Yorum ve oylarınızı bekliyorum dostlar.
-
"Hmm.. 3 numara iyi görünüyor."
"Evet, yakışıklıymış."
"O zaman 2'yi seçiyorum."
Sihir Bakanlığı'na inen kırmızı telefon kulübesinin hemen karşısında, görünüşleri eskisinden çok uzak olan Draco ve Hermione biçim değiştirmek için bakanlıktan birini bulmaya, daha doğrusu seçmeye çalışıyorlardı. Kendilerince rakam verdikleri insanlardan Draco'nun karar kıldığı 2 numara; orta yaşların sonunda, biraz kısa boylu, resmi giyimli, kırışık suratlı ve siyah saçlarının arasına beyaz tutamlar serpilmiş bir büyücüydü.
"Pekala, ben 1'i alacağım." dedi Hermione. 1 numaralı kadın da orta yaşlı, Draco'nun seçtiği adama nazaran kafasında daha çok siyah saç teli barındıran, esmer ve uzun boylu biriydi. Kalem etek giymiş, saçlarını da alttan bir topuz yapmıştı.
"Birazdan buraya yaklaşacaklar, hazırlan."
Bir duvarın kenarına sinmiş şekilde avlarını beklemeye koyuldular. 1 ve 2 numara hiçbir şeyden habersiz, asık suratlarıyla dümdüz karşıya bakarak yürüyorlardı. O kadar ruhsuzlardı ki ne yaptıkları işten ne de yaşadıkları yerden memnun olmalılardı.
Draco ve Hermione'nin yanından geçecekleri sırada ara sokağın içine çekilmeleri ile neye uğradıklarını şaşırdılar. Gerisi karanlıktı.
o-o-o
"Ah, Bayan Eastwood.." Hermione çuval yığınının üzerinde boylu boyunca yatan kadına bakıyordu. "Çok özür dilerim ama bunu yapmak zorundaydık."
"Hiç sorun değil diyor, hatta bunu yaptığın için sana minnettar." diyerek sırıttı Draco.
"Kapa çeneni."
Artık Karen Eastwood ve John Castillo olmuşlardı. Bir süre boyunca fark edilmemeye ihtiyaçları olduğu için Draco cisimlenerek gerçek Karen ve John'u bakanlıktan uzak bir motel odasına bıraktı, uyandıklarında neden orada olduklarını asla bilemeyecekler fakat güzel bir uyku çekmiş olacaklardı.
Geri geldiğinde karşısında bulduğu uzun kadın ona çok yabancı gelmişti. Kendisi ondan daha kısa kalıyordu.
"Tanrım, biçim değiştirmek için daha uzun birini seçemez miydim?" diyerek göz devirdi Draco.
Hermione ise artık yeşil olan gözlerini devirerek gülümsedi. "Sana 3'ü seçmen gerektiğini söylemeye çalışmıştım."
"Eh, artık beni böyle sevmen gerekecek, Karen."
"Sevmemem mümkün mü?" Hermione ona yaklaşıp saçlarını okşamak için eğildiğinde, ikisi de karşısında gördüğü yüzün tekrar farkına vararak birbirinden uzaklaştı.
"Kusacağım şimdi."
"Ben de." diyerek Hermione'yi onayladı genç adam. Sonrasında elini tuttu. "Haydi, gitme zamanı."
Dar sokak arasından çıktıklarında, birden yürüyen insan kalabalığının içine karıştılar. Giysileri önceden de resmi görüntü oluşturduğu için değiştirmek zorunda kalmamışlardı, paltosu Draco'ya şimdi biraz uzun gelse de yapacak bir şey yoktu.
Sadece Sihir Bakanlığında çalışan insanların girdiği yolları tercih edeceklerdi fakat ayrılmaları gerekiyordu.
"Seninle heykelin önünde buluşuruz." dedi Draco ciddi bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE CHOSEN ONE | dramione
Fanfiction"Biliyor musun," dedi Draco, başını eğip yüzünü Hermione'nin omzuna saklarken. Sesi cümlenin sonuna doğru boğuklaşmıştı. "Çok güzelsin. Yemin ederim ki öylesin." - Altın üçlünün gözdesi Harry Potter'ın seçilmiş kişi olmadığını fark etmeleri Hogwarts...