Multimedya -> Pars'ın arabası
Alan Walker -> Alone
Keyifli okumalar dilerim... :D
~3. BÖLÜM: EŞLEŞME.~
"Bazı tesadüfler vardır, sonu en başından yazılan..."
-VıldarYaklaşık bir dakika boyunca üstümdeki şoku atlatmaya çalıştım. Kendimi biraz toparladığımda ise kafamı kaldırıp beni kimin kurtardığına baktım. Benden bile uzun, mavi gözlü -muhteşem bir okyanus mavisiydi- kahverengi saçlı, kasları ben burdayım diyen, hafif esmer bir çocuktu. Benimle yaşıt görünüyordu. Ya da benden bir iki yaş büyükte olabilirdi.
Sinirli sinirli konuşmaya başladı.
"Manyak mısın kızım sen? Görmedin mi dibine kadar girmiş motoru? Tüm manyaklar beni mi bulur ya!" Diye bağırdı.
Onun bu tepkisiyle afallayıp beni saran kollarından kurtuldum ve bende konuşmaya başladım.
"Tamam, anladık kurtardın da insan bir 'iyi misin?' der, ama sen gelmiş burda bana bağırıyorsun," dedim bende az önce ölüm tehlikesi atlatmama rağmen hafif sinirli çıkan sesimle.
"Seni kurtardığım için bana teşekkür edeceğine gelmiş burda bana sinirleniyorsun! Çattık ya!"
Yanımıza iki çocuk daha geldi ve konuşmaya başladılar.
"Geçmiş olsun, şimdi daha iyi misin?" Dedi sarı saçlı, kahverengi gözlü olan kumral çocuk. Özellikle sonuna değişik bir vurgu yapmıştı. Kavgamızı duymuş olmalıydılar.
"Evet, teşekkür ederim." Dedim.
'Yalnız hepsi de yakışıklı ve kaslı çocuklar,' diyen iç sesimin suratının ortasına şaplağı geçirip susturdum.
Diğer kahverengi saçlı, kahverengi gözlü olan konuşmaya başladı.
"Hadi diyelim görmedin. Ama sesini de mi duymadın?" Dedi. Alay ediyor gibi değilde merak ediyor gibi çıkmıştı sesi.
Caddenin ortasına düşmüş beyaz kulaklıklarımı gösterdim.
"Ses sondaydı."
Beni kurtaran çocuk dışındaki ikili kafasını anladım der gibi salladılar.
"Bu arada, kurtardığın için sağol," dedim.
"Sonunda seni kurtardığımı anladın. Her neyse artık gidelim." Dedi arkadaşlarına dönerek.
Arkamı dönüp ilerleyecekken yine kolumdan tutulmamla konuşmaya başladım.
"Sen iyi alıştın ama," dedim beni tutan kurtarıcıma(!)
Bir süre boş boş baktıktan sonra elindeki kulaklığımı sallayıp avucuma koydu.
"Meraklı değilim sana, bunları unuttun," dedi ifadesizce ve ilerlemeye başladı.
"Ben sanki sana çok meraklıydım," dedim sinirden kıpkırmızı olmuş bir suratla.
Takmadan yürümeye devam etti. Bende bugünlük bu kadar yeterli diyerek eve gitmeye başladım.
Eve gittiğimde olanlar hala aklımdan çıkmamıştı. Ölüm tehlikesi atlatmıştım ancak pek fazla takmamıştım. Zaten ben ölürsem, üzülecek değil sevinecek insanlar vardır.
Yatağıma yatıp yorgunluğumun geçmesi için beş dakika uzanmaya karar verdim.
Biraz dinlendikten sonra banyoma girdim. Banyom da siyahtı. Yalnızca ayna ve duvarlar beyazdı. Küvet, lavabo, dolaplar hepsi siyahtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUN MELODİSİ (ARA VERİLDİ)
Teen FictionBazı insanlar doğuştan şanssız doğmuşlardır. Hayat daha dünyaya geldikleri ilk anda onlara tokadını atmış ve izlerin oluşmasına izin bile vermeden yenilerini durmadan mutlu oldukları anda atmaya devam etmiştir. İşte bu şanssızlardan biriydi Aleda. R...