Hayır, yanlış görmüyorsunuz, yeni bölüm!!!
-
Bu kısım için şarkı, Fort Atlantic - Let Your Heart Hold Fast
15 Aralık 1996
Hogwarts'ın kar ile kaplanan bahçesi, şatonun yüksek kulelerinin daha da gotik bir görüntüye bürünmesi, ortak salona kurulan devasa büyüklükteki yılbaşı ağacı ve Quidditch maçlarının üç hafta sonraya ertelenmesi herkese o güzel Noel ruhunu aşılamıştı. Okulun her yeri küçük büyülerle süslenmiş, bina hayaletleri şimdiden Noel için öğrencilerden bazılarını yemeğe davet etmeye başlamıştı. Tablolarda yaşayan büyücüler bile çerçevelerini süslemişti.
"Kafasız Nick'in beni yine Noel yemeğine çağırdığını biliyor muydun?" dedi Hermione gülerek.
Draco ise önce gözlerini kıstı, sonra normale dönerek, "Benimle aynı salonda olup yemek yerken bakışmak yerine boynu kopmak üzere olan bir adamla yemek yiyeceksen... Senin adına üzülmeye başladım Granger." dedi.
Hermione ve Draco yine gözlerden uzak olmak adına ihtiyaç odasında buluşmuş ve sohbete dalmışlardı. Noel tatili için eve dönmelerine sadece birkaç gün kalmıştı, bu da demek oluyordu ki bu son yalnız buluşmaları olabilirdi. Hala insanlardan sakladıkları ilişkileri en güzel zamanını yaşıyor, fakat Hermione her an bu büyünün bozulması ihtimalini düşünüp korkuyordu.
"Ah, ciddiye aldığın bir şey olduğu zaman bana Granger diyorsun, bilmiyor muyum sence?"
Bunun üzerine Draco sırıtarak "En çok öpüşürken sana Granger diyorum, fark etmen normal aslında." deyince Hermione'nin yüzüne hafif bir pembelik yayıldı.
İhtiyaç odasını her buluşmalarında kendi isteklerine göre dizayn ediyor olmaları burada buluşmanın en güzel yanlarından biri olmalıydı. Tam şu anda, loş bir ışık altında, yanı başlarında çalan plak eşliğinde iki adet minderin üzerinde oturuyor ve sıcak battaniyelere sarınarak ısınıyorlardı. Draco başta üşümediğini iddia etse de, Hermione'nin ikazlarıyla battaniyenin altına girmeyi kabul etmişti. Görünüşe bakılırsa da artık battaniyeden kurtulma gibi bir amacı yoktu.
"Bu arada, Kanlı Baron da beni yemeğe davet etti."
Hermione'nin gözleri büyüdü. "Merlin, gitmeyi düşünmüyorsun herhalde?"
Draco, "Aslına bakarsan Baron, sizin Kafasız gibi sıkıcı değil." dedikten sonra gözleri uzağa daldı. "Bize pişmiş insan ciğeri yedirmeye çalışmıştı bir keresinde. Tek hatırladığım sonrasında dehşete düşmüş bir şekilde babamı bulmaya gittiğim..."
Bunun üzerine ikisi de gülerek o anı düşündü, özellikle Hermione için gülmeyi durdurmak imkansızdı.
"Ciğeri gördüğündeki yüzünü o kadar merak ediyorum ki Draco..."
"Herm, çığlıklar atarak uzaklaştığımı falan zannetmedin umarım?"
"Zannetmedim, öyle olduğunu biliyorum."
Draco istemsizce kıstığı gözlerini yeniden açarak hafifçe gülümsedi ve "Pekala, beni yakaladın." dedi. Hermione ise onun o halini hayal ederken gülmeyi durduramıyordu.
Ona Draco'nun da katılması kahkaha seslerini adeta bir senfoniye dönüştürmüştü. Gülmekten kısılan gözler ve ağrıyan yüz kasları mutluluğun o anki tanımı gibiydi sanki ve ikisi de o kadar memnundu ki halinden, ertesi gün girecekleri ağır dersler veya ayrı yiyecekleri Noel yemeği umurlarında değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/114912728-288-k936143.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE CHOSEN ONE | dramione
Fanfiction"Biliyor musun," dedi Draco, başını eğip yüzünü Hermione'nin omzuna saklarken. Sesi cümlenin sonuna doğru boğuklaşmıştı. "Çok güzelsin. Yemin ederim ki öylesin." - Altın üçlünün gözdesi Harry Potter'ın seçilmiş kişi olmadığını fark etmeleri Hogwarts...