Multimedya ->
Imagine Dragons ~> Whatever It Takes~5. BÖLÜM: KARŞILIKLI ANLAŞMA.~
"Bir umut kırıntısıydı benimkisi...
Asla gerçekleşmeyecek olan bir hayal...
Ölü birinin yeniden dirilmesini istemek gibi bir şeydi..."
-VıldarBeni ayak bileklerimden tuttuğu gibi aşağıya çekti.
Onun aşağı çekmesiyle üzerine düşmüştüm ve o da sırtüstü toprağa yapışmıştı. Şaşkınlıktan tepki bile veremeyip bir süre üzerinde öylece durmuştum. Sanırım o da öyleydi çünkü hiç sesini çıkartmamıştı. Üzerine düşmemi planlamıyordu anlaşılan. Yere düşürecekti beni. Yapacağını anladığımda şok filan kalmamış, bütün vücudum öfkeyle dolmuştu. Bir hışımla üzerinden kalktım.
"Ya gerizekalı niye beni tutup çekiyorsun? Ya yere düşseydim!" Ben öfkeden çıldırırken o, sanki demin sinirlenen o değilmiş gibi sakinleşmişti ve bana biraz da afallamış gözlerle bakıyordu.
"Ne? Ne bakıyorsun öyle?" Bir süre hiçbir şey demeden bana baktı ve sonra arkasını dönüp gitti.
N'olmuştu şimdi? Hiçbir şey anlamadan bende yürümeye başladım. Bir süre sonra Giray'ın benim yanımda oturduğunu hatırladım ve sınıfa gitmek yerine çardakların olduğu yere geçip oturdum.
Zil çalınca çoğunluk bahçeye gelmişti. Ben tek oturuyordum. Çünkü yaklaşmaya çalışanlara öldürücü bakışlarımı yolluyordum.
Bahçeye AMP -Alaz, Miran ve Pars- üçlüsü girince dikkatim dağıldı ve yanıma oturan Giray'ı fark etmedim bile.
"Benden bu kadar kolay kurtulamazsın güzellik. Aslına bakarsan... Benden hiç kurtulamayacaksın."
Artık sinirleniyordum. Hissediyordum. Sakinliğimin son demleriydi bunlar. Aslında daha ilk karşıma çıktığı zamanlarda cevabını çok güzel verecektim ama ilk haftalardan olay istemiyordum.
"Ha illa 'ben kaşınıyorum, gel beni kaşı' diyorsun yani." Bıkmıştım artık ya.
"Daha çok 'dikkatimi çektin, bir gece istiyorum güzellik' diyorum." Son bir hareket, sabret...
"Bak seni şurada evire çevire dövmek istemiyorum, sabrımı zorlama."
"Burslu? Sen nasıl beni dövebilirsin acaba?" Diyip vücudunu gösterdi.
Bu sefer alayla gülen bendim.
"Protein tozuyla yapılan kaslara inanmam ben.""İstersen o kasların protein tozuyla yapmadığımı sana çok güzel gösterebilirim." Biraz duraksadıktan sonra ekledi. "Hatta neden şimdi göstermiyorum?" Diyip kolumdan tuttu.
Ben kendi kendimi sakinleştirmeye, ona vurmamak için kendime telkinler vermeye çalışırken bir ses duydum.
"Hayırdır? Reddedilmeyi kabullenmedin mi?" Bu sesi tanıyordum. Başımı sesin geldiği yöne çevirmemle üç çift gözle karşılaşmam bir oldu. Bunlar Pars, Alaz ve Miran idi.
Üçüde kaşlarını çatmış bize bakıyorlardı. Kolumu nihayet ondan kurtarmamla - bu arada ona beyinsizmiş gibi, gibisi fazlaydı, bakıyordum- onlara döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUN MELODİSİ (ARA VERİLDİ)
Teen FictionBazı insanlar doğuştan şanssız doğmuşlardır. Hayat daha dünyaya geldikleri ilk anda onlara tokadını atmış ve izlerin oluşmasına izin bile vermeden yenilerini durmadan mutlu oldukları anda atmaya devam etmiştir. İşte bu şanssızlardan biriydi Aleda. R...