Selamm.
Israrlara dayanamadım geldim.
Nasılsınız?
Neyse çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum...
Keyifli okumalar...
~28. BÖLÜM: ÖFKE PATLAMASI.~
"Sessiz düşünce yapıları,
Sensiz hayal kurmaları.
Peki,
Kime bu öfke patlamaları?"
-Vıldar"İzleyebiliriz derken sadece sen ve Arda'yı kastediyorsun değil mi Aleda?" Tedirgin ses tonuyla istemeden haince sırıttım. Ben bir kere kafama koymuştum, yapacaktım. Beni nasıl engelleyebilirlerdi ki?
"Bu gülümseme çok hain kokuyor ama," diyerek sızlandı Miran.
Arda benim gülümsememe bakıp, bana aynı yüz ifadesiyle karşılık verdi. "Onlarda bizimle izleyecek değil mi Kiraz Çiçeği?"
Başımı sallayarak ona cevap verdiğim sırada biri şaşkın biri ima yüklü iki ses duydum. "Onlarda bizimle izleyecek tatlım."
"Kiraz Çiçeği mi?" Bu ses Alaz'a aitti. Pars'ın spor salonundaki bağırışını duymamış olmalıydı.
"Abi kardeş Kiraz Çiçeği diye sesleniyorsanız bayağı benimsemiş olmalısınız ikinizde." Bu ses ise Miran'a aitti. Oldukça eğlendiği de ses tonundan belliydi.
Arda'nın bir anda koluma sarılmasıyla dikkatim yeniden Küçük Model'e yöneldi. "Kiraz Çiçeği benim."
Alaz ve Miran kahkaha atarken Pars yalandan olduğu belli olan bir öksürük koyvermişti ve konuşmayı değiştirmek adına konuşmuştu. "Ben bu artistle çizgi film falan izlemem."
Kaşlarım çatılı halde Pars'a baktım. Benim öfkeli bakışlarımdan aşağı değildi okyanus mavisi hareleri. "O niyeymiş?"
Alaz ve Miran deminki neşeli hallerinden sıyrılmış bizi dinliyorlardı. Pars omuz silkti. "Çünkü çok çocukça."
"Öyle mi," dedim kaşlarımı kaldırırken. Ardından koltuğa sırtımı yaslayıp devam ettim. "O zaman benim yapacağım yemeği de yiyemezsiniz Pars Bey." Bizi film izler gibi izleyen ikiliye döndüm. "Siz de dahilsiniz bu tehdidime."
Pars'ın araya girmesiyle bakışlarım yeniden ona döndü. "Zaten ısrar etsen de yemem. Yemek yapma anlayışın geçen ki gibi makarna mı yoksa?"
"Haha," dedim çok komikmiş gibi gülme numarası yaparken. "Yapınca görürsün o zaman Tanrıoğlu, parmaklarını yiyeceksin."
Başını iki yana salladı. "Hiç zannetmiyorum Kiraz Çiçeği."
"Arda," dedim ona dönerken. "...seni yardımcım olarak seçiyorum. Koş ellerini yıka da yemek nasıl yapılırmış, parmaklarını yesinler."
Arda nerde olduğunu bilmediğim banyoya koşarken karşımda sırıtan üçlüye döndüm kısık bakışlarım eşliğinde. "Ve siz," dedim işaretparmağımla onları işaret ederken. "...ben gelin diyene kadar mutfağa adım dahi atmayacaksınız."
"Ne o," dedi Pars alayla. "...yoksa dağınık mı çalışıyorsun?"
Kibirli bir sesle konuştum. "Dakik olduğum kadar düzenliyim de Tanrıoğlu."
Başını iki yana sallayarak, "Göreceğiz," diye mırıldandı.
Gözüm merdivenden inen Arda'ya takılırken başımı salladım. "Göreceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUN MELODİSİ (ARA VERİLDİ)
Novela JuvenilBazı insanlar doğuştan şanssız doğmuşlardır. Hayat daha dünyaya geldikleri ilk anda onlara tokadını atmış ve izlerin oluşmasına izin bile vermeden yenilerini durmadan mutlu oldukları anda atmaya devam etmiştir. İşte bu şanssızlardan biriydi Aleda. R...