Herkese selam :) Siz söylemeden ben söyleyeyim evet geç kaldım ama bu yazma işi öyle ısmarlamayla olmuyor maalesef.
Hain ilham gelmedimi gelmiyor bir türlü. Ben de sırf yazmış olmak için yazmak istemiyorum.
Bildiğiniz üzere tamamlandıktan sonra kitap olacağı için daha dikkatli yazmak zorundayım.
Kendimi izah edebildiğimi düşünüyorum. Okurcanlarımın ne kadar anlayışlı olduğunu da biliyorum ve hepinizi seviyorum :)
Sema-Tayfun castlarını paylaşıyorum. Sonunda aradığım gibi birini bulabildim çok şükür. Medyada Sema ve Tayfun var bir bakıverin.
Bu arada ilk defa Türk bir cast kullanıyorum. Bu adamı gördüğüm anda Tayfun kesinlikle hayalimde böyle biri dedim. O yüzden Türk cast kullanmaktan pek de gocunmuyorum yani. İnşallah sizler de beğenirsiniz.
Ay tamam yazar çenen düştü yine diyenleri duyuyorum yapmayın ayıptır :) Tamam, tamam sustum. Hadi buyrun okuyun bölümü. (Sanmayın ki duyurular bitti. Fazla kulaklarımı çınlatmayın diye azıcığını da bölüm sonuna sakladım)
İyi okumalar :)
•••
Dudaklarında hissettiği sıcaklık ağır ağır kalbine akarken o an hiçbir şey düşünmek istemedi.
Sadece kendini âşık olduğu adamın kollarına bırakmayı tercih etti. Bundan sonra ne olacağı da bu gecenin nasıl biteceği de umurunda değildi.
Dakikalar sonra birbirlerinden ayrıldıklarında artık bakışlarını ondan kaçırmıyordu. Belki alkolün etkisinden böyle rahattı bilmiyordu ancak bildiği tek şey artık ondan çekinmesine gerek kalmadığıydı.
Tayfun, ellerini kızın alev kırmızısı saçlarının arasında dolaştırırken aşk dolu bir ifadeyle gözlerinin içine baktı. "Sana söylemek istediğim öyle çok şey var ki... Ancak bunları söylediğimde senin ayık olmanı tercih ederim."
Sema, duyduklarını zaten zor idrak edebildiğinden konuşmaya çalışmadı. Yaptığı tek şey başını sallamak oldu.
Mekân neredeyse kapanmak üzereydi. Loş ışıklar yerini gün doğumunun kızıllığına bırakmaya yakın üçü birden arabalarına binip eve doğru yola koyuldular.
Mine, abisiyle Sema'yı elbette görmüştü ancak olanları sorgulayacak kadar ayık bir bilince sahip olmadığından şimdilik susmayı tercih etti. Belki de onları rahat bırakmak en iyisi olacaktı.
Eve ulaştıklarında Mine, kendi odasına geçerken Tayfun, zorla ayakta duran kızı belinden sarıp iyice kendine çekti.
"Sızmadan önce seni yatırsam iyi olacak."
Odaya ulaştıklarında kızı yatağa oturtup ayakkabılarını çıkarttı. Küçük ayakları görüş alanına girdiğindeyse yüzündeki gülümsemeye engel olamamıştı.
Genç kız, kısa bir süre onun neden güldüğünü anlamaya çalışsa da bir anlam veremedi.
"Neden gülüyorsun?" diye sordu adamın bakışlarını takip ederken.
"Ayakların çok sevimliler. Ona gülüyorum. Çocuk ayağı gibi..."
Sema, ayaklarını hızla kendine çekip kaşlarını çattı. "Ayaklarımla dalga geçmeyi keser misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Kaçış Yok || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli -3]
Roman d'amour"Neyi merak ediyorum biliyor musun?" Kadının sesi onu derin düşüncelerinden sıyırdı. Kollarını vücuduna sarmış gökyüzünü izlemeye devam ediyordu. "Neyi?" Bakışlarını yıldızlardan çekip yanındaki adama çevirdi. "Nasıl inanabildin?" Boğazına bir yumr...