5.BÖLÜM - Bİ BAKTIN SANKİ HİÇ TANIŞMAMIŞ GİBİ... / BENGÜ- HAKAN ALTUN

10.5K 1K 67
                                    

Odasına girdiğinde gözündeki yaşlara tezat bir şekilde gülümsüyordu. Adeta duygu karmaşası yaşıyordu.
“Beni öptü...” dedi dudaklarına dokunarak. Sanki o anı tekrar yaşıyordu. Yüzü alev alev yanıyordu.
Yatağa uzandığındaysa gerçeklerle yüz yüze geldi.
“Onun sevgilisi var Mısra. Kendine gel. Bir anlık bir şeydi. Aptallaşma!”
Yastıklarla girdiği savaşta yenilip, uykuya daldı. Son düşündüğü şeyse;
YARIN ONUN YÜZÜNE NASIL BAKACAKTI?

Poyraz ise mutlulukla denizi izliyordu. Onu öpmüştü. Bunca yıldan sonra özlem duyduğu dudaklara değmişti dudakları. Şimdi onsuz nasıl yapacaktı? Bir şekilde önce Buket’i kırmadan ayrılmalıydı. Farklı bir şekilde öğrenirse geçmişlerini yıkılırdı. Bunu ona yapamazdı. Düşüncelerine boğularak odasına gitti. Odaya girdiğinde telefonunun titrediğini hissetti. Arayan Buket’ti.
“Efendim Buket?”
“Aşkım, neredesin ya?”
“Sahilde yürüyordum. Ne oldu?”
“Yanıma gelsene. Neden biz ayrı odalarda kalıyoruz ki?” şimdi onunla olamazdı. Teni, bedeni, ruhu, dudakları her bir karesi Mısra’yı deli gibi arzularken ona dokunamazdı. Bu ikisine de ihanet olurdu.
“Çok yorgunum. Ayrıca Furkan hoca babanı tanıyor Buket. Neyse yarın yorucu bir gün olacak hadi uyu. “ mızmızlanan kızı zor ikna etmiş ve yatağına girmişti.

Ertesi sabah Mısra erkenden kahvaltı yapıp, bahçeye çıkmıştı. Poyraz’la karşılaşacaktı, kaçışı yoktu. Ama geciktirmekte fayda vardı.
Buket’in yanına geldiğini görünce başka tarafa baktı. Sanki dudaklarına baksa anlayacaktı. Sanki Poyraz’ın izi duruyordu hala.
“Günaydın Mısra.” Sesi sıkkın gibiydi.
“Günaydın hayırdır neyin var?”
“Ya Poyraz’a takıldım. Çok tuhaf davranıyor.”
Mısra yerinde rahatsızca kıpırdandı. “Tuhaf derken?”
“Ya ne bileyim. Özelimizi biliyorsun zaten. Kaç gecedir odama çağırıyorum gelmiyor. Dünde gelmedi. Sabah öpmek istedim, geriye çekildi. Biri görür falan diye saçmaladı.”
Mısra mutlu olduğu için kendinden nefret etti.
“Ya, belki canı başka bir şeye sıkılmıştır.”
“Of ne bileyim. Neyse, bugün ikinci elemeler var. Hangi şarkıyı söyleyeceksiniz?”
“Şey, dün akşam en son çalıştığımızda karar kıldık. “Sanki” diye bir şarkı.”
“Vay, hadi bakalım. Duymadım hiç.”
“Yeni bir şarkı.”
Birlikte ayağa kalkıp, sahnenin kurulacağı yere gittiler.
İçeri girer girmez sahnenin kenarına oturmuş, ayaklarını sarkıtıp Ömer’le sohbet eden Poyraz’ı gördüler.
Poyraz’ın gözü hemen Mısra’ya takılmıştı. Sabahtan beri onu arıyordu.
“Partnerimi kaybettim gören var mı, diye anons yaptıracaktım.” Diye şakayla takıldı ona.
“Dışardaydık abartma sende. Geldik işte.”
“İyi tamam bir şey demedim. Patron sensin.” Dedi ellerini havaya kaldırarak.
Gülşah hoca da gelince elemeler için şarkılar söylenmeye başladı. Son olarak Poyraz ile Mısra çıktılar sahneye.
Seçtikleri şarkı sanki onlara yazılmıştı ve ikisi yine ortamdan kopup, birbirlerine kilitlenerek söylediler şarkıyı.
İlk Poyraz başladı şarkıya.
“Yıllar geçebilir ama sen bir türlü geçmedin
Her aşk bitebilir ama sen
Ahh, bir bitmedin
(Sıra Mısra’ya geldiğinde başlaması için işaret parmağıyla onu işaret etti.)

Hiç gitmedin
Hep uyuduk biz
Hayal değildik ikimiz

Hayırlısı değil bu
İnandırıcı değil
Karşılaşmak hiç hoş değil...

(İlk nakarata Poyraz başladı.)

Bir geldin sanki zorla getirtmiş gibi
Bir baktın sanki hiç tanışmamış gibi
Bir öptün hiç darılmamış, hiç sarılmamış
Sanki hiç sevişmemiş gibi... (Her kelimede birbirlerini işaret edip, gözlerinin içine bakıyorlardı.)

MISRA...
Bir geldin sanki zorla getirtmiş gibi
Bir baktın sanki hiç tanışmamış gibi
Bir öptün hiç darılmamış, hiç sarılmamış
Sanki hiç yaşanmamış gibi
Bir geldin sanki hiç sevişmemiş gibi.”
(SANKİ- BENGÜ FT. HAKAN ALTUN)

MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK / Y.S.S. III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin