Arat eve geldiğinde hava henüz kararmıştı. Bugün fazla yoğun geçmediğinden işyerinde oyalanmayıp eve gelmişti. Aslında karısıyla ve oğluyla sakin bir gece geçirmek istiyordu. Bu isteği evden çıkmak üzere hazırlanan karısını görünce son buldu.
"Dışarı mı çıkıyorsun?"
Azra, askılıkta duran ceketini aldıktan sonra Kemal için hazırladığı çantanın içine birkaç eşya koydu.
"Kızlarla birlikte Esra'nın yanına gidiyoruz."
Genç adam, gömleğinin düğmelerini açarken, "Sabah orada değil miydin?" diye sordu.
"Evet, Gülser teyzeyi götürdüm. Esra, bebekle baş edemiyordu. Mine ve Melis de gelecekti ancak işleri olduğu için gelemediler. O yüzden biz de böyle bir program yaptık."
Arat, gömleğini sandalyenin üzerine bırakırken başını olumlu yönde salladı. "Anladım. Haber verseydin keşke. Ben de bizimkilerle yemeğe çıkardım. Anladığım kadarıyla yemek de yok evde."
Kocasının sitemine karşılık gülümseyip yanağına bir öpücük bıraktı. "Geç kalmış sayılmazsın hayatım. Melis ve Mine benimle olacağına göre Barış ve Umut'un müsait olduğunu düşünüyorum."
Oğlunu kucağına alıp odadan çıktığında Arat sadece karısının arkasından bakmakla yetindi. Ne diyebilirdi ki? Dediğim dedik bir karısı vardı.
Gülümseyip başını iki yana salladıktan sonra gömleğini üzerine geri giyip telefonunu buldu. Önce Barış'ı sonra da Umut'u arayıp Servet'in mekânına gitmelerini söyledi. Madem bu gece yalnız kalmışlardı en iyisi eski günleri yâd etmekti.
Evden çıkarken Buğra'yı aramadığını fark etti. Bebeğe bakacak kadın sayısının fazla olduğu göz önünde bulundurulursa Buğra'nın çıkabileceğini düşünüp onu da aradı.
Telefon uzun bir süre çaldıktan sonra açıldı. "Söyle kardeşim."
Arkadan gelen bebek sesini duyunca gülümsedi. Anlaşılan bebeğe bakma görevi yine Buğra'ya kalmıştı.
"Umut haklı galiba birader. Bizim de çocuğumuz var da senin kadar kılıbığına az rastlanır."
"Kardeşim dalga geçmek için mi aradın? Çocuğun altını alıyorum."
Arat, yüzünü buruşturdu. "Kapat kapat. Bok edeceksin her yeri. İşin bitince ara, Servet abinin mekâna gidiyoruz."
Cevap vermesini beklemeden telefonu kapatıp dışarı çıktı. Korumaların büyük bir kısmının gitmiş olduğunu fark edince kapıda bekleyen adama döndü. "Diğerleri nerede?"
"Yengenin peşinden gönderdim abi."
"İyi yapmışsın. Servet'in mekâna da yolla birkaç kişi. Bütün gece orada olacağız."
Koruma başını olumlu yönde sallayınca Arat arabasına binip yola koyuldu.
Aradan seneler geçse de bazı şeyler değişmiyordu. Yıllardır olduğu gibi hepsi bir arada Servet'in yerine gidiyorlardı. Bunu düşününce gülümsemeden edemedi. Tabii şimdi çok daha kalabalık bir aile olmuşlardı. Yüzünü gülümseten en önemli şey de buydu.
Kısa bir yolculuğun ardından arabayı park edip indi. İçeri girmek üzereyken bir motor ve bir araba da park etti.
Elbette Umut ve Barış gelmişti. Arkadaşlarına gülümseyerek bakarken yanına ulaşmalarını bekledi.
Umut, başındaki kaskı çıkarıp, "Hatunlar satmış bizi." dedi gülümseyerek.
"Yapacak bir şey yok. Evde yalnız takılacağımıza buraya gelelim dedim. Uzun zamandır görmedik Servet abiyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Kaçış Yok || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli -3]
Romance"Neyi merak ediyorum biliyor musun?" Kadının sesi onu derin düşüncelerinden sıyırdı. Kollarını vücuduna sarmış gökyüzünü izlemeye devam ediyordu. "Neyi?" Bakışlarını yıldızlardan çekip yanındaki adama çevirdi. "Nasıl inanabildin?" Boğazına bir yumr...