10. BÖLÜM - DENEYELİM DİYORSUN, OLUR MU YENİDEN - TUĞBA YURT/İNCEDEN İNCEDE N

9.6K 873 18
                                    

BU HAFTA KARA SEVDA'YA AĞIRLIK VERDİĞİM İÇİN KISA BİR BÖLÜM OLDU :)

Genç kız apartmana girdiğinde kapının önünde gülleri görünce gülümsedi ve her basamaktaki gülleri eline alarak evin önüne geldi, aralık kapıdan içeri girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Genç kız apartmana girdiğinde kapının önünde gülleri görünce gülümsedi ve her basamaktaki gülleri eline alarak evin önüne geldi, aralık kapıdan içeri girdi. Devam eden güllerle yatak odasına girdi. İşte oradaydı, yine o gülümseme yüzündeydi elindeki perdeyi kızın kafasına koydu.

“Ne yapıyorsun?” gülerek sordu kız.
“Evleniyoruz, ciddi olur musun?” annesinin rujunu kızın dudaklarına sürdü. Kız kıkırdıyordu. Sonra elinden tutup, yatağa oturtturdu onu. Kendi de önce ayakta durdu.

“Evet sayın konuklarımız bugün burada Mısra Solmaz ile Poyraz Soylu'nun nikah törenleri için toplandık. Siz Mısra Solmaz Poyraz Soylu’yu eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?”

Poyraz hemen kızın yanına geçti.
Mısra kahkaha atacaktı. “Evet.” Dedi.
Poyraz tekrar ayağa kalkıp, kızın karşısına geçti. “Siz Poyraz Soylu Mısra Solmaz’ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?”
Tekrar yerine geçti ve kızın gözlerine baktı. “Sonsuza kadar evet.” Dedi. Tekrar ayağa kalktığında Mısra artık kendini tutamamış, gülüyordu.

“Bende aşkın bana verdiği yetkiye dayanarak sizi sonsuza kadar karı-koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz.”
Mısra’nın elinden tutup ayağa kaldırdı. Mısra onun ayağına basınca, Poyraz sinsice sırıttı. Dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Sonra ellerini bırakıp, belinden sardı kızı.

“Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum.
Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum.” Aynı anda kızın da dudaklarından aynı cümle dökülüyordu.
Üstündeki bluzu çıkardı. Kız da onun üstündeki tişörtü çıkardı. Adam onun pantolonunu çıkardı, kız da onunkini... ikisinin de elleri titriyordu. İkisi içinde bu ilk olacaktı. Tamam sayısız kere birbirlerini öpmüş, dokunmuş ama ileri gitmemişlerdi.

Yavaş yavaş yatağa uzandırdı adam kızı. Üzerindeki son parçaları da çıkardıktan sonra, Poyraz dudaklarını kızın bedeninde gezdirdi.
İkisi de hazır olduklarında, adam yavaş yavaş kızı kendine kattı. Kızın ağzından sadece “Acıdı...” diye bir kelime çıktı. Bu ikisini de güldürdü...

“O günü hatırladın mı?” diye sordu Poyraz yataktaki o fotoğrafı göstererek.
Mısra başını aşağı yukarı salladı. “Senin olmuştum.”
“Benim olmuştun.” Alnına dudaklarını değdirdiği an Mısra istem dışı gözlerini kapattı.
Sonra sırayla mektupları okudu. Bir mektupta takılı kaldı. Onu defalarca okudu.

Sevgilim, Tek tanem...
Seni öyle çok özlüyorum ki, sığamıyorum ne içime ne dışıma. Hiç bir yere ait olamıyorum, senden başka, senin yanından başka. Bu gece ölümlerden yine ölüm beğenemedim, hiçbiri sensizlik kadar yakmayacak canımı biliyorum. Ölüp gitsem benim için kurtuluş olacak. Oysa ben canımı acıta acıta yaşıyorum. Senin başkasına baktığını düşünüp, canımı parçalıyorum. Başka birine ‘Seni seviyorum’ dediğini hayal edip, kendimden iğreniyorum. Berbatım be Tek tanem. Berbatım işte.
Bugün yine tüm resimlerimize, tüm videolarımıza baktım. Dayanamayıp, bugün yine evine gittim. Gitmiştin... Ama ben yine de gidiyordum. Saatlerce o bana baktığım balkona bakıyorum.
O an nefesim kesiliyor. Neredesin, ne yapıyorsun ne bileceğim? Nasıl yapacağım sensiz böyle? Ben sensiz yaşamayı beceremiyorum be güzelim. Ben sensiz nasıl gülünür bilmem, senin olmadığın bir hayatta nasıl mutlu olunur beceremem. Seninle olan aşkımı elime yüzüme bulaştıracağımı biliyorum. Bulaştırdım da. Seni incitmeden sevemedim de... Ama yine de istiyorum seni ve bir gün yine gözlerine bakıp, şarkı söyleyeceğim gün için nefes alacağım.
Seni çok oğlu çok seviyorum.

En son mektuplardan birini aldı eline. Poyraz onu okuduğunu görünce, öksürdü. “Şey onu okumasan mı acaba?” Mısra kaşlarını kaldırdı ve kağıdı hızlıca açtı.

Geldin... seni unuttuğumu söylediğim tüm yalanlar suratıma tükürdü. Başkasına dokunduğum ellerim, alevlerde kavruldu. Başkasına bakan gözlerim, kızgın demir çubuklarla kör edildi. Tenim senden başkasına değdiği için, bir buz kütlesi şimdi. Bir ruhum temiz, bir kalbim hala senin. Onlar hala aşkınla dolu.
Seni unuttuğumu söylediğim tüm cümlelerden tokat yedim. Tüm yalanlar idam ettiler beni ve senin o soğuk bakışlarındı kıran kalemimi...

Mısra gözlerindeki yaşı sildi. “Hepsini bu gece okursam sanırım, kör olacağım.”
Poyraz elinden aldı, “Her gün iki tane oku o zaman.”
“O zaman da bitmez.”
“Bitmesin zaten.” Birden sustu. Kızın gözlerine odakladığı bakışlarını, dudaklarına kaydırdı.
Mısra bakışlarının odak noktasını fark edince yutkundu. Birden elindeki mektubu sandığa koydu ve ayağa kalktı.
Poyraz da bıkkın bir nefes alıp, ayağa kalktı.
“Ben gitsem, iyi olacak. Geç oldu. Yarın yoğun olacak.”
Poyraz bir tek başını salladı. Yerden bir gül aldı ve sapını kırdı. Saçlarını geriye attı ve kulağına taktı.
“Şimdi tam eski Mısra oldun.” Deyip, göz kırptı.
Mısra da saçlarını geriye doğru taradı. “Sen de eski Poyraz oldun.” Sonra adam onu yanağından öptü.
“İyi geceler.” Diye mırıldandı.
Mısra da aynı şekilde mırıldanıp, odasına doğru gitti. Bugün ona fazla gelmişti. Gerçekten çok fazlaydı...

“Evet arkadaşlar. Haftaya gidiyoruz biliyorsunuz. O yüzden artık hata istemiyorum.”
Poyraz parmak kaldırdı ve sorusunu Gülşah hocaya yöneltti. “Hocam şarkı daha belli değil mi?”
Gülşah ona gülümsedi. “Belli oldu. Bugün size vereceğim. Yarından sonra onun üzerinden çalışacağız.” Poyraz başını salladı. Sonra Gülşah hoca ellerini ovuşturdu. “Evet bugün ilk önce sizi solo dinlemek istiyorum. Mısra ilk seni alalım sahneye.” Dedi.
Mısra hemen ayaklandı. Şarkıya girmeden derin nefes aldı.

“Geri dönmek için geç kaldın,
Sıra sende üzüleceksin
Varlığınla ne kazandırdın,
Yokluğunla ne kaybettireceksin
www.sozlerisozu.com
Bir gün iki gün sonra çözülür
Bağladığım karalar...
Önüme bakarım taş olsan
Yoluma, kalbim seni paralar
www.sozlerisozu.com
Gel deneyelim diyorsun olur mu yeniden?
Ruhumu okşuyor inceden inceden...
Kanmam be oğlum neler gördüm neler;
Nasibimi aldım tüm yeminlerden...”
(Tuğba Yurt – İnceden İnceden)

Sıra Poyraz’a gelince, gitarını alıp, çıktı. Yerleşince kıza gülümsedi. Attığı taşlar tam isabet etmişti. Yaralamıştı onu. Anladı, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, onu yeniden kazanamayacaktı. Ama vazgeçmeyecekti. O gözlerine bakıp, ‘SENİ SEVMİYORUM’ diyene kadar, durmayacaktı.

“Çok bekledim ama
Senin suçun yok.
Sormadım ona buna;
Unutamadım adını.
Bulamadım çare,
Yüreğim pare pare,
Sonumu bilmiyorum...

Aşkından da kaçamadım.
Savaştım başaramadım.
Yiteceksen, gideceksen;
Niye girdin gönlüme be kadın?

(Anıl Durmuş – Unutamadım Adını)”

Şarkı bittiğinde, bulutlanmış gözlerini kıza dikti ve sahneden indi. Herkes odalarına dağıldığında, Poyraz kalem ve defterini alıp, sahile gitti.

“Artık anılarımızı parçalı bulutlu bakışlarımda saklayacağım.
Söz veriyorum, sana bir daha hiç birini hatırlatmayacağım.”

Bu iki kelimeyi yazdı ve defteri kapattı.

MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK / Y.S.S. III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin