31. Bölüm

4.8K 256 169
                                    

Şiddetli bir gök gürültüsü ile irkilerek uyandım. Yataktan kalktım ve penceremi açtım. Adeta bardaktan boşanırcasına yağan yağmur başkalarına endişe verse de, bana huzur veriyordu. Yağmuru çok seviyordum. Hele de yağmurdan sonraki o mis gibi toprak kokusu, paha biçilemez bir haz. İlkbaharda doğmama rağmen en sevdiğim mevsim sonbahar. Daha fazla içeri soğuk girmesin diye penceremi kapadım ve yatağıma oturdum. Telefonumu elime aldım ve açtım. Yine oradaydı bakmaktan hiç bıkmayacağım yüz. Savaş'ım♥. Yüzüme yuva kurmuş olan tebessüm yine belirirken, çoktan 'Gülüşüm♥' yazısının üstüne tıklamıştım.

Çalıyor...çalıyor...çalıyor... dıt dıt dıt.

Açmaması içimi sıkarken, başına bişey gelmemesi için hatim indiriyordum. Tekrar isminin üstüne tıkladım.

Çalıyor...çalıyor...çalıyor...dıt dıt dıt.

"Açsana be adam!"

İçimi kemiren merak ve korku duyguları depreşirken, odada volta atıyordum. Gelen bildirim sesiyle hemen telefona koştum. Ekranda 'Kanka'm♥' yazısını görünce büyüük bir hayal kırıklığına uğradım.

Kanka'm♥: Kanka'm okullar tatilmiş ,yağmurdan dolayı. Gezerdik ama hava çok kötü:(

Ben: Taman kuzum. Teşekkürler♥.

Kanka'm♥: Ne demek kuzum.♥

Merve'ye cevap vermedim ve üstümü giyinmeye başladım. İçimdeki sıkıntı büyürken montumu da giydim ve evden çıktım. Yan daireye geçtim ve kapıya vurmaya başladım. Kalbimin atışını kulağımda hissederken ,ellerimi sıkıyordum. Kapıya biraz daha şiddetli vurdum. Muhtemelen uyuyorlardı ve bu yüzden açmıyorlardı. Hızlıca merdivenleri indim. Dışarı çıkmamla sırılsıklam olmam bir olmuştu. Koşarak sokağa çıktım ve parka yöneldim. Nefes nefese yağmurun altında koşarken gördüğüm manzarayla olduğum yere mıhlandım. Gözümden bir damla yaş düşerken, kalbimde tarifi imkansız bir acı vardı. İkinci kez ihanete uğramıştım. İkinci kez salaklık etmişim. İkinci kez güvenmiştim birine. Gözlerimin önünde sevdiğim adam başkasıyla öpüşürken benim yapabildiğim tek şey izlemekti. Tam gideceğim sırada Savaş kızı itti ve beni gördü. O kısacık bakışmada yaşadığım acıyı ve hüsranı anlatmak cidden imkansız. Koşarak eve doğru gitmeye başladım. Aynı zaman da ağlıyordum da. Apartmana girdim ve hızlıca merdivenleri çıktım. Çıkarken anahtarı almayı akıl edebilmiştim. Hemen kapıyı açtım ve içeri girdim. Koşarak odama girdim ve kapıya yaslanarak ağlamaya başladım. Yavaş yavaş aşağı doğru kayıyordu bedenim. Ağlamam durmaksızın devam ederken, bir anda ayağa kalktım ve etrafta ne varsa yere fırlatmaya başladım. Bir yandan da çığlık atıyordum. Odamın kapısı açıldı ve annemin çığlını duydum. En son hatırladığım şey Yağız'ın beni kucağına alışıydı. Sonrası çok karanlık...hemde çok...

------------------------------------------------

Zonklayan başım ve ağlamaktan balon gibi olmuş gözlerimle uyandım. İlk başta nerede olduğumu anlayamasamda, sonradan misafir odasında olduğumu anladım. Kapı açılınca oraya doğru baktım. Gelenin annem olduğunu görünce geri yattım. Tam ağzımı açıcakken beni durduran onun sesi oldu.

"Sus kızım. Şimdi zamanı değil. Savaşla ilgili olduğunu ve sevgili olduğunuzu biliyorum."

"Ama...sen...nasıl?"

"Anneyim ben kızım. Anlarım. Hadi şimdi dinlen. Sonra konuşuruz."

"Tamam."

Saçlarımdan öptü ve çıktı.

Boş boş duvara baktım bir süre. Aklıma o anlar gelince ağladım yine. Çok ağladım. Savaş'ın bile duyacağı kadar çok. Kalbimin bile 'sus yeter artık' diyeceği kadar çok. Ama susmadım. Susmadım ve içim sökülene, gözümde yaş bitene dek ağladım. Ne ara akşam oldu, anlamadım. Hava karardı, güneş ayrıldı semâdan. Ne ara bu kadar karardım, bilmiyorum. Bilmiyorum, ne ara simsiyah oldu içim. Akşamı da, içimi de umursamadım ve tekrar ağladım. Hıçkırıklarım beden buldu kendine, gözyaşlarımda ruh oldu bu kimsesiz bedenlere. Kapamıştım telefonumu, kapamış, kilitlemiştim kapımı, kapamıştım kendimi. Sonra bir baktım ki rüyalarımın arasında kaybolmuşum. Sahî ben ne ara uyumuştum.

YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin