Selam! Biz geldik. Size dopdolu bir bölüm getirdim. Neredeyse bütün çiftler için ayrı ayrı yazılmış sahneler umarım hoşunuza gider.
Küçük bir duyurum var. Sonraki bölüm final yapıyoruz. Seri elbette devam edecek. Daha önce de söylemiştim beşinci kitapla seriyi tamamlamayı düşünüyorum.
Ancak ne zaman yazarım ya da ne zaman yayınlarım bunların cevabı henüz yok. Tarih netleşince elbette duyuru yapacağım. O yüzden finalden sonra kitabı arşivinizde saklayın. Duyuru bölümü bu kitaba eklenir.
Şimdi bölüme geçebiliriz. Biraz yetişkin içerikli bir sahneyle başlayacağımız için okumak istemeyenler hızla aşağı inip "•••" işaretini bulduktan sonra okumaya devam edebilirler.
Keyifli okumalar dilerim :)
•••
Kızın kokusu içine işlerken belini kavrayan eli sırtında gezindi.
"Seni çok özledim."
Mine, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. İçini ısıtan dokunuşları hissederken istemsizce gülümsedi. Onun dokunuşlarını ilk kez bedeninde hissetmiyordu ancak şimdi kendini daha çok ona ait hissediyordu.
"Ben de seni çok özledim." dedi gözlerini açmadan.
Ayakları tekrar yerden kesilirken bir kez daha kendini kocasının kucağında buldu. Umut, acele etmeden merdivenleri birer birer çıktı.
Başını göğsüne yaslamış, mutlulukla gülümseyen kadın artık karısıydı. Bunun bu kadar farklı hissettireceğini hiç düşünmemişti. Ona göre evlilik sadece bir imzadan ibaretti. En azından birkaç saat öncesine kadar böyleydi. Ancak şimdi farklı düşünüyordu.
Kim ne derse desin evlenmiş olmak farklıydı işte. Artık ikisi tek beden olmuştu. Umut ya da Mine değil bundan sonra bir aile olmuşlardı.
Bu kadınla birlikte ne çok önyargısını kırıp atmıştı. Çok değil birkaç sene öncesinde aşkın varlığına bile inanmazken şimdi ömrünü adadığı kadınla evlenmişti. Yeni hayatına attığı ilk adımın heyecanından göğsü patlayacak gibiydi.
Üst kattaki yatak odasına ulaştığında ayağıyla kapıyı aralayıp içeri girdi. Kızı yere bırakıp elinin tersiyle yanağını okşadı.
"Bu odaya ilk gelişin değil. İlk defa da birlikte yatıp uyumayacağız. Peki ben neden böyle farklı hissediyorum?"
Mine'nin de ondan geri kalır yanı yoktu. Neden ya da nasıl bilmiyordu ancak o da tıpkı Umut gibi düşünüyordu.
Omuzlarını kaldırıp gülümsedi. "Bilmiyorum. Belki de artık bir aile olduğumuz içindir."
Genç adam başını olumlu yönde salladı. Kıza biraz daha yaklaşıp yüzünün her bir noktasını okşadı. Teni öylesine yumuşaktı ki incitmekten korktu.
Boynuna doğru eğilip leylak kokusunu içine çekerken kızın saçını saran, papatyalarla bezeli tacı çıkardı. Zaten salık olan saçları şimdi tamamen serbest kalmıştı.
Saçlarının dağılmış hâli adamın hoşuna gitti. Doğallık ona her şeyden çok yakışıyordu. Boynuna dökülen saçları geri ittirip nahif bir öpücük bıraktı.
Tek omuzunu saran askıyı iki parmağıyla kavrayıp aşağı doğru sıyırdığında bu kez dudaklarının adresi kızın omuzu oldu. Dudakları tenine her değdiğinde Mine heyecanla iç çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Kaçış Yok || Berna Aslıhan [Aşkın Sen Hâli -3]
Romantizm"Neyi merak ediyorum biliyor musun?" Kadının sesi onu derin düşüncelerinden sıyırdı. Kollarını vücuduna sarmış gökyüzünü izlemeye devam ediyordu. "Neyi?" Bakışlarını yıldızlardan çekip yanındaki adama çevirdi. "Nasıl inanabildin?" Boğazına bir yumr...