20.BÖLÜM - HİÇ BİR ŞEY KOYAMAM YERİNE, KİMSENİN GİTMESİN GÜCÜNE - EMRE ALTUĞ

9.6K 859 42
                                    


Poyraz Mısra hamile olduğunu söylediği günden beri daha bir özenli, daha bir şefkatliydi ona karşı. Su içmeye bile kalkmasına izin vermiyordu. Mısra’nın bütün itirazlarına rağmen, eve bir de yardımcı almıştı.

Kapı çalınca Mısra “Ben açarım Ümit abla.” Diyerek kapıya gitti. Kapıyı açtığında tüyleri diken diken oldu. Bu kadının yine ne işi vardı burada? Balayından sonra Poyraz her ne kadar kadına gidip, haddini bildireceğiniz söylese de Mısra izin vermemişti.

“Buyurun Feray hanım, nasıl yardımcı olabilirim. Eğer yine ailemle beni tehdit etmeye-“
“Sadece konuşmak için geldim.”
Mısra derin nefes alarak, kadını içeri davet etti.
Birlikte içeri geçtiklerinde, Mısra Ümit ablasına seslendi. “Ümit abla bize iki kahve yapar mısın?”
Kadın başı ile onaylayıp, yanlarından uzaklaştı
“Sizi dinliyorum Feray hanım.”
Feray hanım gözünde pişmanlık kıvılcımları ile kadını süzüyordu. Daha karnı belirgin değildi.
“Öncelikle geçmişte yaşadıklarımızdan dolayı çok pişmanım kızım. Bunu bilmeni istedim.”
“Ben neyi bilmek istiyorum biliyor musun Feray hanım, beni neden oğlunuza layık görmediğinizi? Annem babam yok diye mi? Kimsesizim diye mi? Neden?”
Kadın sağa sola başını salladı.

“Hayır, tabi ki de ondan değil. Ben sadece... Ne bileyim çocuklarımı kaybedeceğimi sandım. Özür dilerim gerçekten. Ama zamanı geri alamayız, sadece özrümü kabul etmeni ve haftasonu eğer kabul ederseniz sizi yemeğe davet etmek istiyorum. Yeniden ve daha kalabalık bir aile olmak istiyorum.”

Mısra kadının samimi olduğunu fark etti. Numara yapmıyordu. Gerçekten pişmandı. Ama ona yaşattıkları kolay değildi. Onun yüzünden az kalsın Poyraz’ı kaybedecekti.

“Ben... Bilmiyor-ah!” diye çığlık attı.
“Ne, ne oldu?”
“Ağrı girdi- Ah!” diye tekrar bağırdı. Onun çığlığına koşan Ümit hanım, kadının yanına geldi.
“Mısra hanım, iyi misiniz? Ambulans-“
“Hayır vaktimiz yok, kapıda arabam, hemen kapıdaki şoförü çağır.”
Ümit hanım denileni yaptı. Adam kadını kucağına aldı ve arabaya bindirirken,
“Sen Poyraz’ı ara ve haber ver.” Diyerek Ümit hanıma seslendi Feray hanım.

Arabaya bindiklerinde Feray hanım korkuyla bakıyordu gelinine.
“Şimdi dediklerimi aynen yap, hiçbir şey olmayacak korkma.”
Mısra acı içinde başını salladı. Kadın ellerini tuttu.
“Derin nefesler al ve ayaklarını kendine çek.” Mısra denileni yaptı. “Ağrın olduğu zaman kasıklarını sıkma, elimi sık.”
“Tamam.” Dedi acılı bir sesle.
Hastahaneye geldiğinde Feray hanım tüm gücü ile “Sedye!” diye bağırdı.
Hemşire ve doktorlar koşuşturduğunda kadına baktılar. Feray hanım açıkladı. “Gelinim. Hamile. İki ya da üç aylık. Sancısı var.”

Gerisi tam bir kaostu. Poyraz geldiği an hastahaneyi ayağa kaldırmıştı. Arkasından da Rüzgar, Selim, Rüya ve Beste de gelmişti.
Poyraz Mısra’nın odasına girdiği an, önce gözleri Mısra’yı gördü. Gözleri açıktı ve iyi gibi duruyordu. “Allah’a şükür iyisin Sevgilim.” Diye mırıldandı.

Sonra annesini gördü, o an öfkeden gözleri döndü. “Sen! Sen yine ne yaptın ona?” diye bağırdı.
O sırada Mısra girdi araya. “Poyraz! Sakin ol. O benim de bebeğimizin de hayatını kurtardı. Doktor biraz daha gecikseydik, bebeğimizi kaybedeceğimizi söyledi. Ayrıca annen sadece bizden özür dilemeye gelmiş.”

Poyraz bir şey anlamadı. “Ben... Anlamadım.”
“Kısacası canım, cumartesi akşamı hep birlikte-“ diğerlerine de bakmıştı. “Annenlere yemeğe gidiyoruz. Yeniden aile olmak için.”
Poyraz derin bir nefes aldı ve annesine döndü. “Geçmiş için hala kızgınım. Ama bugün için teşekkür ederim.” Dedi.
Feray hanım gülümsedi. “O benim gelinim, karnındaki torunum. Pişmanım oğlum. Çok pişmanım.”

MISRALARIMDA GİZLİYDİ AŞK / Y.S.S. III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin