Hastahane koridorunda onun ayak sesleri duyuluyordu. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Arkasındaki güvenlik görevlileri umurunda değildi. Duyduğu şey onu çıldırtmıştı. Koşmuyor, ışınlanıyordu sanki koridorlarda. Ta ki onun odasının önüne gelene kadar. Kapıda donup kalmıştı. Eli kapı kolundaydı. Ne yapacağını bilemeden durmuştu. Arkasından gelen güvenlik görevlileri de yanında durmuştu. Adamlar nefes nefese adama bakıyorlardı.
“Beyefendi bu şekilde gire-“
Genç adam elini kaldırıp, susturdu onları.
Kapı kulpunu açıp içeri girdi. Bir elinde serum takılı, o öpüp kokladığı saçları ter içinde kalmış, yastığa yayılmış, tapılası gözleri kapalı, öylece uyuyordu. Onu o şekilde görünce ne kadar masum duruyordu. Oysa o bugün içindeki canı öldürmüştü. Hemde ona hiç sormadan. Baba olacağını haber vermeden yok etmişti. O bir bebeğin katiliydi ve şimdi hesaplaşma zamanıydı.
Yavaşça gözleri aralandı. Gördüğü sureti seçemedi önce. Bir kaç kere gözlerini kırpıştırdı. Görüntü netleşince, elinin altındaki çarşafı sıktı.
“Sen? Nasıl?”
Adam dişlerini sıktı. “Bana yapmadım de!”
Genç kadının gözünden bir damla yaş aktı.
“Sevgilim... Ben-“
“Bana sadece yaptım yada yapmadım de!” diye gürledi.
Genç kadın hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Yüreğinden akan yaşlarla gözlerinden akanlar birbirine karışıyor, adamın sert bakışlarında son buluyordu sanki. Öyle soğuk bakıyordu ki, o bakışlar genç kadına öldüğünü düşündürüyordu. Buz gibi bakışlarının tüm bedenine işlediğini, o bakışlarla üşüdüğünü tüm iliklerinde hissediyordu.
“Ben cevabımı aldım. Benim için bittin, anlıyor musun? Sen bugün o bebekle birlikte kendini de öldürdün. Bir daha yüzümü göremeyeceksin. Benden baba olma hakkımı aldın, benden bebeğimi aldın, benden sevdiğim kadını aldın. Sen her şeyimi, tüm geleceğimi aldın benden. Seni ömrümün sonuna kadar affetmeyeceğim. Anlıyor musun?”
“Dinle lütfen-“
“Hiçbir sebebin beni ikna edemez. Ne yaşın, ne gençliğimiz, ne okulumuz. Sen bugün ikimizi de öldürdün. İkimize ve bebeğimize... Geçmiş olsun.” genç adam kapıyı çarpıp çıktı.
O gün güneş batmıştı Mısra için...
O gün hayat bitmişti...
Hastahaneden taburcu olur olmaz, genç adamı aramış, ama ulaşamamıştı. Kapısına gitmiş, ama açmamıştı.
Adamın dediği gibi bitmişti işte...
Tutkusunu, aşkını, okulunu, hayallerini, her şeyini bırakıp gitmişti bu şehirden... Bir gece de...
Peki ya kalbi? Mısra kendinden nasıl kaçacaktı? Onu dinlememişti bile... Hayata bir yerden tutunmalıydı. Ama nereden tutunacağını bilmiyordu. O başlayacağı noktayı, yolu bulamıyordu. Bulması da uzun süreceğe benziyordu.3 SENE SONRA...
Hava hafif çiseliyordu. Eylül ayına göre hava biraz serindi. Güneş kendini saklamıştı, bulutlar ise karanlık yüzünü göstermişti. Yine de yağmurdan gelen hafif serinlik Mısra’yı rahatlatıyordu. Eğer okuluna devam etseydi geçen Haziranda mezun olacaktı. Bugün de yüksek lisansa başlayacaktı. Kapıdan içeri geçti. Üç yıl ayrı kalmıştı müzikten. Seçilenlerin toplandığı odaya girdi ve pencere kenarı bir yere oturdu. Yanına telaşla telefonda konuşarak gelen kıza odaklandı.
“Tamam canım. Sen neredesin? Ne zaman gelirsin? Tamam çıkışıma yetişirsin o zaman, müzik odasında mı? İyi tamam.” Telefonu kapatıp, Mısra’nın yüzüne baktı.
“Yanın boş mu?” diye sordu gülümseyerek.
“Evet tabi, buyurun.”
“Teşekkür ederim,” diye yanıtladı. Yerleştikten sonra elini uzattı. “ismim Buket.”
“Bende Mısra.” O da elini uzatıp, hafifçe sıkmıştı.
“Memnun oldum Mısra.”
“Bende memnun oldum.”
Dakikalarca sessizce camdan dışarıyı izliyordu ve yine aklı onunla doluyordu.
Müzik... Onunla aşık olmuştu müziğe. Lisede ve üniversitede okul grubunun müzik topluluğundaydılar. İkisi şarkı söylemeye başladığı an, sanki etraftaki her şey silinirdi. İstanbul’a neden geri döndüğünü o da bilmiyordu. Bir müzik yarışmasından bahsetmişti arkadaşı ve seçmelere girdi. Şans eseri kazandı. Şimdi yaklaşık üç ay sürecek bir kampa katılacaktı. Çok disiplinliydiler. Kamp boyunca hem açık alanı hem kapalı olan küçük okul gibi bir yerde kalacaklardı. Yatılıydı, yiyecekleri yemekleri bile kendileri ayarlıyordu. Eğitim görüp, hazırlanacaklardı ve aralarından en iyi iki kişi aralıkta yapılacak yurt dışındaki yarışmaya katılmaya hak kazanacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK / Y.S.S. III - FİNAL
Romance"Sen şarkılarımda öyle bir estin ki O yüzden notalarım darma duman benim... Poyrazının etkisiyle, enkazlarda kaldı mısralarım..." 'YENİDEN SEV Serisinin üçüncü kitabı MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK... 'Rüzgar'ın Beste'si'nden bildiğiniz Poyraz ve Mısra'...