*22. Bölüm*

6K 412 79
                                    

"Anne yaa.!"

"Ne anne Gece? İşimiz var diyorum. Hadii.!"

"Ama saat çok erken. Benim çok uykum vaar."

"Benim yok mu? Dün gece 3'te yattım ben. Ben ne yapayım? Öleyim mi istiyorsun?"

"Stop Şerife,sakin ol. Bak kalktım. Hadi sen git üstünü değiştir." Annem bana son bir bakış atıp odadan ayrıldı. Uyuşuk ve bir o kadar da uykulu adımlarla banyoya doğru gitmeye başladım. Akşamdan duş aldığım için kendimi şanslı sayıyordum. Musluğu açıp buz gibi suyu yüzüme vurunca tamamen ayılmıştım. Yüzümü kurulayıp lavabodan çıktım ve odama girdim. Annem her bayram olduğu gibi gene bayramlık almıştı. Almayacağım deyip,deyip duruyor, sonra dayanamayıp alıyordu. Neymiş 'kendimi eksik hissediyorum'muş. Saçma ama neyse. Anam sonuçta bişey denmiyor. Bayramlıkları üzerime geçirip saçlarımı yapmaya başladım. Çokta bişey yapmayacaktım. Pantolon - t-shirt kombinine düğün topuzu yapacak halim yok. Dün geceden tek tek ördüğüm saçlarımı açtım. Epey uğraşmıştım, ama değmişti. Saçlarıma daha salaş bir hava katmak amaçlı hafifçe taramaya başladım. Sonra önden bir tutam aldım ve geriye doğru attım. Onu da bir tel toka yardımıyla sabitledim. Eylül ayının ilk gününü yaşıyor olmamıza rağmen hava birazcık soğuktu. Ne olur ,ne olmaz yanıma bişey alacaktım. Belime yeni aldığım ve rengine tek kelimeyle bayıldım pudra kot ceketimi bağladım. Sıra makyajdaydı. Elime en sevdiğim rimelimi aldım ve bolca sürdüm. Kirpiklerimin uzunluğu ve gürlüğü işime yaramıştı. Eyelinerimi ne ince, ne kalın olacak biçimde sürmüştüm. Yüz hatlarım bir bayana göre oldukça keskindi bu yüzden, elmacık kemiklerime bolca bronzır uyguladım. Son olarak nute ve kahve tonlarında bir rujla işimi bitirdim. Bu dolgun olan dudaklarımı daha dolgun yapmıştı. Amaç Savaş'ı gıcık etmekti. Aslında bu onun işine gelirdi. Ama insan içinde de yapmazdı yani. Yapmazdı dimi? Allah'ım n' olur yapmasın. Şimdilik bu düşüncelerimi beynimin bir köşesine kazıyıp odamdan dışarı çıktım. Yağızla odalarımız karşılıklıydı. Aynı anda kapıdan çıkınca birbirimize boş boş baktık. Sonra da kahkahalarla gülmeye başladık. Hemen gidip yakışıklı kardeşime sarıldım. Beyaz t-shirt'ü ve siyah kot pantolonla gayet iyi gözüküyordu. Aşırı kaslı değildi ama oldukça iyi bir vücudu vardı. Kasları yaşına uygundu. Yaşıtı olan kızları rahatlıkla etkileyebilirdi.

"Bayramın mübarek olsun ablacım."

"Seninde bayramın mübarek olsun kardeşim." Ayrılıp birbirimize baktık ve koca bir sırıtışla oturma odasının yolunu tuttuk. Babam üçlü koltukta, krem gömleği, kumaş pantolonu ve elinde spor gazetesiyle oturuyordu. İçeri girdiğimizi belli edercesine boğazımızı temizledik. Babam gözlüklerinin altından bize kısa bir bakış attı. Gazeteyi indirdi ve gözlüklerini çıkardı. Yan bir sırıtışla elini öne doğru uzattı. Yağız'a bakıp önden gittim ve babamın elini öptüm. Sonra yanına oturup sıkıca sarıldım. Şu dünyadaki en iyi hissettiren şeylerden bir tanesi sıcacık baba kollarıydı. Sizi kanatları altına aldığı an tüm tasanız giderdi. Allah herkese benim ki gibi bir baba nasip eder inşallah. (Göremeyecek veya okuyamayacak olmasına rağmen yazmak istedim. Seni çok ama çok seviyorum babacım. İyiki benim babamsın. Yanlış anlamayın babam ölmedi. Allah korusun. Sadece telefonu eski tip bir telefon ve babam pek böyle işlerle uğraşmaz.) Babamdan ayrılınca Yağız geldi ve aynı işlemi uyguladı. Yağız o ergenler gibi basık araba, abartı egzoz ve apaçi gibi giyinen biri değildi. Yaşına göre olgundu. Bu durum birazda babamdan kaynaklarıyordu. Gerektiği yerde sıkıp, gerektiği yerde bırakmıştı. Ne çok salmaydık,ne de çok içimize kapanık. Sadece olması gerektiği gibiydik. Yağız'da babamdan ayrılınca kalktı ve yanımdaki yerini aldı. Aynı anda konumuştuk.

"Bayramın mübarek olsun babacım."

Babam bize gülerken elini cebine attı ve siyah deri cüzdanını çıkarttı. Elini içine atıp iki yirmilik çıkardı. Bizse ona anlamaz bakışlar atıyorduk. Yanlış anlamayın yirmi lirayı küçümsemiyorum ama babam bize her sene daha çok para verir yani şöyle:

YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin