*Medya: Dans kısmında çalan şarkı*
-
Çalmaya devam eden şarkı, diğerinden çok daha güzel ve eskiydi. Hermione kendisini Draco'nun hapsine kaptırmışken, zamanında sık sık dinlediği Careless Whisper şarkısına kulak verdi. Sözleri, içinde beynini uyuşturan sihirli kelimeleri barındırıyor gibiydi.
"Tonight the music seems so loud
Bu gece müziğin sesi çok yüksek gibiI wish that we could lose this crowd
Bu kalabalığı yok edebilmemizi dilerdimMaybe it's better this way
Belki bu şekilde daha iyidirWe'd hurt each other with the things we'd wanna say
Söylemek istediğimiz şeylerle birbirimizi incitebilirdikWe could have been so good together
Birlikte çok iyi olabilirdikWe could have lived this dance forever
Sonsuza dek bu dansı yaşayabilirdikBut now who's gonna dance with me?
Ama şimdi benimle kim dans edecek?Please stay
Lütfen kal"Birbirlerine uyum sağlayarak dans ederken melodiye odaklanmışlardı, etraftaki kimse o an için bunu bozamazdı fakat şarkı son nakaratı da tekrar ettikten sonra hoparlörlerin sesi kısıldı, sanki son dansa özel olarak oynatmışlar gibiydi ve sözleri nedensizce çok etkilemişti Hermione'yi.
"İşte başlıyoruz." Draco, kokteyl alanından uzaklaşarak büyük evin arkasına doğru yol alan Charles'ı gördükten hemen sonra pozisyonunu değiştirdi ve kızın elini tuttu.
İki genç, fazla dikkat çekmemeye çalışarak evin arka tarafına doğru ilerlemeye başladı. Tony, Ambrosia ve birkaç diğer tanıdık çoktan ateşviskisinin etkisi altında kalmış ve tuhaf hareketler yapmaya başlamış oldukları için etrafta olan biteni takip edecek halde değillerdi. Bu nedenle koca villayı turlamak zor olmamıştı.
Charles villanın arkasından ormana yürümeye devam etti, Hermione ve Draco da onu izledi. Bu adam nereye gidiyordu?
Çam ağaçları sıklaşmaya başladığında aradaki mesafeyi açmadan uzaklaşıp temkinli adımlarda ilerleyen adamı takip etmeye devam ettiler. Tek kelime bile etmiyorlardı, sanki birbirleri arasında özel bir telepatik bağ oluşmuş gibiydi ve bağımsız hareket edebilmek için ellerini de bırakmışlardı.
Ormanın derinliklerine gittikçe gecenin karanlığını biraz olsun aydınlatan yıldızlar da kayboldu ve gökyüzü, ağaçlar sebebiyle görünmez hale geldi. Sık ağaçları geçtikten sonra etrafa karışan birkaç hayvan sesi hızlı hareket etmelerini sağladı ve düz bir patikaya çıkarak Charles'a yaklaştılar.
Hermione'nin ayağındaki topuklu ayakkabılar bileklerini rahatsız etmeye başlamıştı, asasıyla sessizce fısıldayarak onları babete dönüştürdü.
Bunun üzerine garip varlıklar, diye düşünmeden edemedi Draco.
Geniş gövdeli ağaçların arkasına saklana saklana ilerlerken, Charles'ın tam karşısındaki yoldan Mark ve Brian Harrison'ın geldiğini gördüler. Farklı bir yol kullanmış olmalılardı.
En büyük ve orta yaşlıları olmasına rağmen fazlasıyla dinç görünen Charles, "İnsanlar bir şey anladı mı?" diye sordu.
"Ateşviskilerinin bazılarına uyku iksiri dökmüştüm. Bir kısmı uyuyor," Mark'ın gülerek söylediği cümleden sonra Brian da başını salladı ve kardeşinin cümlesini tamamladı. "Diğer kısmı da kör kütük sarhoş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE CHOSEN ONE | dramione
Fanfic"Biliyor musun," dedi Draco, başını eğip yüzünü Hermione'nin omzuna saklarken. Sesi cümlenin sonuna doğru boğuklaşmıştı. "Çok güzelsin. Yemin ederim ki öylesin." - Altın üçlünün gözdesi Harry Potter'ın seçilmiş kişi olmadığını fark etmeleri Hogwarts...