Multimedya-> Anne Marie Marshmello
~15. BÖLÜM: "Oyun bitti."~
"Ve sonra tek bir damla anlattı her şeyi,
Reddelişi, vazgeçişi, gidişi..."
-VıldarPars'la hala göz göze kalmışken, yukarıdan birkaç tıkırtı daha geldi. Aceleyle beni saran kollarından kurtuldum. Saçımın bir tutamını kulağımın arkasına tıkıştırdıktan sonra fısıltı halinde konuştum.
"Teşekkür ederim."
Konuşmadı. Başını önemli değil anlamında salladı.
Sesler artarken Pars'ın kemikli parmakları bileğimi kapladı ve beni tutarak deri kapının karşısındaki kahverengi tahta kapıya sürükledi.
Kapıyı açarak kendi de benimle içeri girdikten sonra kapıyı kapattı. Hala ışıkları açmamıştık, bu yüzden elimdeki fenerin düğmesine basarak yeniden açtım ve odaya doğru tuttum.
Burası depo gibi bir yerdi. Kullanılmayan eşyalar bu odada depolanmıştı. Fazla alan olmamasına karşın odanın geneli bir hayli büyüktü.
"Burdan nasıl çıkacağız?" Sorumun Pars tarafından yanıtlanması biraz uzun sürmüştü.
İfadesiz sesiyle konuştu.
"Serkan'ın uyumasını bekleyeceğiz. Ya da sızmasını. Belgeleri alıp güvenli bir yere bırakana kadar, Serkan'ın bizi bulmaması lazım.""Yani en az bir saat daha burdayız?" Sesimin desibelini olabildiğince indirdim, şüphe çekmek istemiyordum.
Onaylayıp, yere çömeldi. Eliyle üstünkörü oturacağı yeri temizleyip pantolonunu düzelterek yerde rahat bir pozisyon alarak oturdu.
Bir ayağını dizden hafif kırıp, diğer ayağını da ileriye uzattı. Burasının temizlendiği belliydi o yüzden toz fazla yoktu, hoş onun umursadığı da yoktu.
Bende aynı onun gibi yaparak, oturacağım yeri elimle üstünkörü temizleyip oturdum.
Bir süre böyle bekleyince oflayıp puflamaya başladım.
"Sızlanıp durma," diye mırıldandı Pars sinir bozucu bir sesle. Bugün niye böyle aksiydi ki?
Kaşlarımı çattım.
"Canım sıkıldı, n'apabilirim?"Alayla sırıttı. Ona bakmasamda bana laf sokacağını biliyordum.
"Ah, doğru. Yer Elmas'ının canı sıkılmış, eğlendirmek lazım."Al işte. Söylemiştim değil mi?
Gözlerimi devirdim.
"Daha yaratıcı olabilirdin. Yer Elması ne ya?"Bana döndü. İkimizin arasında tavana doğrultulmuş fener ışığı, yalnızca yüzlerimizin bir tarafını aydınlatıyordu. Onun yüzünün sağ tarafını benimkinin ise sol tarafını...
"Niye tam sana göre bir lakap değil mi?" Kendi bedenini gözleriyle işaret etti. "En azından bana göre."
Bugün bilmem kaçıncı kez gözlerimi devirdim. Birazdan hı tabi, hı tabi tabi sen çok biliyon diye bağıracaktım burada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUN MELODİSİ (ARA VERİLDİ)
Teen FictionBazı insanlar doğuştan şanssız doğmuşlardır. Hayat daha dünyaya geldikleri ilk anda onlara tokadını atmış ve izlerin oluşmasına izin bile vermeden yenilerini durmadan mutlu oldukları anda atmaya devam etmiştir. İşte bu şanssızlardan biriydi Aleda. R...