Multimedya->
Can Yüce~ Aklım Gider AklınaKeyifli okumalar...
~10. BÖLÜM: DÜĞÜMLER ÇÖZÜLÜYOR.~
"Sessizlik sınırları içerisinde,
Yazıldılar birbirlerinin kaderlerine.
Fark edilemeden, usulca...
Yerleştiler iki kırık kalbe..."
-VıldarEve geldiğimde fazlasıyla yorgundum. Nasıl yorgun olmazdım? Bugün her şey üst üste gelmişti. Bir vakayı daha kaldırabileceğimi sanmıyordum.
Çantamı koltuğa attıktan sonra kendimi de hemen yanına attım ve gözlerimi kapattım.
Bir saatlik uykunun ardından hala uykumu alamamıştım. Gözlerim resmen 'daha fazla uyku' diye bağırıyordu.
Saçımı tepeden salaş bir topuz yaptıktan sonra mutfağa ilerledim. O sırada telefonuma bildirim geldi.
Mutfağa gitmekten tabii ki de vazgeçmeyip istikrarla yemek yemek için dolabı açtım.
Yemek önemli...
Dolaptan aldıklarımla kısa sürede salçalı bir makarna yapıp yedim. Bulaşıkları da hızlıca makineye attığımda mutfaktaki işim bitmişti. Ellerimi pembe havluyla kurulayıp yeniden oturma odasına geçtim.
Telefonumu elime alıp gelen bildirime baktım. Sosyal medyadan takip isteğiydi gelen. Hesabımın ana sayfasına girip, sayfanın güncellenmesini bekledim. Güncellemesini tamamladıktan sonra takip isteğine baktım.
Tanımıyordum ama ortak arkadaş sayısı fazla olduğu için kabul edip geri takip yaptım. Daha sonra yeniden sayfama girip neler paylaşıldığına baktım.
Alaz bir fotoğraf paylaşmıştı.
Fotoğrafta Pars, Miran ve Alaz vardı. Üçünün de üstünde aynı model deri ceket, gözlerinde aynı marka güneş gözlükleri ve bir de beyaz tişört giymişlerdi.Pars ileriye dalgın dalgın bakıyor, Alaz kameraya gülümsüyor, Miran ise 'bitse de gitsek' modunda kameraya bıkkınca bakıyordu. Sanırım fotoğraf Pars'tan habersiz çekilmişti.
Fotoğrafı beğenip telefonu kapattım ve bugün Pars'la kilitli kaldığımızda söylediklerini düşünmeye başladım.
O son dediğini pek anlamasamda, büyük konuşmuştu. Gerçekten büyük konuşmuştu. Dünya'da bir dakika sonra olabileceğimizin bile bir garantisi yokken, o nasıl bu kadar kendinden emin konuşabilirdi? Hem de böyle bir konuda?
Çokta umurumda değildi açıkcası. Her zamanki boş konuşmalar işte...
Yarın Serkan'la konuşmalıydım. Ya da Ela ile... Gerçekten yarın biriyle konuşmasam kafayı yiyecektim.
Olanlara hala inanamıyordum. Serkan benim onu takip ettiğimi nasıl anlamıştı? Benden kaynaklanması nerdeyse imkansızdı. Daima temkinli ilerlemiştim onu takip ederken. Belki de o aniden arkasını dönündüğünde, benim panik yapıp duvarın arkasına saklandığım anda görmüştü. Bilmiyordum ama yakalanmam da Pars'ın etkisi vardı.
İki kere hissetmiştim takip edildiğimi de üstünde durmamıştım. Zaten üstünde durmadığım için yakalanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUN MELODİSİ (ARA VERİLDİ)
Novela JuvenilBazı insanlar doğuştan şanssız doğmuşlardır. Hayat daha dünyaya geldikleri ilk anda onlara tokadını atmış ve izlerin oluşmasına izin bile vermeden yenilerini durmadan mutlu oldukları anda atmaya devam etmiştir. İşte bu şanssızlardan biriydi Aleda. R...