7.BÖLÜM - KİM DERDİ Kİ SENİNLE BİR GÜN AYRILACAĞIZ / KOLPA

11.1K 957 41
                                    

"Günaydın herkese." Dedi Poyraz bitkin bir şekilde.
"Hayırdır canın sıkkın."
Mısra'ya baktı bir an. "Buket'e canım sıkıldı."

"Sorun mu var?" diye sordu Pelin.
"Yurt dışına gitmiş ailesinin yanına. Bana iyiyim dedi de. Kız kardeşini aradım ona ulaşamayınca, hiç iyi olmadığını, geldiğinden beri odadan çıkmadığını söylüyor. Ne olduğunu anlamadım. İki gün önce gayet iyiydi. Hatta evi ilaçlandığı için bende kaldı."
Mısra duyduğu şeyle, masadan kalktı. "Size afiyet olsun." Dedi gülmeye çalışarak.
Onun neden kalktığını herkes anlasa da ses çıkarmadılar.
Ömer Pelin'in bildiğini öğrendiğinden rahatça sordu.
"Abi bu evde bir şey görmüş olmasın. Belki bilerek gitmiştir. Evde sen Mısra ile ilgili bir şey saklıyor muydun?"
Poyraz bir an düşündü. Düşünmesinin sebebi, Mısra ile ilgili hiç bir şeyi atmamıştı ama Buket bu kadar ileriye gidip, evini karıştırmış olabilir miydi?
"Yani her şeyi duruyor. Bir kutuda. Hediyeleri, fotoğraflar ama karıştırmaz ki Buket."
"Abi kıskanç bir kadın her şeyi yapar."
Haklı olabilirlerdi. Son gün de Mısra'dan rahatsız olduğunu açıkça belli etmişti. Şimdi bunları düşünemezdi. Yarışmaya konsantre olmalıydı.
"Neyse hadi, sahne performanslarımız var bugün. Dağılmasak iyi olur. Nasılsa kendine geldiğinde konuşur, öğrenirim."

Hep birlikte sahnenin kurulduğu en büyük odaya girdiler ve yine yerdeki rahat büyük minderlere kuruldular. Bugün de iki kişi elenecekti. Neredeyse on kişi kalmışlardı.
"Arkadaşlar sessiz olun." Diye bağırdı Gülşah hoca. "Bugün yarışmanın yapılacağı ülkeyi açıklayacağım."
Herkes kendi arasında konuşup, sevinç belirtileri gösterince. Gülşah hoca ellerini çırpıp dikkatleri kendine topladı.
"Burayı dinlerseniz tabi. Yarışmanın yapılacağı ülke Fransa."
"Paris'te mi hocam?" diye gözleri ışıldayarak sormuştu Pelin.
"Evet."
Herkes alkışladı. "O yüzden şimdi en güzel performansları dinlemek istiyorum sizden." Diye bağırdı.
Herkes sırayla çıkmış, sıra Mısra ile Poyraz'a gelmişti. Bu sefer Poyraz çalmayacaktı. İkisi de ayaktaydı ve "Böyle ayrılık olmaz" şarkısını rock olarak söyleyeceklerdi.
Emre baterinin bagetini her zaman yaptığı gibi üç kere birbirine vurdu ve şarkıya girdi.
İlk Poyraz girdi şarkıya ve Mısra'ya kilitlendi.
"Kim derdi ki seninle birgün ayrılacağız?
Geçip giden yılların ardından bakacağız?
(Mısra)
Kim derdi ki birtanem gün gelip bıkacağız?
Ben ve yenik yüreğim yalnız mı kalacağız?

(Poyraz)
Böyle ayrılık olmaz böyle yalnız kalınmaz!
(Mısra)
Böyle ayrılık olmaz böyle yalnız kalınmaz!

(ikisi)
Hani verdiğin sözler hani ellerin nerde?
Hani huzur bulduğum deniz gözlerin nerde?
Hani sen hep benimdin şimdi nerdesin nerde?

(M)- Hani verdiğin sözler,
(P)- Hani ellerin nerde?
(M)- Hani huzur bulduğum deniz gözlerin nerde?
(P)- Hani sen hep benimdin şimdi nerdesin nerde?

En son sözde kendini gösterip, gözlerini yumdu Poyraz. Bu şarkı ikisine de iyi gelmemişti. Poyraz sahneden inerken Mısra'ya "Bir dahakine Estergon Kalesine çalışalım. Bu şarkılar bize iyi gelmiyor."
Söylediği şeyle Mısra güldü.
"Olur. Hatta yarışmaya katılırsak 10. Yıl Marşı ile katılalım. Birimiz kırmızı birimiz beyaz giyinir. En sonda da ben senin omzuna çıkarım, böyle koca bir Türk bayrağı açarım."
Poyraz kahkaha attı. "Güzel koreografi."
O hafta da iki kişi elenmişti ve geriye sekiz kişi kalmışlardı.
Akşam sahilde oturuyorlardı ki Suat Mısra'nın kulağına eğildi "Biraz yürüyelim mi?"
"Olur." Dedi. Kalktılar. Pelin durumu biliyordu. Poyraz arkasından bakarken sinirlenmişti. Ömer'e baktı. "Ne ayak bunlar?" dedi. Ömer bilmiyorum der gibi omuzlarını kaldırıp, dudaklarını büktü.
Ömer yerine Pelin cevap verdi. "Suat sanırım açılacak artık."
"Bahar çiçeği mi lan bu herif? Nereye açılıyor?"
Pelin "Hahaha çok komiksin. Kıza duygularını söyleyecekmiş. Sabah bana söyledi. Mısra'dan hoşlanıyormuş. Bekar ve özgür kız sonuçta." İşini biliyordu. Ömer 'az değilsin' der gibi sırıtıp başını salladı.
Poyraz bir hışımla yerinden kalktı ve onların gittiği karanlık tarafa yürüdü. Ne diye ıssız yere götürüyorsa kızı, diye geçirdi içinden. İkisinin çimlerde oturduğunu görünce arkalarındaki çalılıkların arkasına geçip onları dinledi.
"Seni dinliyorum Suat."
"Şey Mısra sen çok güzel bir kızsın. Yani seni gördüğümde gözlerim parlıyor."
'Bak sen, ben şimdi bir patlatırım sana başka yerlerin parlar. Gözleri parlıyormuş. Bu mu yani?' diye mırıldandı Poyraz.
"Teşekkür ederim Suat."
"Ben senden bir şans istiyorum Mısra."
'Oldu olacak joker haklarını da kullan. Şans istiyormuş...' bir yandan da mesaj yazıyordu.
"Suat-" gelen mesajla lafı bölündü. Açtı Poyraz'dandı. "Müsaadenle buna bakmam lazım."
"Tabi sorun değil."
'Aferin benim aşkıma. Tabi ki öncelik benim mesajım.'
P: "Ne diyeceksen önce bizi düşün öyle de. Biz her hangi iki sevgili değiliz Mısra. Biz Mısra ile Poyraz'ız. Biz iki masalın sadece bir süreliğine ayrı kalan kahramanlarıyız."
Mısra okudukları ile sinirlendi. Çaktırmadan etrafına baktı. Onları mı dinliyordu bu akıllı.
M: "Sen git sevgilinle ilgilen, beni rahat bırak."
"Suat, ben çok zor bir ilişkiden çıktım. Henüz hala atlatabilmiş değilim. Ondan sonra hayatıma hiç kimseyi almadım, alamadım." Poyraz buraya kadarını gülerek dinlese de, Mısra'nın son sözleri onun yıkılmasına neden oldu. Mısra ise bunu bilerek demişti. "Bu hala ona aşık olduğumdan, affedeceğimden ya da hala ona umut bağladığımdan değil. Öyle bir yara açtı ki bende, ben artık birine güvenebileceğimi sanmıyorum. Ona bile..." deyip, yerinden kalktı, yürürken rüzgara karşı ceketini çekiştirip, önünü kapattı. Gözündeki yaşları umursamadan odasına gitti.

MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK / Y.S.S. III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin