzel manzarasına bakıyordum. Gökhanın telefonu çalmıştı. Ve sonra yanımıza gelip.
" Gençler sevda aradı. Bi sorun varmış bizi istiyo." Ol - olamaz dimi yanına gitmedi dimi. Endişeyle sordum.
"N-ne sorunu. Ne olmuş "
"Dur ya o kadar büyük bi sorun diğilmiş" içime buzlar serpilmişti. Oh be.
"Hadi gidelim hemen" dedim. Selin ve gökhan su ve cenk beraber gidiyodular. Burağın arabası hurdaya döndüğü için bizde Seçille gidecektik. Berkeninde arabası olmadığı için bizimle geliyodu. Arabaya binecekken berke seçile.
"Anahtarları ver ben kullanıyım"dedi. Eyvah bu seçilin en gıcık olduğu şey.
"Hayır" dedi secilde berkeye.
"Bak ben kızın kullandığı bi arabaya binmem"
"O zaman otobüsle gel veya yürü"
"Sen ne inatçı bişeysin ya"
"Offf seninle tartısmıycam geliyosan gel gelmiyosan istediğini yap"
"Tamam be tamam" dedi berke ve arabaya bindik. Burakla ben arkadaydık. Ama yol boyunca Berke seçili deli etti. Nasılmı? 'Sol şerite geç'
'Sağa kıvır', 'hızını düşür' gibi şeyler söylemişti. Arabadan indik. Gökhanlar bizden önce gelmişti. Seçil ve berkede tartısarak içeri girdiler. Arkalarındanda biz girdik. Halla halla burası niye karanlık. Bir anda ışıklar açıldı ve 'sürpriiiiiiz' diye bağırdılar. Masanın üstündede pasta vardı. Bi dakka bi dakka doğum günü. Lan olum. Bugün ayın kaçı. İnşallah benim ki diğildir. Burağındırda rezil olamam. Sevda ordan bana."Gerizekalı sen yine doğum gününü unuttun dimi" dedi. Ahada rezil olldum.
"Ya şey... ımmm... unuttum.. ya of. Napıyım ya... unuttum işte.." dedim sıkkınlıkla.
"Aferin sana" dedi ordan suda.
Tabikide gülmemek için herkes kendini tutuyodu. Bende
"Ya off gülün gülün bi yeriniz yırtılacak " dedim. Ve herkes kahkaha atmaya başladı. Bende gözlerimi devirip gülümsedim. Selin
"Hadi gelde pastanı kes" dedi. Hemen oraya gidip pastamı kestim. Ayy hemen suya teşekkür etmem lazım benim. Niye mi? Hastaneden çıkmadan önce bana güzel kıyafetler vermişti. Bende diyorum bunlar niye bu kadar süslü. E tabi doğum günümü unutmasaydım anlardım. Üstten dantelli beyaz straplez bir buluz ve alttanda minnoş dizimin 2 parmak üstünde biten mor güzel bi etek giymiştim. Ayakkabı olarakta beyaz babet giymiştim. E malum yaramdan dolayı topuklu giyemezdim. Hemen suyun yanına gidip.
"Ya aşkım kıyafetler için çoooook teşekkürler"dedim oda bana sarılıp.
"Ne demek serenaşkım" dedi. Selinde arkadan gelip.
"Bizsiz sarılma oylemi" diyip seçille üstümüze atkadılar. E tabi sevdada.
"Hayırsız gardaşlar bensiz öylemi" dedi. Bizde ayrıldık ve gidip sevdanın üstüne atladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık piskoloji
Teen FictionBirinin pisikolojisinin nasıl olduğunu düşündünüzmü? Belkide o düşünmüştür!!