Ve yenı yıl sürprizi olsun bu da...
Poyraz dağılmıştı ve Rüzgar onu nereden, nasıl toplayacağını bilmiyordu. Yeniden o yıllara dönmüşlerdi. Sadece içki içiyor ve küfür ediyordu. Ama bu sefer kendine ediyordu.
“Yine olmadı. Gördün mü?”
Rüzgar hala inanmıyor ve işin içinde bir şey olduğunu iddia ediyordu.
“Abi, hemen pes etme. Biraz üstelesen öğrenirsin. Siktiğimin intikam yalanına inandın mı gerçekten?”
Poyraz acı acı güldü. “Haklı be Rüzgar. Benim kızgınlığım ona değil, kızgın da değilim. Aptallığıma öfkeliyim. Bir an gerçekten beni affettiğini, eskiye döndüğümüzü düşündüm. Yeniden Mısra ve Poyraz olduk sandım.”
Rüzgar ensesini kaşıdı. Anlamıyordu.
“Yapma abi kendine bunu yapma, yani bu... Yani ne bileyim çok saçma. Var bir şey. Bunu düşün, buna odaklan.”
Poyraz’ın birden sesi sertleşti. “Olan tek şey bu. Bu halim. Ya yine de düşünüyorum, al intikamını diyorum, lan süründür, yarala, kanat, sik belamı gıkım çıkarsa tükür suratıma. Koşarım peşinden de gücenmem.” Duraksadı ve ses tonunu yumuşattı. “Ama yine de kal be kal işte. Ben gittim, eşeklik ettim ama sen kal yine de.” Kendi kendine güldü. Rüzgar adamın ruh değişimini takip edemiyordu. “Ne saçma değil mi? Ben giderken onun kalıp benim olmasını istiyorum.” yine kahkaha attı. Sonra duraksadı. Uzaklara bakıp daldı.
Rüzgar onun iyi olmadığının farkındaydı ve sağlıksız bir karar verecekti. Alacağı cevaptan korksa da sordu.
“Ne yapacaksın?”
Cebinden bir uçak bileti çıkardı, masaya koydu. “Ona veda etmeye gideceğim.” Rüzgar’ın gözlerinin içine baktı.
Rüzgar kaşlarını çattı. Bu kadarı da fazlaydı. “Bu ne?” diye gürledi.
“Biliyorsun bir işe başlıyoruz. Ben Amerika’daki kolda olacağım.”
“Ama oraya-“ Poyraz adamın sözünü kesti.
“Biliyorum Selim gidecekti. Ama ben gitmeye karar verdim.”
Rüzgar sakinleşmeye çalıştı. “Abi yapma! Bak pişman olup, dönecek.” Makul olmalı, suyuna gitmeliydi. Yoksa gerçekten gidecekti.
“Keşke, ama imkansız. O gitti...” Yerinden kalktı ve odasına girdi.
Yatağa uzandı. Ölüp, geberse ya ne güzel olurdu. Belki affederdi Mısra onu. Belki mezarına gelir “Affettim seni” derdi. Gülümsedi ve sızmadan önce ölmeyi diledi.Rüzgar evden çıktığında arabaya atladı ve saydıra saydıra Mısra’nın evinin yolunu tuttu. Öfkeliydi, bu intikam saçmalığına da inanmıyordu. Başka bir şey vardı.
Apartmanın önüne geldiğinde, indi ve ayağı ile kapattı kapıyı. Kilitleyip, açık kapıdan ikinci kata merdivenlerle çıktı.
Kapıyı başta kibarca çaldı. Ama açan olmadı. Daha sert çaldı açan olmadı.
“Mısra içeridesin biliyorum aç şu kapıyı!”
Ses yoktu.
“Yemin ederim kırarım Mısra!”
Mısra duyduğu kelime ile bağırdı. “Git buradan!”
Rüzgar daha da öfkelendi “Peki sen istedin.”
Mısra adamın kapıyı kıracağını anlar anlamaz kilit sesi duyuldu. Ama kapıyı sadece araladı.
“Ne istiyorsun Rüzgar?”
Rüzgar eli ile itti kapıyı ve içeri süzüldü.
“Ne yaptığını sanıyorsun sen ha? Ne bu?”
“Abinin durumu seni çok üzmüş. Ben de zamanında aynıydım ama bana üzülen olmadı.”
“Aramadım mı seni Mısra? Rüya yalnız bıraktı mı seni? Poyraz’ı sarsmadık mı sanıyorsun?”
“Neyse ne? Git onu teselli et o zaman, beni rahat bırak.”
Kahkaha attı Rüzgar.
“Bu intikam saçmalığı da ne?”
“Anlatmıştır sana. Affedemedim yapamadım.”
“Saçmalama Mısra. Sen öyle bir kız değilsin. En sevdiğin insanı öldürecek bir kız değilsin.”
“Abinin zamanında beni öldürmesini hazmedebildin de benimkini mi hazmedemiyorsun?”
Saçlarının arasına elini daldırdı, faydası yoktu ve kapıya hızla yürüdü. Son anda durdu ve Mısra’ya döndü. Onu sarsmalıydı. Derin nefes aldı. Mısra’nın gözlerinin içine bakarak “Abim gidiyor. Belki bilmek istersin.” Deyip, kapıdan çıktı.
Kapanan kapıya bir müddet hissiz bakan Mısra yere çöktü ve ağlamaya başladı. ne kadar süre öyle kaldı ne kadar zaman ağladı hiç bilmiyordu. Ama orada uyuyakaldığını kırılmış gibi ağrıyan belinden anladı. Anlaşılan dünden beri o haldeydi. Çalan zile hem minnet duyuyor, hem de öfkeleniyordu. Gözlerinin halinden habersiz açtı kapıyı ve karşısındaki perişan adamı görmesi ile dondu kaldı.
“Merak etme, yalvarmaya ya da seni rahatsız etmeye gelmedim. Sadece veda etmeye geldim.” Kolunda her zamanki bandaj vardı.
Mısra yüzünü ifadesiz tutmaya çalışsa da kapı kulpunu sıkan eli ağrımıştı.
“Ben gidiyorum. Burada kalırsam duramam. Bir daha yapamam. Sürekli karşına çıkmaya çalışır, yine saçma sapan hareketler yaparım. Seni rahat bırakmam.”
Başını önüne eğdi ve cebinden siyah küçük kadife kutuyu çıkardı.” Ve bu sende kalsın. Çünkü bende kaldığı sürece, hayal kurarım. Bir gün benim olacağına dair hayaller. Hoşçakal Mısra’m.” Bir an bekledi, sarmak istedi, ama yapmadan merdivenlere yöneldi. Mısra kapıyı kapatmadan oraya çöktü. Bitmişti, bu sefer onu ayakta tutacak hiçbir boktan bahane yoktu. Titremeye başladı. Kapı açıkken duvara dayandı, ayaklarını kendine çekti ve ağlamaya başladı. Saat mi geçmişti saniyeler mi bilemedi...
Yanına biri oturduğunda kim olduğuna bakmadı. Çünkü biliyordu. Bu his tanıdıktı. Başını omzuna yasladı.
“Gitti mi?” diye fısıldadı.
Rüzgar “Evet.” Dedi. Daha fazla ağladı. “Artık anlatacak mısın?”
Mısra hıçkırıklarının arasında “Yapamam.” Dedi.
“İntikam değil ama, değil mi?” Rüzgar alacağı cevaptan emindi.
“Değil.” Başını kaldırıp, gözlerine baktı. Rüzgar ona sarıldı.
“Gidip onu alalım mı Mısra?” Mısra cevap vermeden ikisi de öylece durdu. Gitmek istiyordu. Ama yapamazdı.
O sırada apartmanda duyulan ve onun dairesinin önünde son bulan topuk sesi ile Rüzgar ve Mısra başlarını kaldırıp, açık kapıdan içeri giren kişiye baktılar. İkisinin de yüzündeki şaşkınlık belirgindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK / Y.S.S. III - FİNAL
Romance"Sen şarkılarımda öyle bir estin ki O yüzden notalarım darma duman benim... Poyrazının etkisiyle, enkazlarda kaldı mısralarım..." 'YENİDEN SEV Serisinin üçüncü kitabı MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK... 'Rüzgar'ın Beste'si'nden bildiğiniz Poyraz ve Mısra'...