O çıkardığınız oklavaları rica edicem kaldırın. Ayıp oluyor :)
O kadar yoğun bir ay geçirdim ki inanın buraya gelecek vakti bulamadım. Ama bu size 20 sayfalık bir bölümle geldiğim gerçeğini değiştirmiyor.
Birkaç saçma yorum gördüm -görmezden geliyorum- yapmayın öyle şeyler ben bu kadar ara veren bir yazar değilim. Bunu çoğunuz biliyorsunuz.
Neyse, sanırım Wattpad'de şimdiye kadar ki en uzun bölümü yayınladım. Sonraki bölüm de bir bu kadar uzun olacak.
Süresi inşallah bu kadar sürmez diyerek iyi okumalar diyorum ve tabii ki bol yorum istiyorum :)
•••
Mine, boyunun yarısı büyüklüğündeki kartondan yapılmış yapıyı taşımaya çalışırken yere düşürmemek için büyük bir çaba sarf ediyordu.
"Yok ki bir tane baba yiğit taşısın şunu! Allah'ım nolur düşmesin, nolur! Ben bir haftamı verdim bu proje için. Çok âmin!"
Asansörün önüne ulaştıktan sonra bu kez de boş gelmesi için dua etti. Zira son projesinin başına gelenleri daha unutmamıştı. Koca bir bardak kahve üstüne dökülmüştü. Bu da yetmezmiş gibi hocası burası da kafe sanırım ancak bunu gerçek kahveyle belirtmene gerek yoktu diyerek kendisiyle alay etmişti.
Asansör boş gelince genç kız, yukarı bakıp sessiz bir teşekkür gönderdikten sonra altıncı kata çıkmak üzere kabine girdi. Şansına hiçbir katta durmadan yoluna devam eden asansöre de teşekkür ettikten sonra projenin başına bir kaza bela gelmeden teslim edip kantine indi.
Şimdi afiyetle kahvesini içebilirdi. İki şeker attığı kahveyi aldıktan sonra masalardan birine yerleşip keyifle içmeye başlamıştı ki, bu günün ilk ve tek sorunsalıyla karşılaştı.
"Mine, oturabilir miyim?"
Gereksiz kişiliğin sesini duyunca yüzünü buruşturup "Hayır!" dedi. Ancak Mustafa'nın vazgeçmeye niyeti yok gibiydi.
Hayır cevabını almasına rağmen kibarlığı bir kenara bırakıp sandalyeye yerleşti.
"Seninle konuşmam lazım, lütfen."
"Oturdun zaten! Anlat hadi. Derdin ne?"
"Sema'ya ulaşamıyorum."
Mine, dalga geçer gibi karşısında oturan adama bakıp "Aaa! Neden acaba? Ben her aradığımda ulaşabiliyorum. Ama dur bir dakika ya! Ben onu boş vaatlerle kandırıp buraya getirdikten sonra başkalarıyla aldatmadım. Belki de o yüzdendir." dedi.
Çantasını koluna taktıktan sonra tam ayağa kalkmak üzereydi ki Mustafa buna izin vermedi.
"Hataydı! Kabul ediyorum hayvanlık ettim ama ben Sema'yı seviyorum. Lütfen yardım et bana."
Mine, sabrının son demlerini yaşarken öfkeyle ona baktı. "Ulan öküz! Öyle hataydı affet demekle hallolacak bir şey değil seninkisi! Dört sene lan! Dolu dolu dört sene beraberdin sen bu kızla. Ülkesinden kalktı geldi buraya sırf sen istiyorsun diye! Sen ne yaptın? Söylesene Mustafa!"
Başını önüne eğerken cevap verdi. "Aldattım onu."
"Heh! Aferin bir de aldattım diyor ya!"
"Ama bak bir dinle-"
"Dinlemek istemiyorum! Ne ben ne de Sema senin ağzından çıkacak olan tek kelimeyi bile duymak istemiyoruz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Kaçış Yok || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli -3]
Romance"Neyi merak ediyorum biliyor musun?" Kadının sesi onu derin düşüncelerinden sıyırdı. Kollarını vücuduna sarmış gökyüzünü izlemeye devam ediyordu. "Neyi?" Bakışlarını yıldızlardan çekip yanındaki adama çevirdi. "Nasıl inanabildin?" Boğazına bir yumr...