40- "Gece gördum bir ruya..."

37 3 0
                                    

Sevdadan:

Gözlerim hala uyumak istesede beynim buna izin vermiyodu. Yavaşca gözlerimi araladım. Bura nere lan. Haa dün biz derinleydik de ben ne ara yatağa geldim. Yavaşca kalkarak odayı inceledim. Eski görünüm. Her yer tahtadan. Önce lavaboya girdim. İşlerimi hallettikden sonra aşağıya indim. Derin nerde ya.

"Derin"

"Derin nerdesin" allah allah nerde bu çocuk. Bahçeye çıkdım ne Derin vardı ne de  arabası. Beni burda bırakıp gitmemiştir herhalde. "Deriiiiiin" diye bir daha seslendim. Yok aga yok. Çocuk toz oldu gitti. Saat kaç ya hem. Hemen cebimdeki telefonu çıkartarak saate baktım. Oha 14.09 yuh sevda bu kadar uyudun mu sen? Önümde bir araba durdu.

"Merhaba sevda hanım beni Derin bey yolladı sizi alacakmışım"

"Teşekkürler" dedim ve arka koltuğa bindim. Beni bizim evin önüne getirdi. Hemen arabadan inip evin kapısına gittim. Anahtarımı çıkartarak kapıyı açtım. İçeriye girdim Seren yokdu. Tam karşıda aynada bir not yazıyodu.

'Hemen üstünü değiştir ve sonrada bizim parka gel'
                                              Seren

Alttan siyah yüksek bel dar paça bir pantalon. Üstten #Black yazan beyaz bir t-shirt. Onun üstünede siyah deri ceketimi giyindim. Saçlarımı tepeden topladım. Ayakkabı olarakda siyah beyaz nike larımı giyindim. Evden çıktım ve range rover ' ıma binerek parka doğru sürmeye başladım. Telefonumu çıkartarak kulaklığımı takdım ve derini aradım.

"Alo Derin"

"Efendim sert kız"

"Sen niye beni bırakıp gittin ya"

"Şirkette bir sorun çıkmış sabah burak aradı acilen gelmek zorunda kaldım"

"Tamam neyse araba kullanıyorum sonra görüşürüz"

"Tamam dikkatli ol"

"Peki" dedim ve kapattık. Parka geldim ve arabamı park ettim. Seren salıncakların birinde tek başına oturuyordu. Hemen yanına giderek bende oturdum.

"Ne oluyo Seren"

"Sevda benim seninle konuşmam gereken çok mühim bir mesele var"

"Neymiş o"

"Aslında kaçırılmadan önce sana bunu anlatacakdım ama olaylar oldu unutuldu gitti"

"Ne oluyo Seren meraklandırmasana"

"Bak Sevda sakin ol"

"Seren hadi"

"Sevda baban burda istanbul da" dedi. Kim dedi o. Gözlerim hafiften kızarmaya başladı. Kaşlarım olduğundan daha çok çatıldı. Sinirlerim alt üst oldu. Kafamda birsürü sesler olmaya başladı. Boş boş serene bakıyordum. Sinirle ayağa kalktım.

"Seren benim bir babam yok. Hiç olmadıda. O adam o gün annemle beraber mezar oldu. İkiside aynı evde yanıp bittiler. Benim sizden başka kimsem yok. Birdaha o adaman baban deme adı batsın pisliğin" diye bağırdım. Sonrada uçar adımlarla arabama gittim. Şu anda beni tek bişey sakinleştirebilir. Oda boks yapmak. Arabaya son gaz yüklenerek mekana sürdüm. İçeriye girdim ve bizim çocuklara baktım. Hepsi yanıma geldiler.

"Karanlık bir sıkıntımı var"

"Yok beyler sakin olun benim biraz sinir atmam lazım şimdi siz çıkın ben biraz yıkıp dökcem"

"Tamam karanlık sen nasıl istersen" dediler ve gittiler. Bende ceketimi çıkarttım ve kum torbasını yumruklamaya başladım. Öyle sert öyle hızlı vuruyodumki sanki torbayı yerinden çıkartmak istiyordum. Yumruklarım ardı ardına torbayla buluşurken kendi kendimede söyleniyodum. "Babammış. Benim bir babam yok. O öldü. Benim kimsem yok. Pislik şerefsiz. Ne yüzle gelirsinki benim olduğum bir yere. Ya karşıma çıkarsan. Benim sana ne yapacağımı düşünmüyormusun. Ya bende seni gebertirsem. Pislik. Babaymış. Benim hayatımda öyle bir kelime yok. Aslada olamaz-" sözümü belimden kavrayan eller böldü. Sıkıca bana sarıldı. Bu koku. Bu güzel koku. Derinimin kokusu. Bende yavaşca arkamı döndüm. Şu anda derin derin nefes alıp veriyordum. Tam bişey söyliycekken. "Sadece sarılalım" dedim. Bende kollarımı ona dolayarak kafamı omzuna gömdüm. Sinirimi sadece derin alıyordu. Kara gözlüm.

"Güzelim iyisin dimi. Bak biliyorum sinirlisin ama seren perişan durumda bence onunla konuşmalısın"

"Biliyorum biliyorum ama bu sinirle onu kırmaktan korkuyorum"

"Tamam bak şöyle yapalım sen azdaha sinirini at bende burağı arıyım sereni güzel bir yere götürsün bizde sonra gidelim"

"Olur" dedim ve yine boks torbasını yumruklamaya başladım. Aradan yarım saat geçti ve derinle arabaya bindik. Bizi güzel bir yere getirdi. Arabadan indim. Kumsalın kenarında burak ve seren oturuyordu. Önce derini gönderdim sonrada peşinden ben gittim. Serenin yanına oturarak ona döndüm. Serende üzgün bir şekilde bana bakıuordu.

"Ben özür dile-" derken sözünü kestim.

"Şhhhh sakın özür dileme. Özür dilenecek bişey yapmadın sen benim bütün sinirim o pisliğeydi sadece sen biraz araya kaynadın"

"Kardeşim benin ya" dedi ve bana sarıldı bende ona sarıldım. Nerden geldiğini bilmediğim bir gitarı burak kucağına aldı ve çalmaya başladı.

Derinimde şarkıyı söylemeye

"Elbet  bir gün sevduğum senda unutulursun
Gül diktuğun bahçeyi diken sarmiş bulursun ×2

Henüz laik değilken tomurcuk kadar aşka
Sana gül bahçesini kim açar benden başka ×2

Gece gördüm bir rüya, sen benum idun güya
Rüyadan uyanınca hayaldum duştum suya ×2

Henüz laik değilken tomurcuk kadar aşka

Sana gül bahçesini kim açar benden başka ×2

O bahçemdeki güller sararmasun solmasın
Benden ayrı yaşamak sana nasip olmasun ×2

Henüz laik değilken tomurcuk kadar aşka
Sana gül bahçesini kim açar benden başka ×2" Seren ve ben alkışladık.

"Çok güzeldi" dedi seren. Burakda

"Evet bayanlar biliyoruz yani biz mükoyuz"dedi.

Serende göz devirerek

"Egon boyunu aşmış senin ya" dedi. Bende onlara bakarak gülüyordum. Bir anda telefonumun çalmasıyla irkildim. Telefonu elime alarak kimin aradığına baktım. Ferdi. Bizim mekandan. Telefonu açtım.

"Efendim"

"Karanlık buraya gelmen lazım bir adam geldi seni sorup duruyo"

"Ne nasıl biri"

"Böyle orta yaşlarda mafya tipli yanında silahlı adamlarıda var bence silahınıda alıp gel pek tekin durmuyolar"

"Tamam lan tamam geliyorum serenide alıyorum"

"Tamam" dedi ve kapattı.

"Ulan ben böyle işin nerde çıktı şimdi bu gereksiz" dedim sinirle. Bir güzel an yaşatmıyolar ya. Seren tek kaşı havada bana bakıyodu.

"Ne oldu" dedi.

"Bizim mekana birkaç adam gelmiş beni soruyolarmış ferdinin dediğine göre pek tekin değillermiş silahlarınızı alıp gelin dedi"

"Uzun zamandır catışmaya girmemiştim özlemişim ha"

"Ne yalan söyliyim kardeşim bende"

"Kızlar bizde geliyoruz" dedi derin bende kafamı salladım ve hep beraber yola koyulduk. Eve geldiğimizde biz yukarı çıkıp kasadan silahlarımızı aldık. Derinlerde alıp yanımıza geldiler. Hep beraber derinin arabasına binerek mekana gittik. Ferdi yanımıza gelerek

"Karanlık, içerde" dedi bizde içeri geçtik. O kişiyi görmemle ağzım aralandı ve sinir tepeme çıkmaya başladı. Gözlerim ondan başkasını görmüyor kulaklarım kimseyi işitmiyordu. İşte bu olmamıştı. Dedim ya bir güzel günüm bile olmuyo.

"Senin burda ne işin var lan ne yüzle karşıma çıkıyosun" diye kükredim. Bana üzgünce bakarak.

"Kızım bak ben bunca yıl için senden özür dilemeye geldim" dedi hah.

"Birincisi ben senin kı-zın de-ği-lim ikincisi ancakmı aklına geldim ha sen ne hadsiz ne meymenetsiz bir adamsın. Seni affetmiyorum ve affetmiycemde şimdi kapı orada çık git, benim topraklarımıda kirletme" dedim. Oda üzgün bir şekilde kafa salladı ve çıkıp gitti.
●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●

Eveeet bölüm sonu...

Bölüm nasıldı...

Evet biliyorum yorum atmıycaksınız ama ben yinede sorıyım. Neyse görüşüçüş arkadaşlar...

Karanlık piskolojiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin